- 753 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
YANLIZCA ADALET İÇİN SAVAŞ
Yalnızca Adalet
İçin Savaş
Hikaye
Muhammet Hanefi
TAŞKIN
Başlama Tarihi
18/07/2011
Bismiilahirrahmanirrahim
“gayret bizden Tevfik ve inayet Allah’tandır
Yüzbaşı Şara Rafaeli 28 yaşında bir kadındı. İsminin anlamı ateşten çıkan ilk kıvılcımdı. Karakteri erkeklere benzerdi. Saçlarını her zaman kısa kestirirdi. Harp akademisini 21 yaşında bitirdikten sonra teğmen olarak İsrail Ordusuna katılmıştı. Acımasızdı, merhamet nedir bilmezdi. Filistinliler ona kasap adını takmıştı. Öldürdüğü Filistinlilerin kulaklarını ve burunlarını kestiği için bu lakabı almıştı. Cesurdu. Aslında cesareti sahip oldukları silahlardan ileri geliyordu. Şara aynı zamanda keskin nişancı idi.200 metreden istediği şeyi vururdu. Annesi ve babası o çocukken ölmüştü. Dayısı onu askeri okula 12 yaşındayken göndermişti. Başarılı bir öğrenciydi.
Güzel bir kadın olmasına rağmen ilişkisi yoktu. Evliliği kesinlikle düşünmüyordu. Çocuğu olmasın diye yumurtalıklarını kalıcı olarak bağlatmıştı. Tek gecelik ilişkiler yaşardı. En uzun ilişkisi 1 ay sürmüştü. İnsanların kalbini kolay kırardı. Bu yüzden pek arkadaşı yoktu. Hiç âşık olmamıştı. Hayatında bir kez olsun kimseye “seni seviyorum” dememişti.
İyi derecede Arapça bilirdi. Yakalanan militanları o sorgulardı. Bin çeşit işkence yöntemi bilirdi. Çocuk kadın ayırt etmez herkese işkence yapardı. istediği bütün bilgiyi alırdı.
Bir gün bir Filistinli göstericiyi zırhlı araçla kovalıyordu. Arabada iki kişi vardı. Kendisi ve şoför. Gösterici bir ara sokağa girdi Şara onu arabayla takip etti. Sokak çıkmazdı. Şara Tuzağa düşmüştü. Zırhlı araç durdu.20 kadar silahlı Hamas Militanı arabanın etrafını sardı. Şoförü vurdular. Şara’yı dışarı çıkardılar. Arabaya bir kadın cesedi yerleştirdiler. Ve Arabayı benzin döküp yaktılar. Şara’yı bayılttılar elini ve Ayaklarını bağladılar. Bir minibüse yatırdılar. Minibüs sekiz saat yol gitti.
Şara uyandığında bir evin bodrum katındaydı. Odada bir yatak vardı. Yerle halı kaplıydı. Bir tuvalet ve banyo vardı. Kapı kilitliydi. Biraz sonra bir kadın geldi. elinde tepsi içinde yemekler vardı. Hiç sesini çıkarmadan yemeği sehpanın üzerine bıraktı ve çıktı. Şara “beni hemen serbest bırakın yoksa sizin için çok kötü olacak” dedi. Kadın “sen ölüsün, bizim için en kötü şey senin yaşamandır, bundan daha kötü ne olabilir ki.” dedi.
İsrailde ise Şara’nın yası tutuluyordu. Arabadan geriye küle dönmüş cesetler kalmıştı her ikisinin de öldüğüne kanaat getirmişlerdi.
Şara15 gün kadar hiç dışarı çıkarılmadan bodrum katındaki odada kaldı. Bir gün bir erkek geldi. “kaçmayacağına söz verirsen seni güneşe çıkartacağız.” Dedi. Şara “söz veriyorum kaçmayacağım” dedi. Şara’yı dışarı çıkardı genç adam. Şara nerede olduğunu anladı Burası Lübnan’daki Şatila mülteci kampı idi. 40 yaşlarındaki adam onu genç bir adamla tanıştırdı. “Bu Abdullah Viyana’da Uluslararası ilişkiler konusunda yüksek lisans yapıyor” dedi. Abdullah “Sizinle tanıştığıma memnun oldum Yüzbaşı Şara.” “bende menun oldum” dedi. Abdullah “Bundan sonra size ben rehberlik yapacağım” “benim için fark etmez” dedi Şara.
O günden sonra Şara kamp içinde Abdullah’ın rehberliğinde dolaşmaya başladılar İyi anlaşıyorlardı. Bir gün dolaşırlarken Abdullah Şara’ya bir gül koparıp verdi.Şara çok memnun oldu.onunla sohbeti 2 ay kadar sürdü. İlk defa kadın olduğunu hissetti onun yanında. Bir hafta sonra dışarı çıktığında Abdullah yanına gelmedi. Başka biri geldi. “Abdullah nerede” diye sordu. “Abdullah hava saldırısında şehit oldu.” Dedi Genç Adam. Şara sarsıldı. İlk defa kalbi acıdı. “cenazesi ne zaman” diye sordu.Bu gün ikindi de “cenazeye bende katılmak istiyorum” dedi Şara.
İkindi namazından sonra Abdullah’ı defnettiler. Şara siyah bir baş örtüsü ve simsiyah gözlükler takmıştı. Şara defin sırasında kendini tutamayıp ağlamıştı.
Ertesi gün Şara’yı Hizbullah liderlerin Şeyh Nasıruddin’le görüşmeye götürdüler. Büyük bir odaya girdiler. Oda halı kaplı geniş bir odaydı. Odanın ortasında ceviz kaplamalı bir amsa vardı. Şara’yı odaya aldılar.
“selamun aleykum” dedi Şeyh Nasıruddin
“aleykum selam” diye cevap verdi Şara
“Nasıl kaldığınız yerden memnun musunuz?” diye sordu Nasıruddin.
“Kendi evimde olmayı tercih ederim” diye cevapladı Şara
“kendi evinizde bulunmanız sizi günaha sokar”
“ne demek istediniz anlamadım”
“siz insan öldürüyorsunuz bu da hem sizin dininize hem de bizim dinimize göre günah”
“ben askerim mesleğim insan öldürmek sizde askersiniz sizde insan öldürüyorsunuz”
“siz haklı olup olmadığınıza bakmaksızın zevk için kadın ve çocuk demeden öldürüyorsunuz oysa biz topraklarımızı savunmak için, yani adalet için öldürüyoruz. Biz yalnızca adalet için savaşırız. Biz topraklarımız savunuyoruz. Oysa siz haklı olup olmadığınıza bakmasızın savaşıyorsunuz… savaş adalet için olursa ölen de öldüren de şereflidir. Yalnızca cesur insanlar adalet için savaşır. Savaşın bir hukuku vardır. Çocukları öldürmemek bu hukukun temel ilkesidir. Bir insanın bedeli bir insandır on insan değildir. Oysa siz bir askeriniz öldürülünce 10–20 hatta 100 insanı öldürüyorsunuz.”
“bizde adalet için savaşıyoruz”
“öylemi” şey Nasıruddin çekmeceden bir albüm çıkardı içinde öldürülmüş bebek resimleri vardı “bunlar ne öyleyse siz korkak ve şerefsizsiniz çünkü bir bebekten bile korkuyorsunuz”
“size ne demeli sivil asker gözetmeden bombalar patlatıyorsunuz.”
“sizin sahip olduğunuz silahlar uçaklar, bombalar, tanklar füzeler karşısında tek silahımız kendi bedenimiz bu bile ne kadar cesur olduğumuzu gösterir. Sizi serbest bırakacağız ancak eskiden olduğu gibi yine düşmanımızsınız size tavsiyemiz ordudan ayrılıp başka bir işle meşgul olmanız.”
Şara hücresinde dinlenirken. İki adam geldi. Eterle Şara’yı bayılttılar. Telaviv in arka sokaklarında uyandı Şara. Uyandıktan sonra derhal karargaha gitti. Karargahta sevinçle karşılandı. Birkaç gün evinde dinlendi sonra üniformasını giyip göreve döndü.
İlk işi yeni bir tim kurmak oldu. Alayda askerlere “Kim benimle şereflice savaşıp şereflice ölecek özel bir birlik kuruyorum kim benimle beraber olacak” 3000 kişi arasından sadece 20 kişi çıktı. Şara onları özel olarak eğitti. Hafif silahlarla donatılmıştı bu tim
Birgün Telaviv de bir intihar saldırısı oldu. Genelkurmay hava saldırısı ile karşılık vereceklerdi ki Şara Genelkurmay başkanı ile görüşüp hava saldırısı yapmamasını Misillemeyi kendi birliğiyle yapacağını söyledi. Genelkurmay başkanı kabul etti
Şara ilk önce istihbarat yaptırdı Gazze’de Hamas karargâhına saldırı yapmayı planladılar. Şara gündüz vakti Gazze deki karargaha 20 kişi ile saldırı yaptı çatışma 15 dakika sürdü Şara’nın takımı 9 Militanı öldürdüler son bir kişi kalmıştı. Şara “ Şeyh nasıruddine söyle siz şerefsizce intihar saldırısıyla insanları öldürdünüz biz ise şereflice savaşığ sizin yiğit 10 askerinizi öldürdük çünkü biz şerefliyiz.”
2 gün sonra Hizbullahtan intihar saldırılarına ara verildiği duyuruldu. Bunun üzerine İsrail tarafı da hava saldırılarına ara verildiğini duyurdu.
Şara bir gün devriye gezerken bir arap çocuğu yaklaşıp bir pusula verdi. Pusulada “10 Mart’ta 20 kişi ile şatrıyye mahallesinde olacağız cesursan sen de birliğinle oraya gel” Şara Pusulanın arkasına “Mutlaka orada olacağız.”yazıp çocuğa verdi. 9 mart gecesi takımını mahalleye yerleştirdi. Sabah saatlerinde çatışma başladı. Alaydan tank ve füze saldırısı ile. Çatışma 10saat sürdü. Şara’nın tarafında bir yaralı Hamas tarafında ise 1 ölü vardı. Akşama doğru bir hamas militanı beyaz bayrak sallayarak Şaraya doğru yaklaştı. Şara ateşi durdurdu. Kendiside bayrak sallayan militanın yanına gitti.
“yüzbaşım yorulduk ve cephanemiz bitti. Bir şehidimiz var.” Dedi
“ bizimde bir yaralımız var bizimde cephanemiz tükendi. Teklifiniz nedir.”
“şimdilik çatışmaya ara vermek”
“Teklifinizi kabul ediyorum”
Şara’nın birliği ve Hamas geri çekildi. Şara askerini tedavi ettirdi. Hamas şehidini defnetti.
Yine devriye gezdiği bir gün yine pusula geldi. Bu sefer Sakıf tepesiydi çatışma yeri.Şara askerlerini yerleştirdi. Ama hatalı bir yerleştirmeydi bu ve 3 askeri öldürüldü.Genel kurmaylık ısrarla yardım gönderme veya hava saldırısı teklif ediyor Yüzbaşı Şara ısrarla yardımı geri çeviriyordu. Sonunda yenilmiş bir şekilde geri çekildi Şara’nın askerleri.
Hamas’ta kayıp yoktu. Şara geri döndü. Şara hakkında soruşturma başlatıldı. Şara sorguya çekildi.
Savcı “neden yardımı kabul etmediniz”
Şara “Biz Adalet için savaşıyoruz. Eşitlik olması gerekiyordu. Onların tankı ve uçağı olsaydı bizde tank ve uçak yardımı isterdik”
Savcı “ ne adaleti güç adalettir güçlü olan haklıdır. Sen hangi adaletten bahsediyorsun.
Şara “işte sizin bu düşünceniz yıllarca bu savaşın sürmesine sebep olur Oysa benim düşüncelerim bu savaşı bitirebilir”.
Savcı “Senin bu düşüncen 3 askerimizin hayatına mal oldu.”
Şara “onlar şereflice vatanları için öldüler. Şans bugün onlardan yanaydı bizde daha çok çalışıp onlardan üç kişiyi öldüreceğiz ama adil bir şekilde”
Savcı “ ne adaleti siz düşüncelerinizden vaz geçmezseniz mahkemede hesap verirsiniz”
Şara “düşüncelerim den asla vaz geçmeyeceğim. Elinizden geleni ardınıza koymayın”
Savcı Şara’yı ordudan ihraç talebiyle askeri mahkemeye verdi.Şara Mahkemede savunmasında şöyle diyordu: “ sayın hakimim biz 60 yıldır Filistinlilerle savaşıyoruz ve bu savaşta binlerce kadın ve çocuk öldürdük. Yüz binlercesini hapse attık. Ben barışı sağlayabilecek bir formül buldum. Bunun adı “yalnızca adalet için savaşmak” bu belki askerlerimizi tehlikeye atıyor ama inanın kalıcı barış ancak bu şekilde sağlanacak”
Hakim “Adalet için savaşmak” nedir bunu bize açıklayabilir misiniz?
Şara “eşit miktarda asker ve eşit miktarda silahla savaşmak ve yalnızca eli silah tutanı öldürmek”
Hakim “bunun ne faydası olacak”
Şara “ o zaman insanlar cesur olduğu veya haklı oldukları için savaşı kazanacaklar. Ve insanlar birbirlerine güvenecekler ve bu güven hakları birbirine yaklaştıracak”
Hakim kararını vererek Savcının talebini reddetti. Şara beraat etti. Şara’nın fikirleri İsrail basınında yankı buldu. Aşırı sağcılar ise fikre karşı çıktılar. Ve ordudan 100 kadar asker Şara’nın birliğine katıldı.
Şara’ya yine pusula geldi. Bu sefer 30 kişi ile mehazin mahallesindeydi çatışma.Çatışma güneşin doğmasıyla başladı.Saat 10 olduğunda 5-6 yaşlarında bir kız çocuğu çatışmanın ortasında kaldı. Şara Ateşi kesin diye bağırıyordu ki kız çocuğu koşmaya devam ediyordu. Bu sırada Şara’nın askeri hamalsı bir militana ateş ediyordu. Kız ise ateşin üstüne doğru gidiyordu. Şara’nın takımı tarafından açılan ateş tarafından kız vuruldu ve öldü. Şara çatışmayı durdurdu ve geri çekilme emri verdi. Birliğe dönünce kız çocuğunu vuran askeri çağırdı.
“Allah kahretsin neden çocuğu vurdun” diye bağırdı.
“komutanım yemin ederim görmedim” dedi asker.
“ seni birliğimden çıkartıyorum”
“lütfen beni birliğinizden çıkartmayın sizi temin ederim bir daha olmayacak”
“kararım kesindir birlikten çıkarıldın”
Şara ertesi gün Şeyh Nasıruddin’in koruması altında yalnız olarak Gazzeye girdi.Hamas karargahına girdi. İçerde 6-7 kişi vardı.
“Siz çocuk öldürdünüz” diye başladı hamas komutanı
“ Çatışma alanı sizin topraklarınızda sivillerin korunması da sizin göreviniz . askerim bu ölümün kendi isteği dışında olduğunu söyledi. Biz anlaşamanın bozulmaması için ne gerekiyorsa yapmaya hazırız.ayrıca buna sebep olan askeri adalet için savaşanlar birliğinden çıkarttım”
“ Peki siz dışarıda bekleyin” dedi Hamas komutanı yarım saat sonraŞara içeri alındı.
“Sorumluluğun bir kısmının bize ait olduğuna karar verdik ancak 200 bin dolar diyet ödemeniz gerekiyor” dedi Hamas komutanı. “Peki” dedi Yüzbaşı Şara “paranız 3 gün içinde hazır olacak” ve üç gün sonra bir çanta içerisinde 200 bin doları Hamas’a teslim etti.
Filistin’de hava saldırıları ve intihar saldırıları durmuştu. Sadece Şara’nın birliği ile Hamas’tan Kudüs Şehitleri Tugayı çarpışıyordu. Sivil ölümleri tamamen durmuştu. İki tarafta dikkatli davranıyordu.
Bir gün Şara Askeri savcılıktan çağrıldı. Suçlama Yüzbaşı Şara’nın bir Filistinliyle ilişki yaşadığı yönündeydi. Olay Şara’nın kaçırıldığı günlerde kendisine rehberlik yapan Abdullah’la ilgiliydi. Filistinli bir gazeteci olan Mahmut İsrail Askeri Savcılığına bu bilgiyi vermişti. Yüzbaşı Şara Bağlantılarını kullanarak Bilgiyi veren Filistinli gazetecinin kimliğini öğrenmişti. Suçlama aynı zamanda Şara’nın Abdullah’la sadece duygusal değil aynı zamanda cinsel ilişkiye girdiği yönündeydi.
Şara zor durumdaydı. Savunmasında Abdullah’la hiçbir duygusal veya cinsel ilişkisinin olmadığını söyledi. Askeri mahkemeden özel izinle Şatila kampından Filistinli şahitler getirilip dinlendi. Yüzbaşı Şara yine beraat etti.
Şara hiç kimsenin koruması altına girmeden yanlız başına Gazzeye Hamas karargahına gitti. Sinirliydi. Karargahtan içeri girdi Hamas başkan yardımcı Hüseyin’in odasına girdi. Selam verdi. Ve “sizin dininizde Bir kadına zina iftirası atmasının cezası nedir” Hüseyin “80 kırbaçtır” Şara “öyleyse bu cezanın Gazeteci Mahmut’a uygulanmasını istiyorum”dedi. Ve olayı anlattı. Hüseyin “biz gereğini yapacağız müsterih olun” dedi. Şara oradan ayrıldı.
Birkaç gün sonra bir cd geldi Cd de Gazeteciye 80 kırbaç vurulduğunu daha sonrada kurşuna dizilirek öldürüldüğünü gösteren bir video vardı. Şara Hüseyin’e bir pusula gönderip Gazetecinin öldürülmesinden duyduğu üzüntüyü belirtti. Hüseyin 80 kırbaçın Şara’ya olan iftiranın cezası olduğunu ama kurşuna dizilmenin ise İsraillilere bilgi sızdırmanın cezası olduğunu bildiren bir pusulayla cevap verdi.
Planlı çatışmalar devam ediyordu. Şara’ya pusula geliyor şara belirtilen yer ve zamanda çatışma yapılacak alana gidiyordu. Çoğunlukla çatışmalar iki tarafın anlaşmasıyla sona eriyordu. Genelde sadece yaralanma oluyor ölü olmuyordu.
Yine bir çatışma daveti geldi. Şara 30 kişilik timiyle tulkarim mahallesine gitti. Çatışma sabah 8 de başladı Yüzbaşı Şara’nın birliği üstünlük sağlayıp Kudüs şehitleri tugayını geri püskürttü. Ve metruk bir binaya sıkıştırdı.Şara geri çekileceği sırada jet uçaklarının seslerini duydu.Yüzbaşı Şara “yapmayın yapmayın” diye bağırıyordu. Ve korkunç bir patlama duyuldu. Şara Binanın elli metre uzağındaydı. Jet uçakları Binayı bombalamıştı. Şara Tüfeğini yere çarptı. “ Allah kahretsin böyle savaş olmaz.” Sonra “Ambulans! Ambulans!” diye bağırmaya başladı. Olduğu yere çöktü kaldı. Ağlamaya başlamıştı. “Arapça olarak “yemin ederim benim bununla ilgim yok diyordu. “bir anda etrafı Filistinlilerle sarılmıştı. Şaranın birliği Şara’nın etrafında silahlarını indirmiş bir halde olan biteni seyrediyorlardı. Şara ise “ Allah Kahretsin böyle savaş olmaz yemin ederim benim bu bombayla ilgim yok diye ağlıyordu.” Biraz sonra bir hamas komutanı geldi ve “Yüzbaşım lütfen artık gidin ilginiz omasada sonuçta devletiniz bu bombayı attı. Yüzbaşı Şara birliğini topladı ve telavive geri döndü.Bir basın toplantısı düzenledi toplantıda şöyle diyordu Yüzbaşı Şara:
“ Bildiğiniz gibi Adalet için savaş prensibi gereği Eşit miktarda asker ve silahla Gazze Tulkarim mahallesinde Hamas Kudüs şehitleri tugayı çatışmaya girdik. Ve çatışmada üstünlük elde ederek onları metruk bir binada sıkıştırdık. Ancak Aşağılık bir hava saldırısı ile bina havaya uçuruldu ve Adalet için savaş prensibi ihlal edildi. Ben böyle adaletsiz ve aşağılık bir savaşın tarafı olmak istemediğim için İsrail ordusundaki görevimden istifa ediyorum.”
Anlaşma bozuldu İsrail hava saldırılarına Filistin tarafı ise İntihar saldırılarına başladı. Yüzbaşı Şara Tekrar mahkeme’ye verildi.Mahkemede hararetli tartışmalar oldu sonunda Şara tekrar beraat etti ve Şara ordudan ayrıldı. Şara İsrailli insan hakları savunucusu B’tselem grubuna katıldı ve geçinmek için çiçekçilik yapmaya başladı.
Birgün Bir pusula geldi İsmail Haniye’den. “Değerli yüzbaşı Şara gösterdiğiniz cesaretten ve adalete olan inancınızdan dolayı sizi tebrik ederiz ve bundan sonra Tüm Filistin’de özgürce dolaşabileceğinizi bildiririz.”
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.