- 680 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
YEMEKTEKİ SOHBET
YEMEKTEKİ SOHBET
Yaşlı kadın diliyle dudaklarını ıslatıp,
“Hoş geldiniz. Geciktiniz biraz bir aksilik mi oldu ?” dedi. O an ben kaçamak bakışlarla içeriyi süzerken, evin içinde bir başka kişi olduğunu görmüştüm.Yola çımadan önce buradaki yaşlı kadının yalnız olacağını söylemişti Juli.
Juli’nin hep suskun kalarak ayrıntılardan bana bahsetmemesi sinirimi bozmaya başlamıştı.Kapının girişindeki paspasa ayaklarımı vurarak botlarımızın üstündeki kar kütlelerini atmaya çalışırken, bir yandan da ellerimizle berelerimizin ve paltolarımızın üzerindeki kar kütleleri silkeledikten sonra içeri girdik.İçerideki sıcak hava yanaklarımı okşarken, burnuma yeni pişmekte olan yemek kokularının gelmesi bir oldu.
Juli kapının girişinin sol tarafında bulunan ahşap askılığa montunu asarken bende az önce dikkatimi çeken adamın yüzünü görmeye çalışıyordum.Biz içeri girdiğimiz esnada adam salonda bulunan yemek masasına yürümüş ve oturmuştu.
Sırtı dönük olduğundan tam olarak yüzünü göremiyordum.Sadece saçlarından gördüğüm kadar en azından bu yaşlı kadının saçları kadar beyaz olduğu dışında bir fikrim yoktu.Benim dalgın bakışlarımı fark eden yaşlı kadın titrek bir sesten önce genzinden çıkardığı sesle öksürür gibi yaptıktan sonra,
“Bayım böyle paltonuzla heykel gibi durmayacaksınız değil mi ?” dedi.
Kendimi ve şaşkınlığımı belli etmemeye çalışarak kadına cevap verdim.
“Özür dilerim.Yol yorgunluğundan olsa gerek.Bugün çok yorucu bir gün geçirdim.”
dediğim anda aklıma Lisa geldi.Paltomu askılığa asmamla birlikte, cebimden telefonumu çıkardım.Telefonla konuşacağımı anlayan yaşlı kadın, telefonun tuşlarına parmaklarımı götürmeden beni yakalamıştı. Yaşlı kadın yine o titrek sesiyle,
“Bayım burada telefon çekmez.Nereyi arayacaksanız yarın ararsınız.” demişti.Bunun üzerine hiç tereddüt etmeden,
"Evinizdeki telefonu kullanabilir miyim ? Kısa bir görüşme yapmam gerekiyordu.” Bunları söylememle birlikte yaşlı kadın gülümseyerek,
“Bayım ev telefonumuz yok.Onun için demiştim yarın aramak zorundasınız arayacağınız yeri.” dedi.
O an endişelendim.Lisa’nın beni telefonla arayıp ulaşamaması ve merakta kalmasından dolayıydı duyduğum endişe. Benim endişemse ayrıydı.Onların güvenli bir şekilde o şehre gitmiş olup olmamalarıydı.
O an için elimden gelen başka bir şey olmadığımdan endişelerimi bir kenarı bırakıp ilk kez girdiğim bu evin içini, en başta da sırtı dönük sandalyede oturan adamı incelemeye başladım.
Geniş salonun yerleri, vernikli ahşap tahtadandı.Odanın orta yerinde, yine ahşap mavi parmaklıklarıyla evin üst katına giden bir merdiven vardı.Geniş salonun bir köşesinde, yanında irice kesilmiş odunların istifli durduğu şömine, diğer köşesinde ise altı kişilik eski sandalyelerin dizili olduğu ayakları demirden bir masa vardı.
Masa, Amerikan tipi açık mutfağa yakın bir yerdeydi. Duvarların her birinde sayısız çerçevelenmiş siyah beyaz resimler vardı.Hepsinden çok beni şaşırtan salonun fazlasıyla düzenli olmasıydı.O karşımdaki kadının fazlasıyla titiz bir inan olduğunu anlamıştım.
Öyle ki duvarda duran resimlerin fazlasıyla simetrik bir şekilde asılı durması gözümden kaçmamıştı.Ağır adımlarla, yaşlı kadın önde, Juli ile ben arkada mutfak tarafının bulunduğu köşeye doğru yürüdük.Masaya iyice yaklaştığımda sandalyesinde oturan adamı tanımıştım.
Bu adam daha bu akşamüzeri Lisa’yı istasyonda bırakırken beni takip eden, Juli’nin bahsettiği Türkiye’den gelen kişiydi.Onu ilk kez yakından görürken ilgimi çeken ilk şey sol yanağındaki derin yara iziydi. Biz iyice yaklaşınca adam oturduğu sandalyesinden ayağa kalkmıştı.O anda yanımda duran Juli’nin sesi duyuldu.
“Tanıştırayım bu doktor John. Bu da….” diye sözünü sürdürmeye fırsat vermeden adam dudaklarını aralayarak,
“Biliyorum ismini Juli…memnun oldum bayım.” demişti.
O esnada yüzündeki belirsiz gülümsemeyle elini tokalaşmak için bana uzatmıştı.Tokalaştığım anda sahteliğini bildiğim halde,
“Memnun oldum.” demiştim.
Bu sırada yaşlı kadın yan tarafta yemekleri servis etmek için bir şeylerle uğraşıyordu.Bir süre sonra yemeklerimiz masaya konulmuş ve yemeklerimizi yemiştik.Tabaklarımız kaldırıldıktan sonra yaşlı adamla, yaşlı kadın kendi aralarında konuşmaya başlamışlardı.
O anda Juli mutfağa geçip kahve yapıp masamıza getirmişti.Juli’nin rahat bir şekilde mutfağa girmesi ve her şeyin yerini yaşlı kadına sormaksızın bulması, Juli’nin bu evde daha öncede bulunduğunu anlamamı sağladı. Masanın üzerindeki kahvelerimizden birkaç yudum aldıktan sonra Juli yaşlı kadına bakarak,
“Tom’u bulabildiniz mi ? Bir şeyler öğrenebildiniz mi ?” dedi.
Yaşlı kadın yüzündeki mat ifadeyle,
“Bulduk. Ama henüz bir şey öğrenemedik. Sıkı adam çıktı.” dediğinde, Juli’nin gözleri merak ve heyecanla açılmıştı.
“Nasıl yani bir şey öğrenemediniz ? John da mı konuşturamadı.”
Juli bunları söylerken yaşlı kadın başını sağa sola çevirerek Juli’ye -evet- anlamında cevap vermişti. Juli’nin ilk kez nefret dolu yüzünü o anda izliyordum.Juli yine aynı heyecanla gür bir sesle,
“Şu an nerede ?” dedi.
Bu seferki sorunun cevabını sessiz duran John verdi.
“Aşağıda. Mahzende.Adam sıkı çıktı ağzından tek kelime alamadım.Umarım sen başarabilirsin.” demişti.
:-( yine klavye yordu....
YORUMLAR
DİLEK YILDIZI
Sonraki bölümde bazıları çözüme kavuşacak...Sen kolay gelsin dedikten sonra bana da güç gelir...Elimden geldiğince iyi şekilde yazmaya çalışacağım bir sonraki bölümü...
En derin saygılarımla....
DİLEK YILDIZI
Güzel yorumunuz için sonsuz teşekkürlerimle....
O yaşlı adam neden orada,neden odaya giren memnun değil,yaşlı adamla yaşlı kadının bağı nedir,neden orada bulunuyorlar,neden telefonlar kesik,ve neden mahzende biri var .Şimdilik muamma
.
sevgiler
DİLEK YILDIZI
Henüz yemek masasındalar.Sorularının bazıları orada cevaplanacak.Sebepler-nedenler-niçinsiz olmaz.Bugün devamını yazacaktım olmadı.Çünkü aklıma başka bir öykünün kurgusu geldi.
Bu konuda senden ve chao' dan fikir alacağım yakında bilesin....
Olay gizemini koruyor, devam edecek gibi, tebrikler, polisiyeye bayılırım, devamını takipteyim.
Selam ve saygılarımla...
DİLEK YILDIZI
Tekrardan teşekkür eder...en derin saygılarımı sunarım...
DİLEK YILDIZI
Sadece kurgunun taslağı var şu an için kafamda.
Galiba o tarza yakın birşey olacak....
Annem yorum yazan ellerinden öper...
en derin saygılarımı sunarım...