- 762 Okunma
- 12 Yorum
- 0 Beğeni
DEMOKRASİ DE LUXE
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Türk insanının genel karakteri bağımsızlık üzerine kurulmuştur. Günümüze kadar uzanan tarihsel süreçte; Türk insanının bağımsızlığını korumak ve geliştirmek için savaştığını görüyoruz. Türk bağımsızlığına uzanan her el, yara alarak geri çekilmiştir.
Kurtuluş Savaşı’ndan sonra kurulan yeni Türk Cumhuriyeti, Atatürk ve dava arkadaşlarının ellerinde yükseldi. Yüzyıllık cehaleti artık yok etmek gerekiyordu ve bağımsız Türk Cumhuriyeti yüzünü batıya çevirdi...
Ortaçağ Avrupası o dönemde, iç savaşlarını çoktan geride bırakmış, demokrasi ve laikliği benimsemişti. Kilise ile yapılan düşünsel ve kitlesel savaşta halk galip çıkmıştı... Avrupa insanı, kolay elde etmediği bu değerlere dört elle sarıldı...
Oysa ülkemizde, bütün bu gelişimsel süreç altın tepside sunuldu. Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti, demokrasi ve laikliği ilke edinmişti... Elbette buna karşı çıkanlar oldu ve kan döküldü ama bu hiç bir zaman kitlesel bir kaos haline gelmedi, daha da önemlisi devletin beyni bundan yana idi; yani vatandaş büyük ölçüde hazıra kondu...
Cumhuriyetimiz bu yıl 85. yılında... 85 yılda cumhuriyet kazanımlarının korunması ve hatta geliştirilmesi gerekirken, kasıtlı ve sistematik bir şekilde yıpratıldı cumhuriyet kazanımları.
Mesela imam-hatip liseleri... Başlangıçta ’imam’ yetiştirmek üzere bir meslek okulu olarak kuruldu ama sonra kız ve erkek öğrencilerin birlikte devam ettiği bir liseye dönüştü... O okuldan mezun olanlar, doktor, hakim, avukat, öğretmen... olmaya başladılar... Devlet eliyle enjekte edilen islami düşünce, artık devletin bürokrasinin içine girdi... Ağır ağır ilerlediler... Bugün itibarı ile, cumhurbaşkanlığı makamından başlayıp en alta kadar onlar tarafından yönetiliyoruz... Ve laik devletin memurları, kanunda yasak olmasına rağmen, islami simge olan ’türban’ ile mesai yapmaktalar... Bu durum için ’göz yummak’ deyimi çok iyimser kalmaz mı sizce de?
Cumhuriyetin 85. yılında; ’demokrasi amaç değil araçtır’ diyen bir başbakan tarafından yönetiliyoruz. Araç olarak çok iyi kullandığı demokrasinin keskin kılıcı bilendi, artık hedefe gidiyorlar... Ve bunu yaparken bilenmiş demokrasiyi araç olarak kullanmaktan asla vazgeçmiyorlar...
Asıl değinmek istediğim şey; demokrasi nedir? Demokrasi, azınlıkların haklarının korunmasıdır. 10 kişinin 6’sının ’evet’ dediği bir şeyin gerçekleşmesi demokrasi değildir! geriye kalan 4 kişinin mağdur edilmemesidir demokrasi...
Ve demokrasi asla kendi hareket alanını genişletmek değildir... AKP’nin türban serbestisinin önünü açması demokratik açılım olarak tanımlanamaz! En azından ’demokrasi’ ve ’özgürlük’ türbana indirgenemez, temel hak ve özgürlük alanına alsak bile tanımını, orada iş bitmez! ! !
301. maddeyi tartışmıyoruz bu demokratik açılımda...
Etnik kökenleri farklı olan vatandaşlarımızın temel hak ve özgürlüklerini de tartışmıyoruz!
Yüzlerce başörtülü bacımızın, kurallara uyarak üniversite dahil devletin her alanında bulunabildiği ülkemizde; sanki başörtüsü hiç çıkmamacasına zamk ile yapışmış, sanki hareket alanı kalmamış gibi; bunu bir ’temel hak ve özgürlük’ kavgasına dönüştürüyoruz...
Bu durum biraz fazla lüks...
Tartışmamız gereken çok daha önemli konular var. Çözmemiz gereken çok daha önemli sorunlarımız var...
09.02.2008
BİTLİS
Ufuk Bayraktar
YORUMLAR
Atatürk'çü bir kalem olarak demokrasi adına yığınla endişem var,bu yazınızda belirttikleriniz tabiiki gözle görülenler.Mamafi 21.yy ve hala duvar dibinde-patlamış bir sokak lambası altında ölenler var....soğuktan,aclıktan,adamsızlık-sahipsizlikten.Hala Avrupa da cayır,cayır yakılan vatandaşlarımızın hesabı sorulmuyor.Hala Irak'taki Türkmen kardeşlerimizim katledilmelerine dur denemiyor.NO TÜRKİYER......NO PROBLEM.Yapacak bir şey yoksa bir an no Türkiye diye düşünüp kafamdan atmağa çalışıyorum.Kalemine sağlık.
sevgili goody; küçük harfle yazarken kasıt yok, yazımın içeriğinden de bunu anlarsınız...
dikkat ederseniz cümlelere de küçük harfle başladım... sadece bir kere özellikle ''Atatürk'' ve ''Türk Cumhuriyeti'' büyük harflerle yazıldı...
savunma değil, aslında imla kurallarına dikkat etmek gerekiyor... hemen şimdi düzeltiyorum tüm yazıdaki imla hatalarını...
sevgili fadıl oktay; 301'e değinme nedenim, avrupa birliği'nin demokratik açılım olark o maddedeki değişiklik talebine atıf yapmaktır... (madem bu kadar demokratlar, bunu niye yapmıyorlar diye sorgulamak, yapılmasını talep etmek değil)
301'i tartışmak değil amacım... hatta yazdıktan sonra itiraz olur da yazının özü anlaşılmaz diye de korkmuştum... sorunuzla beraber cevaplamak, okuyup aklına takılanları aydınlatmak güzeldi, teşekkür ederim...
lüks olur mu efendim şart
''ninnilerle türkülerle uyutayım seni ''için
daha önemli şeyler ya sümen altı ya da halkımız 4 eş ve türban gibi fakir edebiyatı ile uğraşırken el altından nokta vuruşu...
ne denir ki aydınımız aydın değil .cahilimizse cahil...
yeterki okumayalım yeterki kafa yormayalım yılan bana değmezse de yaşadıkça yaşasın
yazınıza katılmamak mümkün değil çok çabuk unutuyoruz ve okumuyoruz sorun biraz da oralarda...
meydansa boş
saygılarımla
berrini4 tarafından 2/11/2008 6:42:39 PM zamanında düzenlenmiştir.
demokrasi halkın kendi kendisini yönetmesidir, ilkokulda biz böyle ezberlemiştirk...
halk kendini nasıl yönetir, istediği adamları başa geçirerek yönetir...
bu demokrasinin işlyiş biçimidir ve tarafsızdır...
kamuoyu birbirleriyle gizlice anlaşan bir potansiyel değildir, özgür bilincin dışa vurulmasıdır...
genel seçimlerde halk bunu seçti, ve onun alacağı kararlara kefil oldu bir bakıma...
şimdi eğer bu ülke demokratik bir ülke ise iktidarın kararına halktan başka kimse "ölçü" olamaz...
eğer burası askeri bir ülkeyse kararlarını versinler ve anayasa mahkemesi yasayı onaylamasın ve demokratik düzene müdahale etsin..
nedenliği için "bu rejimi koruma adına yapılmış bir önlemdir" derseniz ben gülerim...
çünkü sıfırdan bir çıkmaz bunu da ilkokulda öğrenmiştik...
değersizlikten değer çıkmaz...
özgürlük bu değerin ta kendisidir, demokrasi ise özgürlüğün lakabıdır..