Pineci
Azari tiyatroları bir başkadır,modern eğitimle öz dillerinin harmanlanması değişik çeşniler sunar insana.Dostlarımız belki alınır ama,eğitimlerinin bu düzeyde olması;eski sovyetler birliğine göbekten bağlıdır.Belki de,kendi öz dilimi bulduğum için,derinden etkilenmiştim.Köyümüzdeki betimlemelerle karşılaşmam şaşırtmıştı beni.Mesela;ev önündeki yarı balkon’a ’’hayat’’denilmesi,orada da aynıydı.Daha nice uyuşan ,sonradan hatırladığım kelimeler.
Oyun;bir trenin yolcuları arasında geçiyor.Kompartman neredeyse ağzına kadar dolu.Kırsal insanları,giyimleri kuşamları çok kötü.Kendi aralarında o kadar güzel anlaşarak yolculuk yapıyorlar.Sonradan,fört şapkalı iyi giyimli kelli felli denilen tiplerden biri giriyor içeriye.Şöyle bir bakınıyor oturmadan.Cam kenarında oturan bir bayana;’’sen kalk’’diyor oradan.Ve bayan hiç tereddüt etmeden saygıyla kalkarak yerini veriyor.Ne oluyorsa bundan sonra oluyor.
o kompartmandaki hemen hemen herkesi aşağılıyor,istediklerinin tümünü yaptırıyor.Yol azıklarının iyi olanlarını alıp yiyor.Kafası bozulunca,bazılarını kovuyor koridora.Birine ayakkabılarını sildirirken ,birine fört şapkasını temizlettiriyor.Akşam olunca;horlayan varsa söylesin’’essahtan dışarı atarım’’diyerek bin türlü eziyetler çektiriyor insanlara.Ve hatta,birini görevlendirerek,ineceği istasyon gelince haber vermesi için nöbet tutturuyor.
Nihayetinde,nöbetçi haber getiriyor’’efendim istasyon yaklaşmış’’
Adam,valizini toplattırıyor,ayakkabılarını yeniden sildiriyor.İneceği vakit’’ulan diyor,benim ne iş yaptığımı neden sormadınız’’
Yerinden kaldırdığı bayan;’’ne iş yaparsınız balam’’ deyince.Basarak kahkahayı ’’pineciyim pineci’’ diyor...
Evet,pineciyim pineci
Kasım