- 1435 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
KAHRAMANIN İSYANI
KAHRAMANIN İSYANI
Otuz sekiz yıl geçmiş, yürüme özürlü Konya’lı İsmail’in bana isyanının üzerinden. Sevgili İsmail, beni o gün ağlatmıştın yazarken. Yine göz yaşlarımı tutamıyorum. Allah senin gibi yiğitlere, onların mangal gibi yüreklerine bağışlasın Türkiye’mi.
20 Temmuz 1974 sabahı, aylardır süren hazırlıklar, askere alınan ihtiyat erleri subayları, bir türlü yetişemeyen elbise, bot açığı, yaşlılar, gençler ve karmaşa, karmaşa, karmaşa. Yani curcunanın curcunası.
Trakya’da, aylardır arazide yatıp kalkan, gelen emirlerle taarruz hazırlıklarına aralıksız devam eden Kore Kunuri Kahramanı 241. piyade alayı nın rütbesi teğmen olan tek ve en genç bölük komutanıyım. Edirne Karaağaç Ovası’ ndayız. Önümüzde tüm haşmetiyle Meriç nehri uzanıyor. Bu nehri geçip Yunanistan’a taarruz etme görevi alan tümenin en öndeki alayının, en önündeki taburundayım.
Kıbrıs’a çıkartma beş saat sonra başlayacak . Biz de Yunanistan’ın müdahalesini önlemek için kuzeyden Karaağaç bölgesinden gireceğiz.
Bütün gece beni ihtiyatta tutmak isteyen tabur komutanıyla onu ikna etmek üzere epey zor bir savaş veriyorum. Rütbem teğmen ya, biraz da hergele ve motorcuyum üstelik, ona güven vermiyorum sanki. Oysa o kadar eğitimli ve zıpkın gibi bir bölüğüm var ki, bir anlasa.
Neyse ki ilk raunt benim. Diğer kıdemli yüzbaşıların da desteğiyle birinci hatta benim bölüğüm de yer alacak. Çok sevdiğim, Kelle Bekir Yüzbaşı’nın yanında.
İnsan ölüme nasıl koşarak gidebilir? Nasıl unutur yaşadığı her anı, her sevgiyi konu vatan olursa? Ya iki yüz genç insanı, ’’ Haydi hep beraber ölmeye ‘’diyerek, nasıl atarsınız Meriç’e mermilerin önüne, uçakların bombalarına, mayınların üzerine? Onların da sizin gibi kimseleri yok mudur acep ? Hani sevgilileri, kardeşleri, arkadaşları falan...
Askerliğini teğmen olarak yapan beş yedek subayı ihtiyat olarak üsteğmen rütbesiyle almışlar. Ben teğmenim ama öteki beş takımın komutanı da üsteğmen. Neyse ki, onların da bu işe itirazı yok. Zaten bir ay sonra ben de üsteğmen olacağım.
Sabaha karşı önce motorlu, sonra yaya olarak intikalle taarruz çıkış hattına yaklaşıyoruz. Kırk dakikalık yürüyüşle düşman mevzilerine ‘’ Allah Allah ‘’ nidalarıyla saldıracağız. Bundan sonra yürüyüşümüz saf düzenine geçebileceğimiz gibi açılmış ve vuruşmaya her an hazır şekilde olacak.
Son molayı da verip, erlerimi diğer bölüklerle koordineli olarak dinlendiriyorum. Mehmetler bir birlerine küçük hatıralar, mektuplar, vesikalık arkası yazılı resimler vererek helalleşiyor usulca, henüz aydınlanmamış 20 Temmuz 1974 sabahında. Bölüğümle bir veda konuşması yapıyorum. İlk hücuma kalkan birliğin zayiatı çok yüksek olacak, biliyorum. İçimde, sanki onları bir daha göremeyecekmişim gibi bir his var.
Bu çocukların boyları mı uzamış, bunlar nasıl eller böyle?..Tüfeği sıkan bir aslanın pençesi mi yoksa? Ya bu gergin sinirleri boynundan damar damar fırlamış suratlar da ne? O bakışlarınızda ki ‘’ Bana güven komutanım, ölürüm ama verdiğin emirden asla dönmem ‘’diyen ifadeniz. Buna 24 yaşında, henüz sizler kadar genç olan ben nasıl dayanacağım?
Sırt çantalarını çıkartıp istif ettiriyor ve başına oraya kadar bile gelmekte çok zorlanan, sol bacağı diğerinden kısa bir eri nöbetçi olarak dikmek istiyorum. O zamanlar, özürlü erlerin altı ay gibi kısa süre askerlik yapmalarına müsaade ediliyordu.
Veda konuşmam bitmiş, takım komutanlarına ilerleyecekleri istikametleri göstermiş, saat ve telsiz çevrim kontrolleri yapmaktayım. Havada, tam üzerimden vızıldayarak bir şey uçuyor. Bu, bir G3 piyade tüfeği. Arkamı döndüğümde, biraz önce nöbetçi olarak kalmasını emrettiğim er Konyalı İsmail Tüzün’ün, hıçkırıklar içinde ağladığını görüyorum, yerlerde debelenerek.
‘’Ben, buraya kadar yürümedim mi, komutanım? Bacağımın ağrısına dayanamıyorum. Ama koş dersen koşarım, öl dersen ölürüm. Beni koyma burada, öldür daha iyi komutanım. Düşmana bugün saldırmayacaksam, ne güne yarattı Mevlâm beni, anam ne güne doğurdu? Bacağım sakat diye koşamam mı sanırsın? Beni koma burada, koma komutanım.’’
Kendimi zor tutuyorum. Başçavuşa dönüp, nöbetçi çıkartmasını söylüyorum. Önce gönüllü nöbete kalmak isteyen var mı, diye soruyor. Sanki onu duymuyor koca bölük. Sağır gibi, dilsiz gibi donuk bakıyor.
Kaleci Veli’ye takılıyor gözlerim .Maç yaparken kırılan sağ el bileği hala alçılı. Ben görmeyeyim diye montunun kolunu iyice çekmiş, yine de alçıyı fark ediyorum.
‘’Sen kal Veli, silahını bile taşıyamıyorsun ‘’
Veli‘den bir feryat:
‘’Komutanım, benim solak olduğumu bilmiyor musunuz? Ben silahımı kullanırım, ölümüne gelirim sizinle. Yalvarırım beni bırakmayın. Benim bir garip anamdan başka kimsem yok .Eğer beni bırakırsanız, kaçar arkanızdan gelirim. Sizin içeceğiniz şahadet şerbeti neden bana haram olsun? Beni yakmayın komutanım.’’
İşe bakın Türk Milleti, vatanseverler, şu işe bakın. Tabur komutanı, haklı mı ne? Bölüğüme, emir dinletemiyorum.
‘’Sen iyi koşamıyorsun aşçıbaşı, seni bırakalım ‘’ Epey kilolu ve düztaban, aşçımız da direkt olarak benden ayrılmayacağını söylüyor.
Vay canına, altı sene sonra ayak bileğimden yaralandığımda, sekiz gün ben de o Mehmet’leri dağda bırakamayacak ve az daha üç buçuk ay yattığım hastaneden tabutta çıkacaktım. Tabii. Kadın gibi ağlayan iki yüz erin karşısında onlar gibi sen de ağlarsan, nasıl emir verebilirsin ki?
Saate bakıyorum, otuz saniye geciktik. Zaten başçavuşum hem ağlıyor, hem de saatini gösteriyor bana.
‘’Yürüyün aslanlar, yürüyün yiğitler. Sizin çantanıza el sürecek olanın, zaten benden çekeceği var. Gazanız mübarek olsun . Allah hepinizi korusun, hepinizi anacıklarınıza bağışlasın. İleriiiiii!’’
Birkaç dakika sonra tabur komutanına bölüğümün ilerlemeye başladığını tekmil olarak veriyorum telsizle. Sonra da o bana dönüyor,
‘’Tümen komutanı nöbetçisiz sırt çantaları ve malzeme yığını görmüş. Senin nöbetçilerin nerede?’’
‘’Sonra anlatırım komutanım. Erlerim nöbete isyan ettiler de. Emir dinletemiyorum.’’
‘’Ne dedin, ne dedin? İsyan mı? Nasıl yani, ne demek bu ? Emrini dinlemiyorlar mı? Oraya geleyim mi?’’
Nasıl mutlu ve nasıl gururluydum. Bu bölükle Atina’ya girer, oradan da Baf’a bile geçebilirdim . Ne Meriç’in derin suları, ne de mayın tarlaları durdurabilirdi yiğitlerimi.
Milletime esaret yaşatmamış, ölüme gülen, şehit olmayı en büyük mertebe, gazi kalmayı şeref sayan kınalı kuzuların bu duygu seline sakın set çekmeyin.
Onların önünde elinde kılıçla naralar atarak Mehmet’çiği daha da yüreklendiren, Çanakkale’de, Dumlupınar‘da, Sakarya’da ve her cephede savaşan cesur ve şerefli, vatanını namus bilen genç subayları, astsubayları hep onore edelim.
Gazilerin, gazi kartlarını ellerinden almak,onlara belediye kartı vererek gaziliklerini unutturmak bu ruha hakarettir. Kolay oluşmaz. Yıllar ancak vatani duyguları ile sarmalarsa olur bu fedakarlık anıtları.
Konyalı İsmail, kaleci Veli, şişman aşçı ve nice isimsiz aslanlar... Biliyorum, sizin genlerinizden çocuklarınıza miras bıraktığınız vatan sevgisi ve ölümüne onu koruma aşkı hiç bitmeyecek. Bu vatanı böldürmeyecek, kanla çizilmiş ay yıldızlı kutsal bayrağımızı yere düşürmeyeceksiniz. Ah, bir de oyunlara gelmese aziz milletim, size kafa tutacak, sizin topraklarınıza göz dikecek kim çıkabilir ki?
Ölürken helallik isteyen, dua eden, atmış iki Mehmetçik’e son sularını sol kolumun üzerinde verdim. Kimini Rum, kimini PKK, kimini kazalar, kimini bireysel hatalar, öldürdü.
Yirmi yaşındaki genci kadına, kıza, içmeye,serseriliğe, kavgaya kolay götürürsünüz. Ama vatan için ölüme götürmek, ancak onun içine aşılanan Türklük ve vatan sevgisiyle olur. Bu ruhu ona ancak dimdik, mert, şerefli ve onlardan olan genç liderler verebilir.
İşte bu ruh doktorlarını, terapistleri, önderleri ve kendilerini de onlarla feda edecek idealist zabitleri yok etmeyin, Efendiler. Yoksa koca ordu Balkan Harbi’nde olduğu gibi başı kesilmiş, kendisini nereye atacağını bilmeyen çilli horozlara benzer.
Allah milletimizi, vatanımızı ve onun gururu kahraman Mehmetçik’imizi korusun. Onun çelik bileğini namert düşmanlarına büktürmesin.
E.Yaşar Ovalı 20 TEMMUZ 2012
YORUMLAR
Değerli arkadaşım.
Tam o sene yani 1974de liseyi bitirmiş ve üniversite sınavlarının sonucunu bekliyordum ki askere çağrıldım. Yerim, sınıfım bile belliydi:::Manisa- Topçu...Yani eğer sol bacağım felçli olmasaydı kim bilir ben de bir gazi olabilecektim. Ama ne yazık ki halk tabiriyle çürüğe ayrıldım...Çürük olmaktan en nefret ettiğim an işte o raporun elime verildiği an oldu.
Bu güzel yazı için çok teşekkür ederek hayırlı ve mutlu bir ramazan ayı diliyorum.
kukurikuu
Şu kısacık anekdot, beni çok duygulandırdı .
N e gelir ki elden ? Allah belki de size bir bacak karşılığında, böyle güzel yazma kabiliyeti ve bilmediğim daha nice özellikler vermiştir.
Ben de , bacağıma yediğim mermiden sonra pek iyi değilim Hocam.
Hareketsizlikten kilo aldım . Neyse boş ver be Hocam , işte geldik işte gidiyoruz.
Ramazan nasıl geçiyor? Paranın bereketi var mı?Çoluk çocuk sizi ''Ne biçim babasın, para bile veremiyorsun, her kes, şöyle yaşıyor ,böyle yapıyor'' diye sıkıştırıyor mu ?''
Saygılarımla.
(Allah, Milletimizi, Vatanımızı ve onun gururu Kahraman Mehmetcik’imizi korusun .Onun çelik bileğini ,namert düşmanlarına büktürmesin.) AMİNNNNNNNN
ve NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE
Sevgili Komutanım, ne yaparlarsa yapsınlar o Ruh hala mevcuttur ben inanıyorum buna.
Kaleminiz daim Yüreğiniz Gamsız olsun.......
Saygım ve sevgimle.
kukurikuu
Bu vatan için ölmeye hazır çok insan var da,bir de ölen ölsün biz de
onların başarıları ile daha iyi yaşayalım diyenler de var.
Kardeşim, Sen nasılsın? Tatile çıkabildin mi? Ben motorla Ayvalık
Ada Kamping de bir hafta geçirmeyi planladım. Tabi kısmet olursa.
Sevgilerimle.
Evet "VATAN SEVGİSİ" neler yaptırmaz ki değil mi?
Yıllar önce inşaat yaptırıken bir usta bana Kıbrıs Savaşı sırasında delikanlı olan ağabeyinin arkadaşları ile ilçelerindeki askerlik şubesini bastığını "biz burda analarımızın dizinin dibvinde yatarken Mehmetçik Kıbrıs'ta şehid oluyor " diyerek svaşa gitmek için hemen gönüllü alınmalarını istediklerini aksi taktirde şubeyi yakacakları tehditini yaptıklarını anlatmıştı.
Şube Astsubayı uyanık ve gençlerin halini bildiğinden "tabiii olur" diyerek bir liste yapmış ve başlığına "Kıbrısa ilk Gönderilecek Gönüllüler" diye yazmış. Böylece gençler Mehmetçikle omuz ımuza savaşacakları günü beklemeye başlamışlar.
Bazen Askerlik Şubesinin önünden geçerken "Komtaaaa..komtaaaan" diye seslenirler Astsubay pencereden başını uzatıp " Söylen gençler ne var yine ?" deyince " Komtan biz hazırık dağda atış talimleri yapıyok, ne zaman dersen hemen gitmeye hazırız " derler Komutan da " tamamm gençler " dermiş.
Bu gençler Kürt gençleriymiş değerli yazar( takma isminizi yazmayı uygun bulmadım)
Ve bu usta bana " abey benim ağabey o zeman Mehmetçikle şehid olacam deyip evden kaçtiii, şimdi fekat örgüte katildi ..valla ben soryorum gendime cevap alamıyorum, bu abeyimi değiştiren ne? Devlet nerde yanliş yapti?"
Ben de soruyorum "Bu memleketin gençlerini bu hale getiren kim?"
Kimse dedsinin atasının nenesinin yattığuı ,çocukluğunun geçtiği toparklara "ihanet" etmez,edemez !
Selam ve saygı ile.
kukurikuu
Ne acı bir gerçeği dile getirmişsiniz.Bu gençlerin Türkü, Kürtü mü vardı? Savaştığımız zamanlar. Onlara ırk düşüncesini yanlış empoze ettiler.
Bizleri görüyorum ki ,çok kötü günler bekliyor.
Bu güzel vatanımızda , insanların düşünme kabiliyetlerini sıfırlıyorlar.
Yapılan pek çok şey , yanlıştır, ayıptır günahtır. Bunu görüp, hala bir şey olmuyormuş gibi gülmek ,sırıtmak, o orospu dizilerle , yapmacık komedilerle
gün geçirip, bir gün hareket zamanı geldiğinde, çocuğunu saklamak ,
şehit olan Mehmetçik için, sahte göz yaşları dökmek günahtır.
Bu memleketin gençlerini bu hale getiren , bizleriz Erolabi.
Saygılarımla.
1974 de 21 yaşındaydım ve öğrenci olduğumdan askerlikten tecilliydim. Çıkartma oldu. Askere alınmam için Eskişehir Odunpazarı'nda BULUNAN ASKERLİK ŞUBESİNE KOŞTUM HEMEN. O NE? Odunpazarı meydanında bulunan askerlik şubesinin önü insan seli. Sanıyorum ki, miting var; ama, lo kalabalığa karışıp da gerçeği öğrendiğim zaman, sadece diyorum ki, "şansımı s..yim! bir işe heveslendik, şuraya bak, puştlar benden önce doluşmuşlar... Yok, yok, böyle köpek sürüsü gibi adamı almazlar, olmaz işim." EVET, AYNEN BÖYLE SÖYLENİYORUM, BENİM GİBİ ASKERE ALINMAK İÇİN ASKERLİK ŞUBESİNE KOŞUP YIĞILMIŞ ESKİŞEHİRLİ GENÇLER İÇİN...Nitekim Askerlik Şubesi komutanıymış, bir binbaşı kalabalığa megafonla hitap ediyor. "Gençler! Türk Silahlı Kuvvetleri sizin gibi binlerce aslanı eğiterek silahlandırdı, gözünüz arkada kalmasın. Sizler de sıranızı beklemek için dağılın şimdi! okullarınıza işlerinize dönün!" Ewet komutanım, evet, 1974'lerde Türk milleti sizin anlattığınız ve benim yaşadığım gibi bir gençliğe sahipti. YA ŞİMDİ?... Komutanları iftiralarla Hasdal'lara, silivri'lere kapatılan, genelkurmay başkanlarından biri tutuklanırken diğerine "hocam" diye hitap edilen, milyon dolarlık araba hediye edilen TSK'NIN İSTATİSTİKLERDE Kİ GÜVEN ORANI YÜZDE 97'LERDEN YÜZDE KAÇLARA DÜŞMÜŞTÜR DERSİNİZ? gençlik 2010'lu yıllarda gene kahraman mı, eskisi kadar?...NEYSE... YAZINIZI ÇOK BÜYÜK BİR ONURLA VE KEYİFLE OKUDUM, İZNİNİZLE FASEBOOK SAYFAMDAKİ YÜZLERCE GENCİMİZİN DE OKUMASI DİLEĞİYLE PAYLAŞACAĞIM. ON POUANLIK BİŞR YAZIYDI. TEBRİKLERİMLE, SAYGILAR
kukurikuu
Ne mutlu sizin gibi vatanı için koşan , canını feda etmeye hazır,
yüz binlerce genç ,tetikte bekliyor. Ama bu gençler ,ne gençliklerini
yaşadılar , ne de insan olduklarını .Yine başımıza sardırılan Suriye belasında
umarım bu çocuklara bir şey olmaz.
Seni, bu yaşama iten büyüğün geldi ayağa kalk, elini öp.
Kahvede otur, ama birkaç bardak çay ile idare et.
Gazete okuma, okursan yandaş beleş gazetelerden ,yorumsuz inanarak okuya bilirsin.sinema, tiyatro mu? Get lannn.
Mahallenin kızları geçiyor , bacın dır bakma.Bırak zenginler götürsün. Düğününde,eğlenirsin.Hatta gözünün içine bakıp ah ulan para ,para
nanet olsun sana.
Eğlenmek mi istiyorsun ? Amca kızının düğünü var,
istersen silah bile sıkabilirsin.
Ne kitabı o ? Onu okuma, komünist ibnenin biri yazmış.
İş mi dedin , kimin işi var ki. Al şu beş lirayı , çay iç.
Biliyor musunuz Hocam , işte böyle gelen genç, bir de savaşa davul zurna ile uğurlanmış, anasından helallik almışsa,onu vatan uğruna kendisini feda
etmekten kimse alıkoyamıyor.
Ama ben bu duygularla dolu vatan evladının iyi eğitilmesini, yaşamının bolluk ve mutluluk içinde olmasını ,yarın korkusu olmadan yaşamasını
diliyorum.
Hocam,sen beni anlarsın.
Saygılarımla.
kukurikuu
Bu Mehmetçik bizim, yani siz anaların doğurduğu , el bebek , gül bebek büyütüp asker eyledikleri , Vatan için canlarını esirgememeleri öğretilen bu Mehmetçik iyi ki bizim.
Saygı ve onları doğuran analara en derin hürmetlerimle.
AYSE 09
çok şanslıyım üç evlat göndedim bu vatan için
siirt dağların da gezerken büyük oğlum altı ay sonra ortancım paşa korumasıydı izmirde neler yaşadım ben bilirim göz yaşım hiç kurumadı ama başım hep dikti çünkü asker anasıydım yıllar sonra üçüncü oğlun doğu bayazıtta yaptı askerliğini
evime taktir nişanları geldi hep paşalarından rabbime şükür olsun
ve şehit haberleri çok üzüyor beni askere giden çocukların analarının neler çektiğini bilirim rabbim korusun ana kuzularını
saygılarımlasınız herdaim