- 2110 Okunma
- 7 Yorum
- 0 Beğeni
KAŞGARLI MAHMUT VE 1000. YIL
Yüce Türk milletinin lisanının korunmasına, gelişmesine büyük emekler veren büyük dil bilimcimiz Kaşgarlı Mahmut ve bize miras bıraktığı Divanü Lûgati’t-Türk adlı eseri ile Türk dil ve kültürüne sağlam temelleri inşaa eden Türkistanlı Kaşgarlı Mahmut üstadımız, dünyanın ilk karşılaştırılmalı dil bilimcisi olarak tarihe geçmiş bir büyüğümüzdür. Türkçemizin temellerini oluşturan kelimelerimizi yok olmaktan kurtaran ve dilimizdeki kelimeleri tek tek tesbit ederek ölümsüz eseri Divanü Lûgati’t-Türk meydana getirmiştir. Her dönem dilimiz ve kültürümüze ışık olmuştur, nice dil bilimcilerimize rehberlik etmiştir.
Büyük dil bilimcimiz Kaşgarlı Mahmut üstadımızın 1000. yıl doğum gününü kutlayacağımız 2008 yılını, kültür bakanlığımızın ve Türk Dil Kurumumuzun gayretleri ile UNESCO, 2008’i 1000. doğum yılı münasebetiyle Kaşgarlı Mahmut yılı ilan etti. Kültür bakanlığımız ile TDK ve UNESCO, ülkemizde ve dünyada bir çok etkinlikleri gerçekleştirecek, mezarının bulunduğu Doğu Türkistan’da Kaşkarda bulunan türbesinde incelenecek , gerekirse türbesi yeniden restore edilecek.Türk milletinin yetiştirdiği dehalarımızdan olan Kaşgarlı Mahmut’un doğumunun 1000. yılındaki etkinliklerde dünyada bir kez daha Türk’ün medeniyetler arenasındaki büyüklüğünü yeniden yaşayacağız. Tıpkı geçen yıl Mevlana hazretlerinin dünyada anılışı gibi...
Biz her zaman şunu dedik; Türk milleti dünya insanlığına ilim öncüleri ve gönül erenleri sundu ki; öğrendiklerini başka milletlere vermeyecek kadar cimrileşmemişlerdir. İlmin, insanlığın ortak paydası olduğunu cihana duyurmuşlardır. Medeniyetlerden mahrum, gayelerinde sadece insanlığı sömürmek ve katletmek kepazeliği yatan ülkelerin hala bizi BARBAR gibi görmeleri ve bize karşı her dönemde kin ve nefretlerini açıkca ortaya dökenlerin bizlerden ve bizim yetiştirdiğimiz gönül erenlerinden daha çok şeyler öğreneceklerdir. Fakat; adım gibi eminim ki bize karşı besledikleri nefretlerinde bir eksilme olmayacaktır...
Hedeflerinde Türk’ü Anadolu topraklarından çıkartmak değil mi? Bin yıldır islamlaşmış Anadolumuzdan biz Türkleri süremeyeceklerdir ve biz kıyamete kadar her türlü şerre karşı asil duruşumuzu sürdüreceğiz. Fıtratımız budur bizim. Uşaklık, Bozkurt Türk’e yakışmaz ve bunun idraki içerisindeyiz tarih sahnesine çıktığımızdan beri...
Şanlı ve asil milletim öyle dehalar yetiştirmişdir ki; zaman ve imkanlarımız el verdikçe değişik mekanlarda bunları anlatmaya devam edeceğiz kendimizi tanımamız açısından. Bizler başka milletler gibi kıytırık, uyduruk dehalar yetiştirmedik! Yetiştirdiklerimiz, Alem-i Şumul ve Allah’ın rızasını kazanabilmek için olmuştur hep...
Konumuza dönecek olursak;
Türk dil alimi Kaşgarlı Mahmut Atamız’ın bu yıl, doğumunun 1000. yılına hitafen kültür bakanlığımız başta olmak üzere bir çok sivil kuruluşlarımız yurt içinde ve yurt dışında, Türklüğün yaşadığı her yerde etkinlikler düzenlenmesine dönük çalışmalar yapılması, bizim açımızdan çok sevindirici olmakla beraber; kendi dilimizin şuuruna ermemiz, bu büyük dilin kıymet ve kadrini bilmemiz açısından çok da değerli buluyorum ve diline sahip her Türk’ün bu faaliyetlere iştirak etmesi, yardımcı olması tanıtımı bakımından faydalı olacaktır diye düşünürüm. Hele yurt dışındaki faaliyetler tahmin edemediğimiz kadar ülkemizin faydasına olacaktır.
Birde beni memnun eden durum; kültür bakanlığımızın Divanü Lügati’t-Türk’ün tıpkıbasımını yapacak olmasıdır. Bu baskı, Almanyanın Frankfurt Kitap Fuarın’da ülkemizin şerefli konuğu olarak dünya kitap severlerin karşısına çıkmarılmasıdır. Ne büyük bir gurur bizim için değil mi? Her millet kendi milli insanları ile nasıl sevinç ve gurulara bürünuyorsa, bende aynen öyleyim. İnşallah dilimizi konuşanlar içinde öyledir!.. Öyle olmalıdır!..
Fakat; bazen anlamakta pek çok zorlandığım, edebiyatımıza hizmet ettiklerini iddia ederek ortaya çıkanların dilimize karşı bihaber olduklarını, yayın yaptıkları radyolarında zaman zaman lüzumsuz ingilizce müzik çaldıklarını hatta, ingiliz dilinde söze başlangıç yaptıklarını duydukça sinirlerim tepemde cirit atmaktadır! Ne bu seviyesizlik!..
Neden buna gerek duyarlar? Çözemediğim bir durum bende. Kendini başka bir dille aşağılandırması kadar abes bir durum olabilir mi? Asla!.. Zihinler köhneleştikçe böyle şeyler oluyor demek ki?!
Umarım; dilbilimcilerimiz, edebiyatçılarımız, yazarlarımızla birlikte devletimiz, Kültür Bakanlığı ve Türk Dil Kurumu ile ortaklaşa yürütecekleri hayırlı çalışmalarla dilimiz türkçemizin büyük üstadı Kaşgarlı Mahmut Atamıza yaraşır bir millet olmanın hüviyetine yeniden nail olmamızı sağlarlar bize! Çocuklarımız, gençlerimiz kendi dillerini konuşma utançlığından kurtulurlarda angla sakson veya Amerikalı sığır çobanlarının konuştuğu lisanı aralarındaki yarenliklerinde konuşmazlar! Gençliğimizin asaletlerine yaraşır birer ferd olmanın şerefini görürüz bizler hayatta iken inşallah...
Dilimiz türkçemizin yaşatılmasına önderlik eden üstadımız KAŞGARLI MAHMUT’umuzun 1000. doğum yılını yürekten kutlarken, ebediyetinde istirahate çekilen üstadımızı rahmetle yad eder, nurlar içinde yatmasını niyaz ederim. Ruhu şad olsun !..
Aramıza daha nice Kaşgarlı Mahmut’lar katılması ümidiyle...
Allah yar ve yardımcımız olsun...
Gelecek yazımızda görüşmek sevinciyle siz değerli okurlarımı Allah’a emanet ediyorum....
Derinden sevgi ve saygılar milletimin şanlı evlatlarına...
Esen kalın...
Bahar Tülay Kıran
YORUMLAR
başta dilimizi unutturacaklar
işaretlerle anlaşacağız
gelenek ve göreneklerimizi unutturacaklar
kopuk,
duyarsız
neme lazımcı bireyler olacağız
ki;
armızdaki bağlar zayıflayacak..
bölecekler,
paraçalayacaklar ki
Türk yurdunu
Güzelim anadoluyu ele geçirebilsinler...
emperyalistlerin uyguladığı bu kültür yozlaşmasını
malesef yıllardır biz kendi içimizden de çanak tuttuk...
Türk olupta,
ayni dili konuşamamanın acısını ben Türkün öz yurdunda,
Orhun abidelerinin dikildiği yerde
Tonyukuk' ve bilge kağanın ruhu üstümde iken yaşadım.Tercümanın gülümsemesini unutamam hala...
sağolun kardeşim..
allah yüreğinizi güçlü kılsın...
bugünkü Türkiye şarlarında her şeyin olusuzluğa doğru gittiği bir dönemde sizler gibi değerli kardeşlerimizin bu çabası içimizi ferahlatıyor...
zindanlar,gençliğimizden çalınan yıllar değermiş diyoruz
ve dualarımız sizlerle...
Saygılar sizlere
hemde gönül dolusu.....
Merhaba arkadaşım! yazın çok güzel. Usta bir kalemden çıktığı aşikar. Kaşgarlı Mahmut gibi türk diline büyük hizmeti olan bir büyüğümüzün geç de olsa hatırlanması sevindirici. Ta bunda 150 200 yıl kadar önce dilimizde bozulmalar başlamıştı o zamanın Avrupa hayranları contürkler diye bir güruh çıkıp kendi ana lisanını beğenmeyip Fransızca öğrenme sevdasına düştüler. Öyle duruma gelmişti Fransızca bilmemek ayıp sayılır hale gelmişti. Bugüne kadar devam eden bu boş batı hayranlığını ben bir türlü anlıyamadım. Zaten bu günkü avrupayı Avrupa yapan Türk korkusundan başka bir şey değildir. Özellikle İngilizler ta içimize kadar girerek bizim örf ve ananelerimizi baltalayıp, dini inançlarımıza hurafeler katıp evvela Türkün aile yapısını bozdular. Ataerkil aile diye bir şey kalmadı. Şimdi moda çekirdek aile. Maalesef. Biz Türk Milleti olarak öylesine hazırcı hale gelmişiz ki. Araştırma yapmak bile zor geliyor. İçimizde araştırma yapan icatlar yapan bilim addamları çıkıncada ona hayatı zehir ediyorlar ki kaçıp gitsin Amerikaya diye. Çünkü zihniyetler bozuk. Bu gün dünyanın en büyük bilim adamı bir TÜRK hemde vatanını milletini çok seven bir bilim adamı. Gökhan SİNANOĞLU bütün dünyadaki bilim adamlarına hocalık yapıyor. Bizim hükümetimiz ona imkan tanımadığı için İtalyanların finansörlüğünde ama yine TÜKİYE'DE çalışıyor. Osmanlı bilim adamlarını etrafında toplayıp gereken saygıyı ve önemi gösterdiği için 600 küsür sene hüküm sürdü. Amerika da Osmanlıyı taklit ediyor ve başarılı oluyor. Biz uyuyalım. Bakalım ne zaman uyanacaz. Yazında da bahsettiğin gibi hizmeti olan ilim adamlarına sahip çıkmalıyız. Teşekkürler.
Dilimiz türkçemizin yaşatılmasına önderlik eden üstadımız KAŞGARLI MAHMUT’umuzun 1000. doğum yılını ktlarım
Mekanı durağı cennet olsun ruhu şad olsun
Değerli hocam bu yazıyı okuncan ne kadar eksik ve geride kaldığımızı düşündüm vakti zamanıyla neler neler yapılmış hemde eldeki kısıtlı imkanlar şu an teknoloji hızla ilerledi bir düğmeye bastığında neler oluyor ama sanki şu an aramızda Kaşgarlı Mahmut seviyesine yetisebilecek kimse yokmu o zamanla şimdiki zamanı mukayese ettigimizde aradaki fark beni çok şaşırtıyor
Takdire şayan bu yazınız için sizi can yürekten tebrik ederim hocam sevgiyle kalın
Son zamanlarda buraya yazılan yazıların içinde en anlamlısı ve üzerinde düşünülmesi gereken bir yazı.
sonuçsuz, fevri hezeyan tekrarlarından gına gelmişti.
taze nefes için samimi teşekkürler.
Merhum Cemil Meriç'in dediği gibi; "kamussuz bir millet, namussuz bir millettir"
selam ve saygıyla.
sevgili bahar ogretmenim,
onemli bir konuyu dile getirmissin, ne guzel. Elleri opulesi ogretmenlerimiz basarili calismalarla kedni lisanimizin guzelligini koruyacagiz insallah.
Kasgarli mahmut atamizin turkcemiz uzerindeki hassasiyeti otretebilmek, ogrenebilmek ne buyum bir mutluluk bizler icin.
kalemine ve yuregine tesekkurler bahar ogretmenim.
yazan kalemnin ve o guzel yuregin daim olsun
sevgilerim derinden elleri opulesi ogretmenim :)
Neden buna gerek duyarlar? Çözemediğim bir durum bende. (Kedini) başka bir dille aşağılandırması kadar abes bir durum olabilir mi? Asla!.. Zihinler köhneleştikçe böyle şeyler oluyor demek ki?
Parantez içine aldığım yerde sanırım n harfi eksik.))
Ve bu paragraftaki soruları ben de kendime çok sormuşumdur. Onlara göre, yabancı kelime veya argo kullanmak, aşağılandırma değil, sözde modern olma sanılıyor ama çoğu da, özenti ve taklitle bilinçsizce değişiminin farkında bile olmayan saf gençlik. İşte sizin gibi duyarlı öğretmenler, ve biz büyükler o saf, art niyetsiz, diline zarar verdiğinin farkında olmayan, basit bir alışkanlık veya özenti ile davrananları incitmeden kazanmalıyız sevgili güzel yürekli Bahar'ımız!
Birdenbire türkçe kelimeleri önlerine koymak ya da yüreklerine dökmek onları ürkütüyor. Mesela ben bir toplulukta arkadaşına hello diyen bir gence dönüp, Selam cann dedim gülümseyerek ve sevgiyle bakarak, sonra diğerlerine dönüp merhaba canlar dedim yine gülümseyerek. Sonra hello demek mi, selam can demek mi arkadaşınıza verdiğiniz değeri ve sevgiyi daha iyi gösteriyor diye sordum... Cevabı beklemeden yürüdüm gittim. bir daha ki karşılaştığımda hello hitabını bir daha hiç duymadım o toplulukta. İnce ince yavaş yavaş, geçişlerle işlemeliyiz gençlerimizi diye düşünüyorum. Ne dersiniz sevgili öğretmenim?))
Yüreğinize emeğinize sağlık. Sevgilerimle esen kalınız.