BARIŞ KORKUSU
Dünya kurulalı beri her toplumun vazgeçilmez rüyası diğer toplumlarla barış içinde yaşamak arzusudur.Ama ne hikmetse herkesin istediği bu barış hiçbir zaman sağlanamaz.Hatta bazı toplumlarda barıştan söz etmek suçtur.Barış yanlılarının büyük çoğunluğu ömürlerini kodeslerde geçirirler.Bunun etkisiyle midir bilinmez bu korku ortamı görsel ve yazılı hatta internet medyası sitelerinde bile çok yoğunlukla hissedilir.Kimse “Barış” adıyla yazı yazmaz şiir kaleme almak istemez.Görsel ve yazılı medya barış sözcüğünden özellikle imtina eder.”bana ne” ben mi düzelteceğim mantığı kör bir mantıktır.Âmâ ve yardıma muhtaç bir dünya görüşüdür.Ne zaman barış isteyenler savaş isteyenlere göre çoğunluğu sağlarsa barış denen sihirli ortamın oluşacağına inanıyorum.Bırakalım Barış korkusu silah tüccarlarının ırkçı faşizmin ve emperyalizmin korkulu rüyası olsun.Çünkü onlar Barış gibi steril bir ortamda yaşayamazlar....
.01/02/2012/Mamak.balıkhafızasındanseçmeler. .imcinitas
YORUMLAR
Ne zaman barış isteyenler savaş isteyenlere göre çoğunluğu sağlarsa barış denen sihirli ortamın oluşacağına inanıyorum.Bırakalım Barış korkusu silah tüccarlarının ırkçı faşizmin ve emperyalizmin korkulu rüyası olsun.Çünkü onlar Barış gibi steril bir ortamda yaşayamazlar....
Dünyanın çoğunluğu insanlığını yitirmiş, rahmaniyetin yolundan ayrılmış şeytani bir yola sapmış ve şeytanla pazarlıktan keyif alır olmuş. Canilik, kan dökmek, insanların bir böcek kadar görülmesi ve bir böcek öldürür gibi hiç kılı kıpırdamadan insanı yok etmesi tüyler ürpertici bir durum. Kendi iç dünyasındaki kavgalarıdır sebep insana olan düşmanlığına. Doyumsuz bir ruh haliyle dünyayı ele geçirmeye çalışır, gücünün yettiği bütün engelleri yok etme arzusu baskın çıkar ve uygular, canlı cansız demeden bütün yaratılmışları. Nasıl da anlamaz ölümlü, aciz bir kul olduğunu, Firavun gibi, kendi tanrılığını ilan etme peşindedir.
Her şeye rağmen barıştır insana yakışan, bu duyguyu ancak halis iman sahipleri diler insanlık için, bilirler ki Yüce Allah zalimleri sevmez ve bilirler ki verdiği canı yine Yüce Allah alır, yerine getiremeyeceğin bir şeyi yok etme demiş atalarımız, bu çok anlamlı bir sözdür, biz aciz kulların yaratma gücü yoktur. Sadece yaşamak için ihtiyaç duyduğumuz nesneleri Rabb'in bize lütfettiği akılla ve gösterdiği yolla keşfeder kullanılacak hale getirir, yaşamımızda uygularız, bu da ilerleyen zamanın gereksinmelerine göre değişkenlik sergiler, sonuçta Allah'ın izniyle insanlığa hizmet veririz insan ve kul olarak. Gönül ister ki Allah'ın lütfettiği aklı, Allah'ın yarattığı kuluna silah olarak kullanmayalım, insanları yok etmek için değil var etmek için harcayalım şu üç günlük dünyadaki değerli ve sayılı günlerimizi ve unutmayalım ki ilahi adaletin huzurunda mutlaka hesaba çekileceğimizi.
Çok teşekkürler değerli hemşerim, en önemli konuydu savaş ve barış, gayet güzel ifadelerle anlatmışsın, duyarlı yüreğine sağlık, gönülden kutluyorum değerli kalemini. Sevgi ve umut ışığın ebedi yansın, mutlu ve esen kal barış içinde...
Selamlar saygımla
* * *
insanlar ilk çağlarda hayvani bir yaşam sürüyordu.
gerek giyimde, gerekse gıda temin ve kulanımda hayvanlardan hiç bir farkları yoktu.
tabi insanlar akıl sahibi oldukları için sürekli daha güzelini yaşama uğraşı içine girdi ve bugünlere geldi. bazı toplumlar giyim koşamlarıyla birlikte beyinlerini de yeniledi, geliştirdi. ve bugün çağdaş dediğimiz seviyeye ulaştılar . güzel ülkemin de içinde olduğu bazı toplum/milletler de sadece giyimde yenilenmeye gitti.
çağdaş milletler doğayı kontrol altına almaya çalışırken bizim gibi çağ dışı kalan milletler kendilerini doğaya uyuımlu hale getirme uğraşı içine girdi ve bu günlere gelindi. böyle olunca doğal olarak cahil, geri kaldık.
cahil toplumlar hep bir birleriyle uğraş. hani adama "sen ne diliyorsan sana vereceğiz ama sana vereceğimizin iki katı kadar komşuna da vereceğiz " demişler. adam buna "bir gözümün alınmasını istiyorum" istemiş.
işte güzelim ülkemin insanları böyledir.
yazınız anlamlıydı
kutluyorum dost kalemi