- 623 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BU DA BENİM HAYAT HİKAYEM....
12.08.1946 tarihinde Üsküdar Zeynep Kamil hastanesinde dünyaya gelmişim.
Yedi yaşında, dış cephesinin yeşil rengi sebebiyle yeşil mektep de denen beş derslikli Kozyatağı İlk Okulunda tahsil hayatıma başladım. İlk öğretmenim merhum Hayriye Ziverk’tir. Üçüncü sınıftan itibaren öğretmenim merhum Şükrü Gülova olmuştur.
Okulun üçüncü yılında çift tedrisatlı öğretim başladı. İlkokullar sabah, ortaokullar öğleden sonra okuyordu. Sevgili öğretmenim Şükrü Gülova okulun orta bölümüne de matematik derslerine giriyordu. Destek olsun diye boş saatlerinde beni matematik yönünden yetiştirirdi. Daha sonra ortaokul iki ve üçüncü sınıflarda öğrenci problem çözemezse, Şükrü hocam sınıf camından karşı çayıra seslenir ve sınıfa çağırarak bana çözdürürdü. Mekanı cennet olsun, kendisini ölünceye kadar ziyaret etmişimdir.
Daha sonra doğal olarak aynı okulun orta bölümüne devam edip, mezun oldum. Orada da matematik ve fizikte Erol Bey, ile Vural Bey kıymetli hocalarımdı.
Burada kesip, birazda mahalle arkadaşlarımdan ve anne babamdan bahsedeceğim.
Çocukluk arkadaşlarımdan bende iz bırakan isimler, bücür lakaplı Ahmet, cin lakaplı Erdoğan, deli lakaplı Orhan’dır. Bahsettiğim yeşil mektebin bahçesinde arkadaşlarımla misket, futbol, basketbol gibi oyunlar oynardık. Takım çalışması prensibimin temelleri o günlerde atılmıştır. Yeri gelir otuz kişi aynı bahçede oynardık.
İstanbul Nişantaş doğumlu merhum annem çok bilgiliydi. Babası Yıldız Sarayında padişahın yardımcılarından biri olduğundan sarayda yetiştirilmişti. Çok güzel Kur’an okur, ut çalar, Fransızca şarkılar söylerdi. Ut derslerini ünlü bestekar ve udi Nuri Halil Poyraz’dan almıştı. Saray anılarını anlatırdı. Aşırı takipçiydi. Yazları denize Suadiye’de Çatalçeşme isimli bir kıyı girişinden girerdim. Denize gitmem annem için kabus olurdu. Gelene kadar camın önüne oturur beklerdi. Bana hep sevgi verdi. Mekanı cennet olsun.
Merhum babam ise Sinop ili,Boyabat ilçesi,Kavacık Köyü doğumlu (yörük köyüdür) gerçekten şaheser bir insandı.Çok okurdu. Yaşantısı boyunca benle gurur duydu ve bir kez olsa sert dahi bakmadı. Çok nasihat eder, askerlik anılarını anlatırdı. Arkadaş gibiydik. Bahçemizi eker, diker, gübreler, sulardık. Bana dini bilgiler verirdi. Mekanı cennet olsun.
Arkasından Pendik Lisesi, Fen Fakültesi Matematik-Fizik bölümü, orayı bir süre dondurup araya askere erken gidebilmek için Basın Yayın Yüksek Okulu’nu aldım.Matematik-Fizik bölümünü bilahare devam ettim. Askerliğimi İzmir Bornova’da yedek subay olarak Topçu Okulunda tamamladım. Evlilik, güzel ve akıllı kızımın dünyaya gelişi hayatımda dönüm noktası olmuştur. Sosyal Sigortalar Kurumu Kadıköy Sigorta Müdürlüğü’de hesabı cari, tahakkuk ve bordro kontrol servislerinin şefliklerini, Yardımlaşma Sandığı muhasipliğini birlikte yürütmek şeklinde 8 yılı aşkın kamu hizmeti, devamında da profesyonel olarak danışmanlık yapmak üzere ofis çalışmalarım başladı.
İlkokul son sınıftan itibaren matematik-fizik özel dersleri vererek iki yüz elli civarında öğrenciye matematik sevgisini vermekle, ofisimde de yetmişe yakın stajyer yetiştirerek meslek sahibi yapmakla gururlandığım bir çalışma hayatım olmuştur. Kendimi daima “bu gün ülkeme ne hizmet verdim ?” diye sorgulamışımdır.
Siyasi görüşüm, lise edebiyat öğretmenim merhum Selahaddin Savcı Beyin katkılarıyla şekillenmiş, Türk-İslam sentezi çerçevesinde merhum Başbuğ Alparslan Türkeş’in önderliğinde gelişmiştir. Yedi yıl kadar dört başkan altında MHP Kadıköy İlçe Başkanlığında ilçe muhasibi olarak çalıştım. Rahatsızlığım sebebiyle hizmetime son verdim. Dünyanın takdirini kazanan müstesna insan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Ne mutlu Türküm diyene” veciz sözünü kendime yol haritası çizmiş bir hayran olarak, Atatürkçü geçinen birçok kişinin bu sözü ırkçılık kabul ederek ağızlarına almamalarını, eşsiz kumandan Başbuğ Atatürk’e hakaret anlamına geldiğini söylüyorum. Ruhu şad, mekanı cennet olsun.
Sevgiler, saygılar…
Seha Özköse
21 Temmuz 2012 Kartal-Yakacık
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.