- 1067 Okunma
- 12 Yorum
- 0 Beğeni
SAKATIN BİRİ İŞTE
Bu Pazar ( 30.06.2012 ) saat on gibi kardeşim telefonla aradı…’’Abi gel bu gün denize gidelim..Büyük abim de gelecek..Hep birlikte çocukluk günlerimizi geçirdiğimiz Beykoz’a giderek hem güzel bir gün geçirelim, hem de bir nostalji yapalım’’ dedi. ‘’Güzel fikir’’ dedim kendi kendime.
Buluşma yeri olarak Üsküdar Valide Camiini belirledik. Tam Üsküdar’da belediye otobüsünden indim. Baktım öğle ezanı okunuyor…Doğru camiye yöneldim. Cami’nin merdivenlerini çıkmaya çalışıyorum. Ama hiç bir tutacak yer yok. Aynen bebek gibi emeklemeye başladım…Yani merdivenlerden dört ayak vaziyette çıkıyorum. Bir kaç basamak çıkmıştım ki nur yüzlü, zayıf bir delikanlı arkadan gelerek koluma girdi. Onu kendime destek yaparak tekrar iki ayağım üzerinde doğruldum ve çıktım merdivenleri… Ayakkabılarımı çıkarırken de aynı delikanlı dengemi kaybedip düşmeyim diye elimden tuttu. Böylece girdim camiye…Abim ve kardeşim benden önce gelip girmişlerdi içeri.
Namazdan sonra düşündüğüm şey şu oldu: 1- Özellikle bu Selatin Camileri ( Yani Padişahlar tarafından yaptırılan camiler ) Niçin toprak seviyesinde değil de hep böyle merdivenle çıkılan camilerdir? 2- Niçin sakat insanlar düşünülerek, onların daha rahat bir şekilde camiye girmelerini sağlayacak bir düzenleme yapılmamıştır asırlar boyu?
Sonra düşünceler...Düşünceler…Ya tekerlekli iskemleye bağlı bir sakat olsaydım? O merdivenlerden nasıl çıkardım?
Denilebilir ki ‘’ Kardeşim sen de evinde kıl namazını. Ne işin var öyle merdivenli camilerde? ‘’ İyi de ben bir Tarih Öğretmeni olarak ecdadımdan miras kalan o sanat eserlerini görme, onları - tanımayan, bilmeyen- öğrencilerime anlatma hakkına sahip değil miyim?
Biliyor musunuz: Sakat olmak ile sakat olduğunun farkına varmak çok ayrı şeyler. Sakat olduğunuzu size birileri bir şekilde mutlaka hatırlatıyor zaten…Çocuklukta arkadaşlarınız mesela. ‘’Topal, topal, top atar ‘’ diye alay ettiklerinde, yahut ‘’benim de karşı cinsten bir arkadaşım olsun’’ isteğinizin karşılığı olarak bir cüzzamlıymışsınız, aidsliymişsiniz gibi sizden kaçıldığında. ( Aslında cüzamlıdan , aidsliden de kaçmamak gerek ya o da tamamen başka bir konu. ) Evlenmek için sizin adınıza kısmet arandığında , o kısmet adayının ‘’ Ay ben kala kala o topala mı kaldım ?’’ dediğinde anlıyorsunuz ki siz diğer insanlardan farklısınız. Ancak bu başkalarından öğrendiğiniz bir şey…Sakat olduğunuzu bizzat kendinizin de kabul etmeniz çok farklı oluyor.
Mesela yukarıda verdiğim örnekte olduğu gibi…Cami merdivenlerini emekleyerek çıktığınızda ‘’ Evet ben bir sakatım’’ diyorsunuz. Öğrencilerinizle Alanya’ya gittiğinizde onlar ve diğer öğretmen arkadaşlarınız Kızıl Kule’ye çıkarken siz aşağıda kalıp onların dönüşünü ve cıvıltılar içinde yukarıdan manzaranın ne kadar güzel göründüğünü anlattıklarında anlayabiliyorsunuz ki siz bir sakatsınız. Ve siz aşağıda arkadaşlarınızı beklerken tekerlekli sandalyesi ile oraya gelip derin derin denizin kokusunu içine çeken ve daha sonra ‘’ Deniz nasıl bir şey acaba ?‘’ diye soran bir başka insanı gördüğünüzde anlıyorsunuz ki sizden çok daha sakat olanlar da var. Bütün bir ömrünü bir kez olsun maviyi, yeşili, kırmızıyı tanımadan, dünyanın diğer güzelliklerini göremeden yaşayanlar var. Hatta yaşadığının farkında olmadan yaşayanlar var zihinsel engelliler gibi.
Bütün bunları yaşayıp hissettiğiniz an istiyorsunuz ki Âlî ve Yüce Devletiniz sizin için de bir şeyler yapsın. Eh…Devletiniz de yapıyor bir şeyler. Mesela: Bir kanun çıkartıyor ve işyerlerine diyor ki ‘’Arkadaş…Sen burada %2 oranında özürlü personel çalıştıracaksın…Haa ama korkma. Onlara fazla bir para vermen gerekmiyor…Ellerine asgari ücreti sıkıştır gitsin ‘’ Özürlü vatandaş ( Ki zavallının kimseden özür dilemesi gerekmediği halde özürlü olan da o oluyor nedense ) başlıyor çalışmaya…Daha sonra Devletin Bakanı onu da çok görmüş olmalı ki gözleri görmeyen ve yaşam standartının biraz daha yükselmesi için ricada bulunan özürlüsüne ‘’ Yahu sana iş vermişiz işte. Allah’ından daha ne istiyorsun’’ diyor...Bakan Bey’i rencide etmiş(!) olan bu görme özürlü vatandaş o andan itibaren mercek altına alınıyor ve aaa o da ne adamın çok daha büyük bir özrü varmış: Meğer bu hain kör (!) Lise mezunu değilmiş…Aynen kıçına tekme..İşine son…
Şimdi işte bizler, böyle bir devletten bakın ne istiyoruz engelliler olarak:
Efendim. Âli ve Yüce devletimiz 2005 yılında bizlere bir söz vermişti. Demişti ki: Bu tarihten itibaren yapılacak tüm binalar engellilerin erişimine imkan tanınacak şekilde yapılacak. Projesi bu şekilde olmayan binaların yapımına ruhsat verilmeyecek….Ayrıca 2005 ten önce yapılmış binaların da aynı şekilde ekler yapılmak suretiyle özürlü ve engelli vatandaşların erişimine uygun hale getirilmesi sağlanacak. Bunun için sizlere yedi sene süre tanıyorum ‘’
Biraz daha açıklayayım: Devlet diyor ki: Bundan böyle yapılacak olan her binada mesela merdivenlerin hemen yanında sakatların, sakat arabaları ile rahatça iniş çıkışları için özel rampalar yapılacak. Yüksek binalarda sadece sakatlara özel asansörler olacak. Vs…vs.. Kısaca sakat bir vatandaş o binaya geldiğinde -varsa güvenlik görevlilerine-, yoksa başka vatandaşlara- ‘’Lütfen bana yardım eder misiniz?’’ demek zorunda kalmayacak.
2005 yılında çıkarılan yasa ile tanınan süre dolmak üzereydi ki Yüce Devletimiz yeni bir karar daha alarak bu süreyi üç yıl daha uzattı. Sebep: Bu güne kadar binde bir oranında bile 2005 te belirlenen kurallara uymayan bina sahiplerine, inşaat şirketlerine karşı sakat vatandaşlar tarafından açılabilecek tazminat davalarını önleyebilsin. Yaniii…Yani devlet yine özürlüsünün değil ensesi kalınlarının tarafında. ( Hoş ensesi kalın olanlarının enselerini de bizzat kendi elleriyle kalınlaştırıyor ya o da işin ayrı tarafı… )
Şimdi biz özürlüler…Yani sakatlar ne istiyoruz biliyor musunuz? ‘’Bir imza kampanyası başlatarak Cumhurbaşkanımızdan bu yasayı veto etmesini…Bunun için en az on bin imzaya ihtiyacımız var. 29 Temmuz’a kadar bu on bin imzayı toplamamız lazım ki bizim de bir ses olduğumuz duyulsun, görülsün.
Bu amaçla imza kampanyam.com adresinde başlatılan ve ENGELLİLER EVE HAPİS KALMAMALI. ÇEVRE DÜZENLEMESİ İÇİN TANINAN VE BU SENE BİTMESİ BEKLENEN 7 YILLIK SÜRE 3 YIL DAHA UZATILMAMALI İMZA KAMPANYASI’’ İçin kolları sıvadık. Lakin öyle anlaşılıyor ki bu memlekette engelli filan da yok…Ya da tüm Türkiye’de bunun sayısı sadece 116…Çünkü Mesela Maltepe İlçesinde iki adet ilköğretim okulunun İmam- Hatip Lisesine çevrileceği haberi üzerine bir günde dört bin imza toplanıp o okulların İmam- Hatip Lisesi yapılması kararı geri çektirilebilirken biz engelliler kendi içimizden bile on bin imzaya ulaşamıyoruz. Ya devletimize güvenimiz yok ya da kendimize..
Bizler engelliler olarak kendi davamıza sahip çıkmazsak daha sonra hiç boşuna sızlanmayalım ‘’Nerede bu devlet ? ‘’ diye.
Pek çok kuruluşta bize özel asansörlerin sağlam insanlar tarafından kullanılmasına, merdiven önlerinde sağlam insanlara yalvaran gözlerle bakıp onlardan bir yardım beklemeye,sakat hallerimizle toplu taşıma araçlarında sap gibi ayakta gitmelere, hatta dahası ‘’Ah yazıııkkk şuna bir sadaka vereyim ‘’ diye aşağılanmalara alışmalıyız eğer kendi meselemize sahip çıkmazsak.
Bizler kendi meselemize sahip çıkmazsak ‘’ Kör olduğun halde sana iş vermişiz daha ne istiyorsun be adam’’ aşağılanmalarına, ‘’ Sen misin Bakanı rencide eden ‘’ diye işten kovulmalara da alışmalıyız.
Kısacası: ‘’Rastık çekerek Mahmure, Yastık dikerek Mahmure, yaşar yuvada kuş gibi, sek sek sekerek Mahmure ‘’ misali evde yastık dikip, rastık çekerek kuş misali yaşayıp gitmeliyiz. Sekebilenler varsa sekebilirler de bu arada tabii ki. Ama dışarı çıkmak yok. Ne işimiz var sapa sağlam insanların arasında? Yahu sahi..Biz ne hakla milletin göz zevkini bozuyoruz ki? Otursak ya evlerimizde kıçımızın üzerine…
Hemen peşin peşin bir başka hususu da yazayım ki okuyucularım yanlış zanna kapılmasın. İş bu yazı sadece ve sadece mevcut hükümetin çarpık icraatı olarak algılanmasın lütfen…Evet 2005te verilen sözün 2012 de tutulmadığını görmek çarpık bir icraattır ama özürlünün durumu bu hükümetten önce de iyi değildi. Biz bu hükümetten çok daha öncelerini de yaşadık. Şahitlik için geldiğimiz mahkeme salonunda sandalyeye oturduğumuz zaman ‘’Sana oturmanı söyleyen oldu mu?’’ diye fırça atan hakimleri,Sakatsan öğretmenlik yapamazsın diye rapor veren doktorları ( Ki o doktorların suçu yoktu çünkü kanun öyle diyordu ) ve benzerlerini…Bu gün ana muhalefet partisinde engelli bir milletvekilimiz var…Şafak Pavey…Sesini duyan var mı bu konularda?
Neyse yazacak çok şey var ya yoruldum. Ne de olsa sakat bir vatandaşım ben…Şimdilik bu kadar.
Yazan: SAKATIN BİRİ İŞTE…
YORUMLAR
Yazdığınız herşeye katılıyorum.Çok doğru şeyler yazmışsınız.İnsanlar,ah insanlar bilse ki aslında herbirimiz özürlü olmaya adayız.Bir kaza veya başka birşey bizlerin de başına gelebilir.Biraz saygı,biraz anlayış ve de hakseverlik istenen .Umarım birgün herşey istediğimiz gibi olur.Kampanyaya ben de imza atacağım en kısa zamanda.Saygı ve de sevgilerimle Cesur Yürek:)
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.
hocam bence asıl sakatlık sizin gibi insanları sakat gören beyinlerdir diyorum saygılarımla selamlar
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.
Helal olsun ,Sayın Hocam,
Öz eleştiri yaparak, gerçek sakatı yazarak ve sakat kafalara, sakatat beyinlere, göndermeler yaparak, bu yazıyı yazdığınız için.
Sakatı , kendisi hiç sakat olamazmış gibi ,hor gören ,kim olursa olsun , hangi görüşten , hangi partiden olursa olsun, şiddetle kınıyorum.
Anlattığınıza benzer bir olayı, ben de yaşamış ve ''Sakatı Yaşamak ''isimli yazımda anlatmıştım. Hiç bir özürlüden ,destek bile gelmedi. Buna hayatım boyunca üzüleceğim.
Türkiye ,özürlü oranında dünya birinci lerindendir. Türk halkının ,sakat olmayanları içinde , yüzde kırk oranında ,omur açıklığı sakatlığı vardır. Hal bu iken bile ,biz gözlerimizi yummuş, başımızı kuma gömmüş olarak , utanmadan otururuz.
Çocukken, bilinçsiz ce aşı yaptırmamalar, akraba evlilikleri, trafik kazaları, bu oranı sürekli artırır da, ne devletin, ne hastanelerin ,umuruna bile gitmez. Çünkü özürü önlemek ,çok pahalı bir iştir.
Öyleyse ne yapmalı? O lanet kaldırımları ,bilmem kaçıncı defadır değiştirirken, duvar gibi kaldırımın ucuna ,biraz alçak bir geçiş koyup, 'İşte özürlülere kolaylık sağladık '' diyebilirler. Bunun adı, benim lügatımda, orospuluktur, ibneliktir.
Özürlüler birleşin ,size destek verecek milyonlar da var. Aldığınız birkaç kuruş yardımın yerine sizlerin onurunuzla yaşayabileceğiniz, gelirlere ihtiyacınız var. Bunu size sağlamayanlardan hesap sorun. Gazilerin durumları da, sizler gibi zor. Ama başında kalpağı ile yönetime selam duran ,gazi de gördüm. Sen ,aynı benim gibi anandan tertemiz çıktın. Seni , kartal yavrularının,baskın olanı gibi ,yuvadan itmeye ne benim . ne de hiç ama hiç kimsenin hakkı olamaz.Milletimin gelirlerini çalıp ,sana tafra yapan , anlayışsız, insanlıktan uzak ,gurupların önünde ezilme.
Sakatlık bedende olamaz, zihniyette,fikirde,kalıtsal ard niyetlerde olur.
Teşekkürler ,Sayın Hocam.
sami biberoğulları
Yorumunu okurken öce Acaba ben de mi yamadım '' Sakatı yaşamak '' adlı yazına bir yorum diye düşündüm. Yadığımı hatırlıyordum..Döndüm baktım yazmışım çok şükür. Çünkü hayatta en korktuğum şey iki yüzlü durumuna düşmektir.
O yazında çok çok güzel işlemişsin konuyu...Haa bu arada benim yazdığım yazıda bolca kendimden bahsetmem belki bir hata oldu. Çünkü Yanlış anlaşılıyor sanırım...Çok şükür beni hiç bir Allahın kulu sakatım diye aşağılayamaz..Hor göremez, rencide edemez.. Gereken cevabı anında alır çünkü... Konu benden çok daha zor durumda olanlar idi...Neyse öneml,i olan bu konuya dikkat çekmekti ve çok yeterli olmaqsa da dostlar sağolsun diyorum...
Selam ve sevgilerimle.
kukurikuu
Özürlü olan her kesin yanında ve desteğindeyim.
Yıllardır özürlü kardeşlerime, araba ve koltuk değneği alarak , onlara elimdem geldiği kadar, yardımda bulunuyorum. Böyle bir yardımın , kurban kesip etini de kendi yemesinden, daha sevap olduğuna inanıyorum.
Yazınızın bu konu ile ilgili çok dikkat cektiğine emin olun.
Selam ve saygılarımla.
kukurikuu
Başlıktaki '' Engelliler yasası ertelendi ''yazısını,
''Engelliler yasası zihinsel engelliler tarafından engellendi ''diye değiştirmek gerek galiba.
Saygılarımla.
Not: Yeni resminiz daha pozitif bir imaj vermiş böyle kalın lütfen.
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.
sami biberoğulları
Çok haklısı9n da o sakatlığın beden sakatlığı ile ilgisi yok. Kendimi hiç bir zaman bedenen sakat görmedim zaten.
Bedenen sakat değilsem ruhen mi sakatım ki böyle bir başlık attım? Hayır o da değil.
O halde ne? İşte sakatlık da burada...Ben de bilmiyorum çünkü...
Selam ve sevgilerimle.
sami biberoğulları
O kadar güzel söylemişsiniz ki..Evet..Allah bizleri kendini bilmezlerden korusun.
Selam ve sevgilerimle.
Hocam biliyorsun bende tatile gidemedim,bu karamsarlığı anlamadım .Yerimize taco abimiz yüzecek bizim yerimize balık bile tutacak at bu karamsarlığı artık istersen ben gelirim yanına üç oğlanın olur fazladan bir ekmek alırsın o kadar.
Tebrik ederim saygılarımla.
sami biberoğulları
Sana her zaman kapım sonua kadar açık...Başım gözüm üstüne yerin var.
Karamsarlığa gelince: Tam aksine şu anda oldukça neşeliyim. Sağlık-sıhhat yerinde..Çok şükür yiyecek ekmeğimiz, içecek suyumuz var daha ne olsun...
Namık Kemal'in dediği gibi '' Bais-i şekva bize hüzn-ü umumidir Kemal/ Kendi derdi gönlümün billah gelmez yadıma.
Selam ve sevgilerimle.
sami biberoğulları
Haa bu arada senden emindim zaten...Bizim Heidi şimdi hemen Alplerden düze iner ve de doğru bu imza kampanyasına katılır, hatta dostlarını da kampanyaya katılmaya davet eder diye düşünüyordum. Beni yanıltmadığın için bir kez daha çok çok teşekkürler.
Selam ve sevgilerimle.
//Bu amaçla imza kampanyam.com adresinde başlatılan ve ENGELLİLER EVE HAPİS KALMAMALI. ÇEVRE DÜZENLEMESİ İÇİN TANINAN VE BU SENE BİTMESİ BEKLENEN 7 YILLIK SÜRE 3 YIL DAHA UZATILMAMALI İMZA KAMPANYASI’’ İçin kolları sıvadık. //
//Kendimi arıyorum,meşgul çıkıyor.ORUÇ ARUOBA//
Çevre düzenlemesi ile biraz mutlu olacağımızı sanıyorduk.Yanıldık..! Ve yine yalnız kaldık.
Duyarlı böyle güzel bir yüreğe ne denir ki.Yazınız çok güzel ve içtendi.Beğeni ve takdirlerimi
bırakıyorum yazınıza ve kutluyorum.Saygı ve selamlarımla.
sami biberoğulları
Sizi özellikle bu konularda hep yanımda görmek her zaman için bana güç veriyor. Çok teşekkür ederim.
Selam ve sevgilerimle.
Değerli Arkadaşım
Bu yazınızı ve bu konuyla ilgili bir diğer yazınızı da okudum...Maalesef ki ülkemizde 364 gün hiç yaşamıyor sanki engelli insanlarımız,,365. gün de akıllarına geliyor,o da bir kutlama!!! Hiç kutlama!!!
Sizi takdir ederek ayakta alkışlıyor ve O'nlara diyorum ki: engel SİZ siniz:!!!
Selam ve sevgilerimle...
hayatışığı tarafından 7/3/2012 10:59:33 AM zamanında düzenlenmiştir.
sami biberoğulları
Bazı şeyleri ''Dostlar alış verişte görsün '' diye yapma huyumuzdan vaz geçtiğimiz zaman eminim her şey çok daha güzel olacak.
Selam ve sevgilerimle.
asıl sakat onlar hocam onlar....takma kafanı........seni çok seviyorum can....saygılar
sami biberoğulları
Kendi adıma hiç bir zaman kafama takmadığı bir şey varsa o da kendi sakatlığımdır. Ama benden çok daha kötü durumda olan insanlar var. Onların sesi olmaya çalışıyorum inşallah.
Selam ve sevgilerimle.