- 679 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
BABAMIN EŞİ ÖLSÜN - 11
Halil çıktıktan sonra Ece hanımın evinde Komunizm tartışılmaya devam etti. Bu defa konuya Sevim dahil olmak istedi.
- Dini yasaklamakla aslında iyi yapmışlar bence ! Görmüyor musunuz bizim ülkede din uğruna ne insanlar kandırılıyor? Din tüccarları sahtekârlıkta, sömürüde sınır tanımıyorlar.
- Denizin doldurularak yerine yapılan on katlı binalar sellerle, depremlerle yıkıldığında Allah’tan biliyorlar. Akraba evliliklerinden engelli bebeklerin doğması bile Allah’tan biliniyor.
- İnsanlar sınav kazanmak için çalışmaktan çok türbelere gidip yalvarmayı, oralara kalem sürmeyi, okunmuş pirinçler yemeyi tercih ediyorlar.
- Ev sahibi olmak isteyenler türbelere kilit asar, koca bulmak isteyenler üfürükçülere gider, bebek sahibi olamayanlar falcı- büyücü,şıh- şeyh bozuntularından medet umar.
Kemal Bey bu tartışmaya nokta koymak istercesine ayağa kalkarak konuşmaya başladı.
- Her şeye rağmen dini yasaklamak, cephe almak yine de yapılan en büyük hatadır !
Atatürk de din sömürücülerinden çok çekmiştir. İstiklâl Savaşı’nda zorlandığından belki de daha çok zorlanmıştır bu konuda. Üstelik, İstiklâl Savaşı kesin olarak kazanılmış, tescil edilmiş, karşılığında Türkiye Cumhuriyeti kurulmuş ve tüm Dünya ülkeleri tarafından da resmen tanınmıştır. Fakat din sömürücülerine karşı verilen savaş, mücadele bitmemiş ve kazanılamamıştır.
Sonrasına Ece hanım devam etmek istedi.
- Dini yasaklamakla, cephe almakla, din sömürücülerinin, din tüccarlarının ekmeğine yağ sürülmüş olur. Eğitim seviyesi düşük olan tüm toplumlar din sayesinde çok kolay kandırılırlar. Günümüzde, ülkemizde olanlar da böyle işte.
- Sovyetler Birliği’nde ve bağlı ülkelerde eğitim seviyesi çok yüksekti. Üniversite mezunu olmayan kimse yoktu. Dolayısı ile onları dini yönden sömürmek hiç de kolay olmayacaktı aslında. Fakat özellikle Müslümanlar yasak da olsa dinlerini unutmadılar, gizli de olsa yaşadılar, korudular.
- İnsanların inançlarıyla, dinleriyle, mezhepleriyle uğraşmak yerine, devletlerin yapması gereken şey, hepsine eşit mesafede olup eğitime önem vermektir. Halkın eğitim seviyesi yükseldikçe din sömürü aracı olmaktan çıkacaktır.
- Fakat bazı iktidar sahipleri, özellikle dini alet ederek iktidarı ele geçirmiş olanlar, iktidarlarını güçlendirmek için özellikle eğitim sistemini güçsüzleştirerek halkı cahil bırakmaya çalışırlar. Bu sayede , onları kolay kandırıp oylarını alabilir, iktidarlarını da sürdürebilirler..
.....
Halil elinde Nazım Hikmet’in kitabı, Suna’yı anlattı önce annesine.
- Demek ki Allah senin ömrünü ona adamanı istememiş oğlum. Onu nasıl kabullendiysen, gidişini de öyle kabullen.
- Ben de öyle yaptım anne. Hatta unuttum bile. Aslında âşık falan da olmadığımı anladım.
- Seni hak etmiyormuş demek. Varsın kendisi üzülsün.
- Anne, sen Komunist ne demek biliyor musun ?
- Tövbe tövbe ! Ne işimiz olur bizim Komunistle falan ?
- Öylesine sordum işte be anne ! Sence Komunistler nasıldır ?
- Dinsiz, ahlâksız, pis, kötüdür benim bildiğim !
Çocuk elindeki kitaptan bir sayfa açıp okumaya başladı annesine.
- Bak anne, sana bir şiir okumak istiyorum. Lütfen beni dinler misin ?
Kız Çocuğu
Kapıları çalan benim
kapıları birer birer.
Gözünüze görünemem
göze görünmez ölüler.
Hiroşima’da öleli
oluyor bir on yıl kadar.
Yedi yaşında bir kızım,
büyümez ölü çocuklar.
Saçlarım tutuştu önce,
gözlerim yandı kavruldu.
Bir avuç kül oluverdim,
külüm havaya savruldu.
Benim sizden kendim için
hiçbir şey istediğim yok.
Şeker bile yiyemez ki
kağıt gibi yanan çocuk.
Çalıyorum kapınızı,
teyze, amca, bir imza ver.
Çocuklar öldürülmesin
şeker de yiyebilsinler.
- Nasıl buldun şiiri anne ?
- Ne bileyim , güzel şeyler söylüyor, hüzünlü.
- Peki bunu yazan insan senin dediğin gibi, dinsiz, ahlâksız, hain biri olabilir mi sence ?
- Ne bileyim ben oğlum? Ne diyeyim şimdi?
- Nazım Hikmet bu anne. Yıllar önce Komunist diye ülkeden sürülmüş ve vatanına hasret olarak yurt dışında ölmüş, aslında bizim çok milliyetçi, vatansever sandığımız insanların hepsinden çok daha gerçek bir vatansevermiş o anne !
Devam edecek
Fikret TEZAL
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.