- 787 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
İSTASYON-(EK)
İSTASYON-(EK)
Çünkü geri dönüp bakmama gerek kalmayacak kadar net görmüştüm beni takip eden o esmer, siyah şapkalı adamı. Gazetedeki manşeti o an takside okumaya karar verdim. Soğuk kanlılığımı koruyarak istasyonun çıkışına doğru yürüdüm.
Bir an önce arkamdaki bu şapkalı adamdan kurtulmak istiyordum.Gün boyu beni takip eden bu adamdan fazlasıyla sıkılmıştım.Arkamdan beni takip eden adamı umursamadan yürümeye devam ettim.
O an aklımdaki tek şey gazetenin manşetinde yer alan iri puntolu o haberin ayrıntılarıydı.İstasyonun dış kapısının önündeki merdivenlerden inerken, inceden inceye kar atıştırmaya başlamıştı.
Paltomun iki yakasını kaldırıp boynumu soğuktan korurken, yolun karşısında durakta bekleyen sarı ticari taksiye el işareti ederek çağırdım. Taksi kısa sürede bir u dönüşü yaparak bulunduğum kaldırımın önünde durdu.
Taksinin arka koltuğuna otururken camın sağ tarafından baktığımda beni takip eden adamla göz göze gelmiştik. Tekrar önüme döndüğümde şoföre gideceğim adresi söyledim. İkinci kez camın sağından baktığımda şapkalı adam kaybolmuştu.
Elimde rulo halinde katlanmış gazeteyi hemen açıp ilgimi çeken o haberi okumaya başladım.Gazeteye o kadar kendimi kaptırmışım ki taksi şoförü hatırlatana kadar farkına varmamıştım.
Az önce ince yağan kar giderek lapalaşmaya başlamış ve kaldırımlarda inceden bir tabaka oluşturmuştu.Bu beyaz renk muhtemelen bir saat sonra tüm şehri beyaza boyayacaktı.
Evin bahçe kapısını açarak ağır adımlarla yürürken aklıma birden Lisa ve çocuklar gelmişti.Uzun bir aradan sonra onlardan ilk kez bu kadar uzak kalacaktım.
Onlarsız koca bir yirmi gün.İşe gitmesem de onları daha az hatırlayacak kadar yoğun geçirecektim günlerimi. Kapıya yaklaştığımda anahtarımı çıkaracaktım ki yıllar sonra ilk kez Lisa dışındaki bir kadın kapıyı açmıştı.
“Juli ne zaman geldin. Seni bu kadar erken beklemiyordum.” “
Az önce geldim sayılır. Kahve ister misin ?” diyerek mutfağa doğru yürürken kolumun altından çıkardığım gazeteyi Juli’nin omzuna vurarak,
“ Juli, önce sen şu gazeteye bak istersen, ben kendim alırım kahveyi.” diyerek gazeteyi Juli’ye verdim.
Paltomu askıya asıp, mutfağa daha yeni geçmiştim ki Juli, sakin bir sesle,
“Bu haberi biliyorum.Üzgünüm bunu sana daha önceden haber vermek isterdim.Ama biliyorsun telefonla haber veremezdim.”
Juli, bunları söylediğinde oldukça sakindi. Kahvemden bir yudum aldıktan hemen sonra,
“Bu nasıl oldu Juli ?Neden gazetelerden bu haberleri öğreniyorum” diye sitemli bir ses tonu kullanmıştım.Hemen ardında sözüme devam etmiştim.
“Bugün gün boyu yaşlı şapkalı bir bunak tarafından takip edildim.En son istasyonda yüz yüze bile geldik.Belki şu an bile evin etrafında bir yerlerde bekliyor olabilir.”
Ben bunları söylerken Juli çoktan salona geçip, salonun penceresindeki tülü açmadan dışarıyı izlemeye başlamıştı.Kahvesi hala elinde duruyordu.Sözüm bittiği anda kahvesinden bir yudum aldı.
Boğazını temizledikten sonra soğukkanlı sesiyle,
“ Sakin ol önce.O yaşlı bunak adam dediğin bizim adamımız. Daha iki gün önce Türkiye’den geldi.O buraya bu iş için çağrıldı.Pier bu gazetedeki okuduklarının mimarı.”
Bu sözleri duymamla birlikte gözlerim fal taşı gibi açılmıştı. Az önceki sakinliğimi giderek yitirmeye başlamıştım fark edebiliyordum.Telaşlı bir ses tonuyla,
“Bu nasıl olur..? Bu kadar kısa süre içerisinde gelip iki cinayeti nasıl işlemeyi başardı ?”
Juli kahvesindeki son yudumu alırken boş fincanı bırakmak için mutfağa doğru yanıma gelirken dudaklarını aralayıp,
“Onun, her şeyden haberi var.O Türkiye’deyken tüm bilgileri onunla paylaşıyorduk.Gazetede gördüğün o iki insan ölmeseydi şu an başımıza çok dert açıyor olabilirlerdi.”
Juli’nin sözü daha bitmesiyle bir an ikimizde sessiz kaldık. Mutfak tezgahının üzerindeki çantasından bir şeyler çıkardı.Çantasından çıkardıklarını bana verirken ne olduğunu anlamıştım.Birlikte üst kattaki banyoya çıktık.
Banyoda bulunan aynanın karşısında hazırlığa başladık. Juli kılık değiştirme konusunda oldukça uzmandı.Belki de hayatında yaptığı en iyi iş buydu.
…
Tüm hazırlığımızı bir saat içinde tamamlamıştık.Küçük bir valiz alıp kapıdan çıkarken boy aynasına baktığımda ikinci kez kendimi tanımakta zorlanmıştım.
Ama en azından şu an cebimde bulunan sahte kimlikte kişiyle birebir aynıydı yüzüm. Juli’yle ayrıntıları yolda konuşacaktık.
Boy aynasına baktığım esnada cep telefonumla eşim Lisa’yı aradım.Halen yolda olduklarını ve trende güvende olduklarını öğrenmem beni rahatlatmıştı.
…
Kapıyı açıp dışarı çıktığımızda kar şiddetini arttırmıştı. Yerdeki kalın kalınlığı beş santimden biraz daha fazlaydı sanırım.
Garaj tarafına geçtiğimizde, Juli arabayı kendisinin kullanacağını söylemesiyle anahtarları ona uzattım.Sonunda kentin kuzeybatısına doğru yapacağımız üç saatlik araba yolculuğuna başlamıştık…
klavye yordu yine...
YORUMLAR
DİLEK YILDIZI
Yoksa bu ek bölümü size söz verdim diye yazmıştım.
inci*
Okuyunca dedim ki, bu kalemde var bişeyler. Merakta koymak için elinden geleni yapıyor.
Ben bu Karekterlerin işlerini merak eder oldum.. Bana muhteşem bir casusluk serisi gibi geldi.
DEvamı olmalı değil mi?
Neden çocuklarını merak ediyor ? onlarla konuşunca rahatlıyor?
Korkusu var bu adamın korkusu.......:))
Sevgiler ve selamlar.
DİLEK YILDIZI
Karekterde sıradan insanlar sayılır. Aslında ben çok durağan olduğunu düşünüyorum.İşin biraz daha hareketlendirmek iyi gelecekti ama yazarken biraz kafamda başka düşünceler vardı. Yoksa biraz daha durağanlığı ortadan kaldıra bilirdim.
Dediğim gibi aslında seri olarak düşünmemiştim fakat yazabilirim.Ama ne bileyim insanları sıkar diye...
Çocuklarını merak etmesinin mutlaka nedeni var :-) nedensiz (sebeb-sonuç) olmaz asla...
Yazdıkça aklıma geliyor yoksa kafamda sadece kurgunun ana iskeleti var.Ayrıntıları klavye yazıyor :-) Bu bölüm sizin içindi. Onun için beğendiğiniz için iki kat daha mutlu oldum
inci*
DİLEK YILDIZI
Size ne diyeceğimi inanın bilemiyorum.Bu kadar güzel sözün üzerine. Hayal var ama ne kadar güçlü bilemem :-)
Şimdi bu güzel ve moral dolu yorum için size bir bölüm daha borçlu hissettim kendimi.
Değerli kalem dostu,yorumlara fazla takılmayın...Yorumlarla yazma azminizi yormayın efenim...Çoğu kez okuyorum lakin yorum yazma vaktim ve aktim olamayabiliyor...Ama sizin gibi bir kaç kalem dostu yorum yazmasakta çoğu kez okuduklarımızdansınız...selamlar
DİLEK YILDIZI
ben kendime yorum yapılmadığı için takılmadım ki :-(
ben üç gün önce güne (ana sayfaya) düşen insanları kimse okumadı diye onların adına sitem yaptım...
beni kimse okumuyor diye demedim...hak eden okunur ve yorum yapılır..onlar okunup yorum yapılmayı hakk edecek kadar yazmışlardı bence....
Dostum yaz sen okuyorum ben.Yorumlara da çok kafa takma ,yazmaya devam et
Gayret ve azmine saygım var.Ayrıca güzel kurgulama yapıyorsun,gerisinin önemi yok.
Sevgiler
DİLEK YILDIZI
Yorumlara kendi adıma takılmadım ki...Yanlış anlaşıldım sanırım...
Çılgın kalem Laci, gayret ve azim değil yazmak en büyük eğlence.Kurgu değilde iyi atıyorum işte :-)) Aslında gerisi fazla önemsiz sayılacak şeyler değil biliyorum.
Dur bakim fırsat bulunca tam senin çılgın tarzında bir öyküde yazmaya çalışacam :-)
Senin yazıların bana metal yediriyor.... bilesin...
Dostum teşekkürler....
DİLEK YILDIZI
O günki sitemim güne düşen iki yazı vardı.Tesadüfen biraz da takip ettiğimden iki yazıyıda güne düşmeden önce okumuştum.(Duygudamlacıkları-kırmızı balon ve İlhan Kemal-şölen) Sonra güne düştüklerini gördüğümde sevindim.Çünkü iki değişik güzel yazıydı. Her neyse gec saatlerde iki yazıya da şöyle bir göz attım. Sadece üç beş yorum gördüm.Üzüldüm.Neden az yorum yapılmış diye kendimce bir sitem yaptım.Böyle bir cürete girip girmeme konusunda git gel yaşasamda yapmalıyım dedim.Haddim olmasada öyle bir yorum hızlıca astım çıktım..
Yoksa kendi adıma ben niye yorum almıyorum diye değil. O yoruma tekrar göz atarsanız anlarsınız.
Bu bölümüde yazmayacaktım.O gün yazıya gelen *inci. rumuzlu üyeye "tamam bir bölüm daha yazarım" dedim onun için yazmıştım.
Bu ek bölüm hani söz verdim diye oldu aslında.
Abim ilgin için çok mutlu oldum....teşekkürler....
Kemnur
DİLEK YILDIZI
Yorumlarım alınganlık şeklinde algılanmışsa eğer asıl sen kusuruma bakma.
Ve sen kusura bakma dersen işte ben o zaman üzülürüm.
(Bazı sözleri kullanma ihtiyacı duyuşum.Kimsenin beni iki satır yazdı diye havaya girmiş bir insan olarak görmesini istemediğimden.)
Sakın bu adam alınganlık yapıyor şeklinde aklından geçirip beni üzmeyin lütfen.
Sana abi deyişim boşuna değildir bilmelisin. Siteye üye olduğum ilk günden bu yana kaleminden çıkanları okurken tanıdığım tek insansın. Yazdıklarınla kişiliğinle ve yorumlarınla (herkese)
benim gözümde fazlasıyla ABİ saygınlığına layıksın.
Sen kalemini isbatlamış bir insan olarak her zaman bana yol gösteren yorumların bana güç vermiştir her zaman bilesin.ve bu yorumlarınla bana yazım konusunda hep aynam ol.her zaman olduğun gibi.
Ve bana her zaman yorumlarınla yol göster.Bunu iyi kalem sahibi olduğundan ve nazım geçtiğinden diyorum.
Bu arada dün topal rıza tarzı güncel öyküme başladım.İlk kez ağır ağır yazıyorum. (bu arada arkadaş word yükledi ) Dün yorumda yazmıştım ya güncel ve geçmişin bir olduğu bir öykü olacak...
En derin saygılarımla...esen kal hep abim....