- 1137 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
Abdurrahim Karakoç Anısına
Söz ile yoğrulmuş sanatın içine bir şehrin anlamı katılarak, ilk defa bir şehrin sıfatı bir insana yakıştı. "Kahraman" şair olmak için, üstelik kelimeleri yağmurun her damlası gibi nitelikli kullanmak için sert ve ironi bakışlı bir yiğit geldi dünyaya.
Bu yiğit Maraş’ a anlam katan her şairden biraz farklıydı. Bir ömür içine seksen yıl sığdırabilmenin yanında dik duruşunu, hicivleri ile karşı geldiği konularda yerden yere vurdu. Biz aşkı onun şiirleri içerisinde bulunan lambada titreyen alev ile öğrendik. Şiir ile ilk tanışmamızda aşkı ilan etmenin yanında, bir asrın seksen yıldan ibaret olduğunu anladık. Çünkü biz şiiri Abdürrahim Karakoç ile anladık.
1932 yılında edebiyatın sert sülieti ile tanışan Türkiye; onunla beraber onlarca hükümet, ihtilal ve siyasi oyunları seyre daldı. Edebiyatın inatçı sesi olan Karakoç gücünün yettiği kadar her şeye sesini duyurdu. Kendi şiirlerinde söylediği gibi 12 yaşında yemin eden bir yağız delikanlıdan bu memleket çok kadim bilgiler edindi. Siyasi doktrinler daha meydana gelmeden şiirlerinde ülkücülük ve yiğit alperenlikler öğrendi.
Vur emri ile yüreklerimizden bir ses yükselir semaya ellerimiz açılır, neredeyse şiir sonunda amin diyerek şaire,atlara binip gideceğiz ülküsünün istediği yere. Söyle Allah aşkına söyle..!
Nerde bir yangın çıksa şair yanar içinde
Nerde çiçekler açsa bir şair var içinde
Hiçbir yapı-kapı yok şiirin girmediği
Şiirin tohumları yeşerir kar içinde.
Şair; şiir yaklaşımını kendisi yaptıktan sonra en zor işi bize bırakmıştır. Bir şairi yazmaya çalışmak kar içinden bir mevsim çiçeği beklemek gibidir.Son zamanlarında yaptığımız konuşmalarda anlattığı her konuşma sırasında hayatı boyunca dik durmanın gururunu ve gözlerindeki parıltıyı hissettiriyordu. O Mihriban’a söyledi unutmak kolay mı deme diye bizde kendimize diyoruz seni unutmak kolay mı diye..!
Hakkında açılan hiçbir davaya avukat tutmadan aklanmayı başarmıştır. Zaten böylesine bir söz üstadını savunabilecek bir avukat, yaşadığı dönem içerisinde bulunması mümkün bile değildi. Gerçi hala mümkün değil.
Arkadaşlarından ve kendisinden dinlediğim kadarıyla avcılık konusunda muhteşem bir yeteneği vardı. Genel olarak doğa ile baş başa kalmayı ve orada kendisinin içindeki yangının küllerini dinlemeyi seviyordu. Gitmişken bir kaç avcılık yeteneğini dağlara anlatıp geri geliyordu.
En çok üzüldüğüm noktalardan bir tanesi ise Mihriban’a dair insanların sürekli bir hikaye daha doğrusu efsane anlatmasıydı. Vefatından önce konuştuğumuzda da Mihriban’ın simgesel bir isim olduğunu Mihriban adında biri olmadığını söylemişti. Ama üstüne ekliyordu. Her şiirimde yaşadığım bir duyguyu anlatırım diye... Aşkı herkes yaşadığını hissediyor ama bir Mihriban şiiri yazacak kadar kimse aşık olmuyor artık günümüz şartlarında...
Beşinci Mevsim ve Suları Islatamadım gibi şiirlerinde hayata karşı duruşunu ironi yaparak muhteşem bir şekilde kağıda döküyor. Beşinci Mevsim şiirinde bir mısranın son satırında "Hayatım boyunca hedefte durdum" diyerek ne kadar kaliteli olduğunu bize hissettiriyordu. Nede olsa belirli bir kesimin değil herkesin içinde aradığı şairdi.
Yırtıldı ruhlara çizdiğim resim
Yazık, kulaklara sığmadı sesim
Yaşadığım şimdi beşinci mevsim
Çağın çilesini sırtıma sardım.
Ağabeyimiz çağın çilesini sırtına sarınca, bize yaşayacak bir çile kalmamıştı. Sanki sürekli bir sıkıntı içindeymişcesine sözlerini tekrarladı. Bir ülküsü vardı ve ömrünün sonuna kadar yazacağına yemin etmişti. Ve Allah ona bu yeminini yaşamasını nasip etti.
Siyasi hayatı ile ilgili pek bir düşüncemi aktarmak istemiyorum. Sadece bir şairin ustalığında saklı sözünü iletiyorum. "Siyasete Allah rızası için girdim, Allah rızası için çıktım". Bize buradan yeterli mesajı iletmiştir.
Bu bozkırların yiğit delikanlısı için söylenecek sözler, bizleri biz yapan ve bir arada tutabilecek şiirlerini yaşatarak daim olacaktır.
Allah rahmet eylesin gönüllerin Şairi.
Mekanın cennet olsun.
Şüphe ’başlangıç’tır, karar ’nihayet’
Zamanı zamana etme şikayet
Kaçmak kurtuluştur diyorsan şayet
Beraber kaçalım tut ellerimden.
İyi insanlar, iyi atlara binip gittiler.
Sencer Gültuna
YORUMLAR
Rabbim rahmet eylesin, vefalı yüreğinize teşekkürler.
Onun gibi muhterem bir zat için ne yazsam eksik kalacak, Rabbim ona cennetini ve Cemalini nasip etsin.Saygılarımla...
sencergultuna
Allah rahmet eylesin.
Saygılarımla.
handan akbaş
Abdürrahim Karakoç'un bir hayranı olmakla ve şiirlerinden keyif almakla mutlu olan biri olarak, Allah'tan ona cennet niyaz ediyorum. Saygıdeğer üstadın sitemizde de şiirler yazıp yayınladığını öğrendiğimde duyduğum mutluluğu unutamıyorum. Ne mutlu bu millete ki, onun gibi bir şaire sahip. Değerli biyografik incelemeniz için teşekkürler. Kendisini tanıyor olmanız büyük onur, tebrik ederim... SAYGILAR
sencergultuna
Kıymeti yıllarca geç anlaşılmış üstadın kalemini gelecek nesillere taşıyacağız.
Saygılarımla.
Öncelikle vefalı yüreğinizi kutluyorum.
Rahmetli Üstad Karakoç için ne yazılsa yeridir ve yazılanlar yetersiz kalır.
Hani bir söz vardır: "Bir geldi, pir geldi..."
Aynen öyle işte, Karakoç bu dünyaya bir geldi, daha da onun gibisi gelmez.
Bizler yazınızda da belirtildiği üzere vatan, millet, ülkü,... adına ne öğrenmişsek
ondan, onun şiirlerinden öğrendik.
Naçizane bende vefa borcumu ödeme adına kaleme aldığım ve yerel basında yayınladığım
yazımı ilginize sunmak isterim izninizle:
http://www.edebiyatdefteri.com/yazioku.asp?id=99595
Allah; Mekanını cennet, Kabrini pür nur etsin inşallah.
sencergultuna
Saygılarımla.
Ben teşekkür ederim.
sencergultuna
İnşallah güzel insanlar ile beraber...