- 513 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Parlamenter Sistem İçinde Olmak 1
Sosyal seçmeli basınç ve yönetim; ezoterik anlamalarla zaten baştan beri olan bir muktedirlikti. İnsanlık kendi gereksinmelerini doğada bulduklarıyla yetinmeyip, gereksinimlerini kendisi üretir duruma geçmesiyle beraber, sosyo toplumsa yapının örgütlenmesi gibi bir sorunla da, karşı karşıya kaldılar.
Bir sosyal yapılı, etnikti uzman muktedirlik, başka etnikti uzman muktedirliklerle girişti. Böylece sosyal etnikti tekil kültür devinim alanının süreci yarıldı. Dıştan başka bir sosyal yapı kültürle girişen olguya dek olaylar, tekil etnik yapının zamanını büyüttü. Süreç zamanı tek tip kültür yerine, en az iki kültürün zaman dilimi girişmelerine akış vermişti. Bu akışı denetleyen tekil bir kutsal sosyal kültürlerle; bir de uzman üretim ilişkilerine dek plural kültür, rutin işlerin örgütlenmesi belirlemiştiler.
Tekil sosyal birlikti etnik seçmeli basınç, çoklu anlayışını yeni düzlemsel sürecin önüne koymuştu. Süreç hem çelişkilerini, hem kendi dinamiğini akıl eder erbapların dikkatine sunacaktı. Kronolojik olurla tekil seçmeci olan sosyal basınçlı yönetimle, yeni uzmanlık alanlı çoğul yönetim; bir sentezle yönetim birliği zaman içinde bir birliğe doğru gittiler. Yönetimin tekleşmesi, birliği; çeşitli varyasyon girişmeleri sonunda, mutlakça bir tekil egemenlikle yönetir olmayı ortaya koydu.
Sentez sürecin işleyişi süreç bütünü içinde derişim farkları ve bu farkların kendi ağırlık yoğunlaşmasını biriktirmeğe başladı. Artık yönetime dek süreç, bir örgütlü organik çözeltinin derişiğinde olur iletişim olmayıp, her bir yoğunluk kendi kesikli ve kopuk topaklanma erkini öne çıkarmayı ortaya koyuyordu.
Bu bağlamda otoriter yönetsel süreç esas oluşla, iki ana dalda kendisini yoğunlaştırdı. Bir buğday üretimi, bir koyun yetiştiriciliği; kendisine özgü zaman zemin koşullarıyla; bir kralın keyfinin üstünde olur nedenlerle oluşuyordu. Artık kral yönetimler, keyfiyetlerinin üzerinde olan nedenlere de boyun eğmelerinin gerekliliğini, anlamaya başlamıştılar.
Bu anlama içinde süreç te, köleciliği ortaya koymuştu. Anlaşılanda kölelik ilişkileri ve köle emeğinin yaşam tarzı olmasıydı. Köle sahipleri de az çok kral yanında söz sahibi olur pozisyonlara girmişlerdi. Kölecinin yanında köle de vardı. Her ne kadar köleye kulak asılmıyorsa da, köleyi de kaale almamanın sıkıntılarını da, duymadan edemiyorlardı. Sistem bu nedenle, feodal sisteme doğru akışın aklı olacaktı.
Bu kutsalcı ve zorunlu ilişkilerin düzenletimiyle birinci ve kutsalcı olan oteriter dal; sosyalelci, ezoterik seçme ayıklamalı basıncın yoğunluğu olan yönetimler, artık tapınağa doğru eğim yaptırıldı. Tapınağın gücü ve etkisi tapınakta ortaya konup; tapınak kendi tarihi akışı içinde çatışma ve çelişmeleriyle ağır aksak bir akış ve dönüşmeye uğrayacaktı. Tapınak, binlerce yıl süren egemeni din çağını başlatacaktı.
Zorunlu olurla, nesnel kaidelerden geçişle; otoriter yönetime değin yoğunlaşan alanın ikinci belirim hali de, saraya doğru kaymıştı. Bu da tarihsel koşulları içinde kendisini sürekli değişip dönüştüren, onlarca varyasyonlara yön verecekti. Saray yönetiminin en önemli yarılan zaman dallanmaları; keyfi oluşun yanına, danışma ve danışılır olmanın köle efendi kaynaklı eğimin adaletçi zorunluluğunu ortay koyuyordu.
Keyfi ya da kutsal olur otoriter yönetimler, danışma ve danışılma sürecini; köleci sistemlerle ortaya koydular. Ve danışma danışılmanın içeriğinin doldurulması ve içeriğin zarflaması; zamanın akışıyla akıl edilen varyasyonlardı. Bu kabilde köleci otorite ve köleci olur yönetmenin ilk şekilleniş örneklerinden birisi de, kral ya da imparatorlar karşısında Roma ve Yunan kültürlerindeki senatolardır. Üç yüzler dört yüzler meclisleridir.
Batı Roma imparatorluğunda senato geleneği 1400 yıl sürmüştür. M.Ö 8. Yüzyılda başlayan bu şûra gelişmeler (meclis, kurul, heyet; konuşma yeri) M.S 6. yüzyıla kadar Batı Roma’da sürdü. Bugünkü parlamentoyu çağrıştırır girişmenin ilk şekli olan Yunan Roma kültürü; bu kültürlerin köleciliğin en şiddetli olduğu yerlerde yaşanışın yol alışıyla insanlığa bir armağanıdırlar. Tek tanrılı iki din, bu kültürlerin yansıyan girişimleri içinde oluşmuşturlar. Hatta Tevrat ta bu dönemde yazıya aktarılmıştır.
Doğu Roma’da imparatorluğu içinde imparatorun yanında danışılan, karara kısmen ortak olunan bir meclis olması süreci M.S 4. yüzyılda başladı 13. yüzyıla değin sürdü. Sanayi devrimi ortaya çıktığında ise parlamenter sisteme doğru serüven yapacak olmanın akıl edilmesi artık ortada durup duruyordu.
Köleler yavaş yavaş halk oluşla yeni bir anlayışın düzenlenmesi içine giriyordular. Meclisin faaliyetleri içine halkın da kaale alınan kararları konuyordu. Artık buradaki halk, kısmen birey olan; vasıflı emeği olan, üretimden gelen gücünü kullanan halktı. Henüz birey, toplumun bireyi olan kavranışla, tam bir bilinç aydınlığı değildi.
Bireyin üretimden gelen gücü ve hakları, zorunlu olurla halk yönetimi fikrini şekillerdi. Halk yönetimini belirleyen neden kutsanıp, bir anlamda gözlerden gizlenip; halk yönetimi tabu ve kutsallıktılar anlayışı içinde simge ve sembolize edildi. Bu da, seçme seçilme tabusu üzerinde, cari olmağa başladı. Sonuçta yönetim ve otoritenin üzerinde bir sosyo toplumsa aktörler kontrolü ortaya konmuştu.
İşte parlamenter sitem bu örgütlü yapılaşmanın ortaya koyduğu bir tabumsak şekil alış süreçtir. Süreç kendisini düzelterek akış ve ikame yapar. Değilse yeni baştan, başka bir varyantına sekans kaydırarak kendisini oyalamaz. Parlamenter sistem üretimden gelen güç üzerinde meşrulaşan bir muktedirliktir.
Sürecek
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.