- 1831 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
İYİLİK ADASI
İYİLİK ADASI
Küçük bir deniz kasabasında yaşayan Mustafa her gün evden çıkarken o gün nasıl bir iyilik yapacağını düşünüyordu. Bu kasabada iyilik yapmak çok zordu. Çünkü herkes sabah kalkar kalkmaz iyilik peşinde koşuyordu. Mustafa da o kasabada yaşayan diğer insanlar gibi erkenden kalkar ve bir iyilik avcı gibi gün boyu iyilik kovalardı.
Mustafa’nın en büyük hayali bir gün İyilik Gemisi’ne binip dünyayı gezdikten sonra İyilik Adası’na gitmekti. Her gün bu hayallerle iyilik avcısı Mustafa iyilik yapmak için çalışıp duruyordu. Bazen bir yaşlı teyzenin Pazar arabasını taşır, bazen yaşlı bir amcayı yolun karşısına geçirir bazen de annesine işlerinde yardım ederdi. Her gün birçok iyilik yapmasına rağmen bir türlü kasabanın en iyiliksever kişisi seçilemiyordu.
Mustafa her akşam yatağına uzanır ve yapacağı Dünya turunu ve İyilik Adası’nda nelerle karşılaşabileceğini hayal ediyordu.
İyilik Gemisi her şehirdeki limana uğrar ve oradaki en iyiliksever kişiyi alarak Dünya’daki diğer iyilikseverlerle tanıştırıyordu. Bütün iyilikseverler çıktıkları bu yolculuğun sonunda esrarengiz iyilik adasına uğrar orada çok büyük sürprizlerle karşılaşıyorlardı. Bu nedenle her çocuğun en büyük hayali bir gün iyilik gemisine binmekti. İyilik Adası’na giden çocukları İyilik Mağarası’nda çok büyük sürprizler bekliyordu. Bu mağaraya giren çocuklar burada Dünya’nın en mutlu çocukları olurlardı. Çünkü burada onların en büyük hayali neyse o gerçekleşiyordu.
Mustafa da diğer çocuklar gibi bir gün bu mağaraya gidip en büyük hayalini gerçekleştirmeyi hayal ediyordu. Her gün bir iyilik avcısı oluyor ve iyilik adına nerede bir iş varsa koşuyordu. Her gün bıkmadan usanmadan yeni iyilikler yapıyordu.
Bir gün evden okula giderken yolda birkaç kişinin toplandığını gördü. Oraya doğru giden Mustafa gözlerine inanamadı. Orada öylece acılar içinde kıvranan bir güvercin gördü. Çırpınıp duruyordu. Galiba kanadı kırılmıştı. Fakat hiç kimse yardım etmiyordu. Oradan birisi ‘Öldürelim çok acı çekiyor.’ deyince Mustafa hemen atıldı. Hayır olmaz ben onu iyileştiririm, dedi. Ve kuşu aldığı gibi oradan uzaklaştı. Acılar içinde kıvranan kuşu gördükçe Mustafa da için için üzülüyordu. Okula giden Mustafa hemen öğretmeninin yanına gitti. Durumu öğretmenine anlattı. Öğretmeni Mustafa’ya çok güzel bir iş yaptığını, hayvanlara da en az insanlara değer verdiğimiz kadar değer vermeli ve onları da korumalıyız diyerek Mustafa’nın yanaklarında öptü. Öğretmeninden izin alan Mustafa hemen yaralı kuşu bir veterinere götürerek tedavi ettirdi. Daha sonra evine götürdüğü yaralı kuşa bir güzel ev yaptı. Aradan bir kaç hafta geçtikten sonra yaralı kuşun artık iyileştiğini gören Mustafa onu dışarı çıkardı. Önce güzelce onu öptü. Bir yanda çok mutluydu diğer yanda bu güzel güvercinden ayrılacağı için çok üzülüyordu. Kuşu serbest bıraktı. Biraz havalanan kuş durdu ve Mustafa’ya adeta teşekkür eder gibi baktı ve oradan uzaklaştı.
Bu olayın üzerinden bir iki hafta geçmişti. Mustafa sabah uyandığında o kuşun penceresinde olduğunu gördü. Gözlerine inanamadı. Pencereyi açan Mustafa’nın şaşkınlığı biraz daha arttı. Çünkü o güvercinin ağzında yuvarlanmış bir kâğıt parçası vardı. Kâğıdı alıp okuyan Mustafa çok heyecanlandı. Kalbi küt küt atıyordu. Bu yaşadıklarına inanamıyordu. O kâğıtta bu yılın en iyiliksever kişisi olarak kendisinin seçildiğini okuyan Mustafa, adeta mutluluktan uçuyordu.
Bu haberi öğrenen Mustafa bir yandan hazırlanıyor diğer yandan çıkacağı bu yolculukta yaşayabileceği güzellikleri hayal ediyordu. Bunları düşündükçe mutluluğu biraz daha artıyordu.
Sonunda o büyük gün geldi. Kasabanın limanına büyük ve ihtişamlı bir gemi yanaştı. Mustafa gemiye bindi ve muzaffer bir kumandan gibi kasabasındaki insanlara el salladı.
Geminin üzerinde kocaman harflerle ‘İyilik Gemisi’ yazıyordu. Yapılan anonslarla İyilik Adası’nın yolcusu kalmasın diyordu. Mustafa gemide çok güzel karşılandı. O gemideki herkes kendi kasabasının en iyiliksever kişisiydi.
Gemide kendisi gibi birçok kişiyle tanışıyordu. Mustafa ile diğer çocuklar bir birlerine yaptıkları iyilikleri anlattılar. Her bir çocuk bu iyilikleri anlattıkça diğer çocukların mutlulukları artıyordu.
Uzun bir yolculuk başlıyordu. Her kes gibi Mustafa da çok heyecanlıydı. Her gittikleri ülkede yeni kişiler alacaklar ve sonunda varacakları iyilik adasında neler yaşayabileceklerini düşünerek mutlu oluyorlardı.
Bütün dünyayı dolaştılar. Her gittikleri yerden aldıkları yeni kişilerle gemi iyilikseverlerle dolmuştu. Gemide renk renk insanlar, her milletten, her inançtan insanlar vardı. Farklı diller konuşmalarına rağmen her kes birbirini anlıyordu. Mustafa çok mutluydu. Çünkü Dünya’nın her yerinden arkadaşları vardı. Çok iyi arkadaşlıklar kurdular. Gemideki herkes birer iyilik avcısıydı. Mustafa onların arasında bulunduğu için çok mutluydu.
Dünya’nın her yerinden aldığı yolcularla dolan gemi artık o gizemli adaya yani İyilik Adası’na gitmeye hazırdı. Gemideki herkes çok heyecanlıydı. Çocuklar gizemli adada neler yaşayabileceklerini düşünerek sabırsızlanıyorlardı.
Gemi gitmeye hazırdı fakat çıkacağı bu gizemli yolculukta Kötülükler Anası onlar için hiç de hoş olmayan sürprizler hazırlıyordu. Kötülükler Anası geminin adaya varmaması için çeşitli planlar yapıyor ve bunları uygulamak için çalışıyordu.
Gemi İyilik Adası’na doğru yol alırken, Kötülükler Anası ise geminin adaya varmaması için çeşitli tuzaklar hazırlıyordu. Çünkü Kötülükler Anası kötülük yaptığı zaman çok mutlu oluyordu. İnsanlara kötülük yaptırdığı zaman kendini daha iyi hissediyordu.
Kötülükler Anası ilk iş olarak gemideki çocukların yaptıkları iyiliklerden dolayı pişman olmalarını sağlamaya çalışacaktı. Küçük bir çocuk kılığına giren Kötülükler Anası diğer çocukları böylelikle kandırmaya çalıştı. Çocukların pişman olması için her yolu denedi ancak başaramadı. Bu gemideki çocukların birer iyilik avcısı olduğunu bilen Kötülükler Anası işinin zor olduğunu biliyor ve öfkesinden adeta çıldırıyordu.
Bu arada gemi yol almaya devam ediyordu. Her kes çok mutluydu. Gemi yol alırken Kötülükler Anası da yeni tuzaklar kurmak için çalışıyordu. Eğer çocuklar bir birleriyle kavga ederlerse bu yolculuk sona erecekti. Bunu bilen Kötülükler Anası hemen çocukların arasını bozmak için çalışmaya başladı. Tekrar bir çocuk kılığında çocukların arasına giren Kötülükler Anası çok çalışsa da bunu da başaramadı. Bu gemideki her çocuk çok güzel davranışlara sahipti ve hepsi seçkin kişilerdi. Bu nedenle Kötülükler Anası’nın işi çok zordu. Bu gemideki çocuklar sadece birer iyiliksever değil aynı zamanda bütün davranışlarıyla örnek çocuklardı.
Gemi hızla yol alıyor bu arada Kötülükler Anası da boş durmuyordu. Yine bu yolculuğun bitmesi için yeni planlar yapıyordu. Çocukların birbirine kötü söz söylemesi bu yolculuğu bitirecekti. Bunu bilen Kötülükler Anası yine çocuk kılığına girerek gemideki çocukların birbirlerine kötü söz söylemesi için çalıştı. Fakat bu iyilik avcısı çocukların ağzından bir tek kötü söz çıkarmayı başaramadı. Birçok yolu deneyen Kötülükler Anası amacına ulaşamadı. Böylelikle bir kez daha iyilik kötülüğe karşı galip geliyordu
Kötülükler Anası’nın bütün çabalarına rağmen, bu iyiliksever çocukların bulunduğu gemi adaya ulaştı.
Bütün çocuklar adayı görür görmez çok heyecanlandı. Mustafa da diğer çocuklar gibi adayı görür görmez çok heyecanlandı.
Gemi adaya yanaştı ve çocuklar teker teker gemiden indiler. İnenler gözlerine inanamıyordu. Hiç kimse daha önce böyle bir yer görmemişti. Burada her şey çok farklıydı. Ağaçlar, taşlar, kum, hayvanlar ve kuşlar kısacası her şey bu adada farklıydı. Daha önce hiç yemedikleri meyveler vardı. Meyveleri ısıranların mutlulukları kat kat artıyordu. Hepsi çok şaşkındı.
Mustafa da diğer çocuklar gibi çok mutluydu ve şaşkındı. Ancak o daha çok İyilik Mağarası’na gidince neler yaşayabileceğini düşünüyordu. İyilik Mağarası ile ilgili hiç kimse bir şey bilmiyordu. O mağaraya giren herkes burada gördüklerini ve yaşadıklarını hiç kimseye anlatamıyordu. Çünkü bu bir sırdı. Bu nedenle hiç kimse neler olabileceğini bilmiyordu.
Mustafa ve diğerleri iyiliksever çocuklar adada gezerken hayretler içerisinde kalmışlardı. Burada herkes olabildiğince mutluydu. Herkes iyilik düşünüyor, bu iyilikleri düşündükçe de mutluluğu daha da artıyordu.
Mustafa artık heyecandan dayanamıyordu. İyilik Mağarası’na girmek için sabırsızlanıyordu.
Sonunda İyilik Mağarası’na varan iyiliksever çocuklar sırayla mağaraya giriyorlardı. İçeriden çıkan adeta bambaşka biri oluyordu. Fakat hiç kimse içeride neler yaşadığını anlatamıyordu.
Nihayet sıra Mustafa’ya gelmişti. İyilik Mağarası’na giren Mustafa gözlerine inanamadı. Kısa süreli bir şok yaşadıktan sonra kendine gelen Mustafa uzunca bir süre İyilik Mağarası’nda kaldı.
Mustafa mağaradan çıktıktan sonra diğerleri gibi içeride neler yaşadığını kimseye anlatmadı. İyilik Mağarası’nda yaşananlar herkes tarafından merak edildi.
Bu sırrı öğrenmek isteyenler, iyilik avcısı olup bir gün en iyi iyiliksever olarak seçilip İyilik Adası’na giderek öğrenebilirlerdi.
Mustafa bunu başaran iyilik avcılarındandı. O bundan sonra da hiçbir zaman kimseye İyilik Adası’yla ilgili bir şey anlatmadı. Bu bir sır olarak kaldı.
****
SON
Mustafa Yücel DEMİRTAŞ
YORUMLAR
İyilik avcısı, iyilik mağarası,iyilik adası ve iyiliklerle dolu bir yazı.kötülük anası celememis çocukların aklını.Aferin çocuklar.eğlenerek okudum yazınızı.