- 1062 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
RAMAZAN EĞLENCE AYI DEĞİLDİR
M.NİHAT MALKOÇ
Dinî günlerin ve mübarek ayların Müslümanlar için taşıdığı anlam ve ehemmiyet şüphesiz ki çok büyüktür. Bu günlerde ve aylarda nelerin yapılacağı, nelerin yapılmayacağı bellidir. Bu konuda ayetler ve hadisler müracaat kaynağımızdır. Çerçevesi belli olan bu kutsal zamanların içeriğini değiştirmek, bozmak ve zamana uydurmak hiç doğru değildir.
Son yıllarda her şey gibi, on bir ayın sultanı olan mübarek ramazanı da sulandırmaya başladık. İbadet ayı olan ramazan, eğlence ayına dönüştürülmek isteniyor. Aslında ramazan, maneviyatın zirveye ulaştığı, ruhların imar edildiği mukaddes ve mübarek bir aydır.
Ramazanın manevî coşkusunu ve heyecanını eğlence olarak algılayanlar, bu ayı eğlence panayırına dönüştürenler büyük bir manevî sorumluluğun altına giriyorlar. Akıllı insanlar, ramazanı değiştirmeye kalkmaz, aksine ramazanla birlikte değişir ve yenilenirler.
Bazı belediyeler ramazanda kurdukları platformlarda ramazanı adeta ‘vur patlasın çal oynasın’ kıvamına ve düzeysizliğine getiriyorlar. Gün boyu oruç tutan müminler iftarı eder etmez kendilerini bu eğlence mekânlarında buluyorlar. Eğlenceyi kaçırmamak için teravihe bile gitmeyenler var. Gün boyu tutulan oruçlar kemençenin tiz sesine kurban ediliyor. Kadın erkek kol kola horon halkaları kuruluyor, kolbastılar, hoptekler birbirini takip ediyor. Gece saat 12’yi geçmekteyken evlere dönülüyor, ertesi günün orucu için sahur yemekleri yeniyor.
‘Ramazanı monoton bir havada geçirelim’ demiyorum. Ramazanda geleneksel eğlencelere bir diyeceğimiz yok. Karagöz, ortaoyunu gibi geleneksel eğlenceler düzenlenebilir. Fakat işi taverna, hoptek, kolbastı ve göbek atma noktasına getirirseniz ramazanın bereketinden ve manevî feyzinden faydalanamazsınız. Sadece bu eylemleri yapanlar değil, onlara zemin hazırlayanlar da bu işlerden manen sorumludur.
Ramazanda böyle eğlence olmaz. Ramazan ticaret ayı da değil. Belediyelerin ramazanla ilgili mekânlarında mahalle pazarı misali alım satım gırla gidiyor. Bu ayda yapılacak en iyi etkinlik dinî kitap fuarlarını düzenlemektir. Bu fuarlara yazarlar davet edilir, böylece yazar-okur buluşmaları gerçekleştirilir. Yazarların konuşma yapması sağlanır. Böylece bilgi paylaşımı olur. İstanbul’da Beyazıt Meydanında ve Ankara’da Kocatepe Camii avlusunda bunun güzel örnekleri veriliyor. Bu bütün Anadolu kentlerine örnek olmalıdır. Fakat göstermelik bir iki stand açıp da korsan kitaplar satılmasına izin vermek bu ayın ruhuna yakışmaz. Çünkü bu, emek hırsızlığından başka bir şey değildir. Haftanın altı günü eğlenceler yapıp da, sadece cuma gecesi dinî içerikli programlarla sorumluluktan kurtulmak müşküldür.
Eskiden bazı şehirlerde fuarlar düzenlenirdi. Buralarda satış ve eğlence yerleri bulunurdu. Dönme dolap, motor gösterileri, çarpışan oto, salıncaklar vesaire… Bu son dönemlerde moda olan ramazan platformları da bu eski fuarları hatırlatıyor bize. Ramazan dışı zamanlarda bu gibi fuarlar açılabilir, eğlenceler yapılabilir; ama bin aydan daha hayırlı bir gece olan Kadir gecesini içinde saklayan, Kur’an’ın nazil olduğu bu ayda böyle eğlencelere cevaz verilemez. Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez de ramazanın adeta bir eğlence ve şıngır mıngır, curcuna ayına döndürülmesine şiddetle tepki gösteriyor.
Bu sıcak havalarda insanların evlerine kapanmasını istediğimiz yok. Ramazanın ruhuna uygun ortamlar oluşturulmasına, buralarda halkın hoş vakitler geçirmesine diyeceğimiz de yok. Fakat ne olur yapılan etkinlikler kaliteli olsun. Kaliteli olması da yetmez, bu ayın manevî havasına katkıda bulunsun. Doğrusu bizler bu ucuz eğlence mekânlarında bulunmaktan rahatsız oluyoruz. Birileri bizi buralarda görse rencide olacağımızı düşünüyoruz.
Dinî değerler manzumesi olarak elimizde kala kala bir ramazan kaldı. Ne olur onu da şirazesinden çıkarmayalım. Çocuklarımız gelecekte kemençe eşliğinde horonlarla, hopteklerle geçen bir ramazanı hatırlamasınlar. Ramazanın manevî atmosferine uygun olarak yaşasınlar. Lütfen ramazanın ucuz eğlencelerle sulandırılmasına müsaade etmeyin. Aksi halde bu ayın manevî havasından ve bereketinden yeterince istifade edemeyiz. Lütfen, rica ediyoruz…
YORUMLAR
Yoookkk.... böyle yazı olmaz!... belediyelerin gözünden düştün bile... olmasını istediğin bir işin varsa yandın!...
Kitabımın kapağındaki Türk Bayrağına gizli tepki gösterenlere kitap bastırtamazsın benim gibi; Telif hakkı istemediğim hâlde.
Çok yanlış yazdın çoookkk... şair olacak amma okuduklarından kendilerine bir fiske dokunmayacak; hem de partiye kayıtlı!...
Çokyanlış yazdın çoookkk...
Köprünün güney eteğindeki akar deliğini büyütün diye- diye dört yıl geçti... kaçyüz dönümlük arazinin yağmur suyu bir 40x40'lık döküm kapaklı akara bağlı.
O Cümbüş ve eğlence mekânına "Panayır" diyorum... Samsun'daki selden(2012) akıl çıkaramayan cahillere ne deseniz azdır.
Can yeleklerini vâdinin başında hazır tutun ey yetkililer! 200 tâne olsun yeter herhalde; sel gelirse, kaçamayanlara, Zağnos Köprüsü'nden aşağı atarsınız!... Allah'ım, aklımı koru; beni büyük konuşturma; beni bağışla, Yâ Rabb.... Âmînnnn....
Ne has ettin de yazdın; Trabzon Müftüsü de dediğiniz gibi îkâz etti(2012); Teravihe gidenlerin sayısının azaldığını; nâfile yere!.
Ha, bu oyun Türkiye çapında oynanıyor; bizim gördüğümüz, Trabzon perdesi!.
Saygımla Selâm ederim...
Uyyy... bu yazının yazıcı çıktısını almam lâzım... hem de çift.
kadiryeter Kadir Yeter.
31 TEMMUZ 2012 Sâlı; Ramazan 12 TRABZON.
w.edebiyatdefteri.com/yazioku.asp?id=102140
mnihatmalkoc