- 587 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BABAMIN EŞİ ÖLSÜN - 8
Ağlamaları azalıp sakinleştiklerinde anne sırtını okşayıp oğlunun, kendince özür dilemek istercesine bir de alnından öptü. Bağrından biraz uzaklaştırıp karşısına aldığında halâ iki kolu da oğluna sarılıydı.
- Hadi bakalım ; madem ki bu akşam kandil, doğruca camiiye !
Uykudan uyanmışcasına yerinden doğruldu çocuk. Yediği tokadı çoktan unutmuştu bile.
- Haklısın anneciğim. Bu akşam camii çok kalabalık ve güzel olur. Üstelik hem vaaz hem de mevlid vardır.
Ceketini çıkartıp kollarını sıvadı ve doğruca lavaboya gitti. Abdest alırken bir ara annesinin attığı tokat aklına gelse de unutmaya çalıştı. Yanağını yokladı bir ara. Hafiften gülümsedi. Çok tuhaf gelmişti aslında annesinin öyle bir tokat atabilmesi. Daha önce hiç öfkelendiğini bile görmemişti. Onu güçsüz zannederdi.
Etkili bir vaaz dinledi o akşam olağanüstü kalabalık olan köy camiinde. Peygamberimiz (SAV)’ in doğumu, ne kadar doğru bir zamanda dünyaya geldiği, faydaları, güzel ahlâkı çok etkiledi onu. Kendisine örnek alması gerektiğine inandı.
Daha önce çok duyduğu çok eşlilikle ilgili sözlerini pür dikkat dinledi vaizin. O’nun neden bir çok kişi ile birden evlendiğini o da merak ediyordu. Günümüz müslümanlarının bu konuyu ne kadar suistimal ettiklerini, aslında O’nun himaye amaçlı birden fazla evlilik yaptığını, aynı açtı altında nikâhsız yaşamanın doğru olmayacağından hepsine nikâh kıydığını öğrendiğinde, dini adına çok daha mutlu oldu.
Eve geldiğinde annesine anlattı. Kadın oğlunun iyi bir müslüman olacağına, Peygamberimiz (SAV)’in ahlâkını örnek almak istemesine çok sevindi.
- Anne, aslında benim unuttuğum ama çok önemli bir meselem var. Seninle paylaşmak ve fikrini almak istiyorum.
- Anlat bakalım oğlum ; gene ne var ?
- Bir kız var anne , okuldan.
- Vaay ! Oğluma bak sen . Âşık mı olmuş benim oğlum ?
- Anne, aşk mıdır, yoksa başka bir şey mi ; anlatayım da sen karar ver.
- Hadi anlat bakalım.
-Geçen gün Din dersinde bir kıza öylesine bakacağım tuttu. Aslında hiç yapmadığım bir şeydi ama o anda nasıl oldu anlayamadım.
- Olacak tabii be oğlum. Aslan gibi delikanlısın artık. Elbette gönlünün beğendiğini gördüğünde bakacaksın.
- O , çok ileri derecede engelli bir kız anne. Bir ayağı engelli. Çok zor yürüyor. Ben onun sadece yüzünü gördüm, beğendim ve baktım.
- Olabilir be oğlum. engellilerin canı yok mu ?
- Aslında âşık falan olmadım, öylesine baktım anne.
- Peki o bunun farkında mı ?
- İşin zor tarafı da bu işte anne. Kız bunu fark etti ve yanıma kadar gelip bana bir hatıra defteri uzattı. Bir şeyler yazmamı istedi.
- Abayı yakmış demek. Eee, yakışıklıdır benim oğlum elbet.
- Anne, ben şimdi ne yapacağım ? Eğer ona boş verirsem, yüz çevirirsem, engelli olduğu için kendisini istemediğimi zannedip üzülür, bunalıma girer, günahına girmiş olurum.
Biraz düşündü kadın. Hatta ayağa kalkıp odanın içinde gezinmeye başladı.
- Bak oğlum ; sen bu akşam Peygamberimiz (SAV)’in ahlâkını örnek almak istediğini söylemiştin değil mi ?
- Evet anne. Çok isterim O’nu örnek almayı.
- İşte sana fırsat. Hatta , belki de imtihandır senin için.
- Söyle anne ; o imtihanı geçmem için ne yapmam gerekiyor ?
- O kızı sana Allah’ın gönderdiğine inanacaksın önce. Sonra ilgisine, sevgisine karşılık vereceksin. Seveceksin, âşık olacaksın ve onu Allah kısmet ederse, bir ömür boyu eşin olarak seçeceksin.
- Peki anneciğim. Madem ki Allah gönderdi, ben de onu bir ödül olarak görüp seveceğim, âşık olacağım ve yaşadıkça eşim olarak bilip koruyup kollayacağım. Söz veriyorum.
Koşarak odasına geçti . Kızın verdiği hatıra defterini açıp ona ithafen bir şiir yazmak istedi. O engelliyse, kendisi de babasızdı. İkisinin de eksik tarafları vardı işte. Neden birbirlerinin o eksik taraflarının tamamlayıcısı olmasınlardı ?
’ Seninle aç değilim
Benimle susuz değilsin !
Yoldaşım, can yoldaşım..’ diye biten bir şiir yazdı ona.
Ertesi gün yine Din dersi için aynı sınıfta toplandılar. Sakin adımlarla yanına kadar geldi kız.
- Bir defter vermiştim ; yanınızdaysa alabilir miyim ? derken gözlerine gözlerine baktı kızın. ’ Allah’ım, hediyene çok teşekkür ediyorum , gerçekten de çok güzelmiş !’ dedi içinden.
- Defter diyorum. Alabilir miyim ? diye tekrarladı kız.
-Tabii, tabii . Hemen vereyim, deyip uzattı defteri. Gerçekten de âşık olabileceğini anladı o an. Çok güzel bir yüzü vardı Suna’nın.
Bir başka dersi beklemeden Halil’in sınıfına kadar geldi ertesi gün kız. Aralarında tertemiz bir aşk başladı. Teneffüslerde birlikte gezmeye bile başladılar. Hayatından çok memnundu Halil. Onu bırakmayı aklının ucundan bile geçirmeye niyeti yoktu. Kısmeti olarak bilmiş ve kabullenmişti.
Devam edecek
Fikret TEZAL
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.