- 1454 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Gökyüzünde ay bu akşam sanki bir başka parlıyordu...
Uzun kış gecelerinde karı koca deniz kenarında çadır kurup şehrin gürültüsünden uzakta tabiatın kucağında başbaşa bir tatil geçirmeği düşlemişlerdi.
Temmuz ayında izine ayrılmışlar,deniz kenarında bir arkadaşlarının zeytinliğinin bulunduğu etrafı çitlerle çevrili tarlanın denize sıfır olan yerinde çadırı kuracaklardı.
Henüz iki yıllık evliydiler, çocukları yoktu...
Arabalarından çadırı indirdiklerinde vakit öğle üzeri idi.Adam “hadi canım biraz dinlenelim,bu öğle sıcağında kendimizi yeteri kadar yorduk,bak sende yoruldun gel şöyle otur allah ne verdiyse bir şeyler yiyelim ondan sonra çadırı kurarız” dedi. “Başlamıştık,bitireydik” dedi kadın.”Gel hayatım,gel hele bir dinlenelim. Bak sende terledin.Terlerin gömleğinin üstüne çıkmış” dedi adam.. Kadın”senin gözünde iş sırasında bile bak nerelerde” diye adama takıldı.. “Yalanmı hayatım dedi adam ”baksana,terlerin vucudundan T şörtüne kadar çıkmış” “Üzerimde T şörtümden başka bir şey yok ki” dedi kadın hınzırca gülerek.. “Bak sen bana ayıp diyorsun ama sende beni yoldan çıkarmak için elinden geleni yapıyorsun”. “Senin canın öyle istiyor” dedi kadın.. “Nasıl benim canım istiyor hayatım ,sen benim yerimde olsan ne yaparsın” dedi adam..
Kadın hınzırca gülerek “ne yapacağım bitanem, şöyle bakar bakar iç geçirsemde,boşver zamanı gelince derim”
“İyi,öyle olsun bende şimdi boşver diyeyim ama bakalım nereye kadar”... Kadın domatesleri doğruyor,adamda domatesleri ,salatalıkları, biberleri yıkıyor karısına veriyordu. Havanın sıcaklığı iyice bastırmış her ikiside terlemişlerdi. Kadın bazen kocasına “hayatım ellerim kirli şu yüzümün terlerini silermisin” diyordu... Adamda eline aldığı havlu ile karısının yüzündeki terleri silerken kadının elbiseleri üzerine çıkan terlerin kokusu adamın aklına olmadık şeyler getiriyor,bunu fark eden kadın da “hadi şimdi zamanı değil,sabret hayatım,bak iş yapıyoruz....Aaaa azgınlığın zamanımı” diyordu, ama eşini baştan çıkarmak içinde elinden gelen herşeyi yapıyordu...
Gün batımına doğru çadır kurması bitti.İçine eşyaları koydular. Her ikiside çok yorulmuştu. “Gel canım şöyle biraz dinlenelim” dedi kadın... “Elimdekileri içeriye bırakayım geliyorum” dedi adam.. Bırak hayatım ,ben yaparım sonra,gel sen yeteri kadar yoruldun,gel şöyle yanıma oturda biraz dinlen” dedi kadın.. “Ben bıraksam kim yapacak canım ? Ha sen yapmışın ha ben , sen benden daha çok yoruldun” dedi adam. Kadın kalktı adamın elindekileri aldı yere koydu ve adamın ellerini tuttu “gel tatlım gel şöyle ,bak sırılsıklam terlemişsin gel şuraya yanıma” dedi kadın.. Adam, ellerinden tutarak kadının çekerek götürdüðü yere oturdu ve sırt üstü uzandı. “Ohhhh.... yorulmuşum” dedi... Kadın yanında uzanan kocasına sevgi dolu bakışlarla baktı ve gayri ihtiyri kocasının üzerine eğilerek dudaklarına içten ve sevgi dolu bir öpücük kondurdu.. “Yat canım biraz dinlen sonrasını sonra yaparız”.
Dalgaların kıyıdaki çakıltaşları üzerine vururken çıkardığı sesler gecenin o muhteşem sessizliğine başka bir anlam katıyordu. Kadın ve adam mayolarını giymişler ayakları denizin içinde bellerinden yukarıları ise kumların üzerinde,dalgaların seslerini dinliyor gök yüzündeki binlerce yıldızı seyrederken,aynı zamanda da sohbet ediyorlardı. Adam şöyle yattığı yerden karısına doğru yarım döndü Bu gün epey yorulduk” dedi.. “Öyle oldu ama,bu ana değdi galiba” dedi kadın... Kadında hafif adamdan yana döndü ve “senin azgınlığından neredeyse çadırı kuramıyacaktık.Bu gece açıkta yıldızların altında sabahlayacaktık” dedi kadın.. “Sen yanımda olduktan sonra nerede olsa yatarım hayatım yanlız sen yanımda ol yeter”...
Gecenin o muhteşem dekoru içinde dalgaların çıkardığı seslerle, tabiatın kamçıladığı duygular artık sanki bir zemebereğin boşalması gibi boşalıvermişti...Kadın adamın yüzünü iki eliyle tuttu ve kendine doğru çekti. Başıını hafif yattığı yerden kaldırıp adamın dudaklarına bir öpüçük kondurdu... Adam duygularını artık salıvermişti. Karısının davetine kayıtsız kalamıyacağını anlamıştı.
Karısının başını avuçlarının arasına aldı..uzun uzun dudaklarından öptü...öptü...öptü... Sanki zamanın bir yerinden ,zamanın bir başka bölümüne birlikte geçtiler. Yorgunluktan bitap düşmüş olan bu iki vucut sanki sihirli bir el değmişcesine kumların üzerinde hiç yorulmamışlar gibi uzun zaman tek vucut halinde kah yuvarlandılar,kah sanki bulundukları yerde kök salacakmış gibi durdular...
Etraftan çıt çıkmıyordu... Bütün tabiat susmuştu...
Kendilerine geldiklerinde sadece başları suyun dışındaydı.. Ne kadar bu vaziyetde yattıklarını bilmiyorlardı.. Bütün bedenlerini mutlu bir yorgunluk sarmıştı... Kadın hafif doğruldu,sevgiyle bakan kocasının yüzüne eğildi “Canım benim” diyerek bir öpücük kondurdu.Adamın ellerinden tuttu,kaldırdı.Gecenin o romantik ortamında üstlerinde mayoları olmadığı halde denizin içine doğru yürümeye başladılar...
Gökyüzünde ay bu akşam sanki bir başka parlıyordu...
Mustafa Arif Razgartlı
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.