BANA NASIL KIYDIN BABA???
Doğmayı ben seçmemiştim ki, baba.
Annemin sıcacık rahminde vücudum şekillenirken anlam verememiştim olanlara. Kız olmayı da ben seçmedim ki baba.
Anneler babalar çocuklarını ölesiye severmiş, karşılıksız severmiş, sen neden beni sevmedin baba. Sizi üzmeyi hiç istemezdim ama konuşmayı bilmediğimden derdimi ağlayarak anlatmaktan başka çarem yoktu, bütün çocuklar ağlayınca babaları onları da dövermiydi bilmiyorum ama sen vurdukça canım çok acıdı, istemeden daha çok ağlamak zorunda kaldım baba. Henüz on aylık küçücük bedenim senin güçlü yumruklarına nasıl dayansın baba? Senden çok korkuyordum ama bu ağlamamı engellemiyordu ki… En son beni dövdükten sonra yere çarptığında gerçekten karnım ağrımıştı da ondan ağlamıştım. Sonra kafamda bir sıcaklık oldu, artık ağlamıyordum. Annem beni hastaneye götürdüğünde beyaz gömlekli doktor amcalar, hemşire ablalar çok telaşlanmışlardı. Beni bir sürü makinelere soktular, kollarıma iğneler batırdılar, ama bana hiç kızmadılar baba. Annemi hissettim baba, çok üzülüyordu, onun gözyaşlarını hissettim, en çokta onun kokusunu, memesini özledim. Serumlar aynı tadı vermiyor baba.
Bir gün doktor amcalar beni alıp, soğuk bir yere götürdüler. Kafamın içini açıp bir şeyler yaptılar. Tam anlamadım; travma dediler, kanama dediler çok uğraştılar ama bana hiç kızmadılar, hatta doktor amca bir ara “nasıl kıymışlar bu yavruya” dedi titrek bir sesle. Sahi baba, sen nasıl kıydın bana?
Doktor amcalar üç kez daha ameliyat ettiler beni. En son apar topar uçağa bindirip, uzak bir yere gönderdiler. Doktorlar konuşurlarken duydum. İstanbul dediler, son çare dediler, yazık dediler. Bir de iyileşsem bile bir daha beni sana ve anneme geri vermeyeceklermiş, öyle dediler. Ben annesiz babasız nasıl yaşarım baba?
Dün gece bir düş gördüm; Gökyüzünde, çook uzaklarda bir yerde yüzleri ışıl ışıl kanatlı melekler beni hediye paketi gibi sarıp sarmalayıp bir leyleğe teslim ettiler. Ne oluyor dediğimde benim Tanrının hediyesi olarak dünyaya gönderildiğimi söylediler. Orada büyüyüp gelişeceğimi ve zamanı gelince Tanrı’nın bana da hediye göndereceğini söylediler. Sesim çıkmadı ama dudaklarımda mutlu bir tebessüm belirdi. Sonra ölüm geldi düşüme. Beyaz bir ışık. Alıcısı tarafından kabul edilmeyen hediyeler, kanatlanıp melek olurlarmış. Tanrı da hediyesini kabul etmeyenlere çok kızarmış.
Artık ne evime dönebilme emeli, ne annemin sıcak şefkatli eli, öylesine bekliyorum göndericimin takdirini… Ama gitsem iyi olacak herhalde.
Annem çok üzülecek, asla eskisi gibi olmayacak biliyorum. Henüz 18 yaşında benim yüzümden psikiyatrik tedavi görmeye başlamış.
Belki bir gün sen de ağırlığını taşıyamadığın içkiyi bırakır ve benim için üzülürsün, bilemiyorum.
Hoşça kal baba, hoşça kal dünya…
Edanur yaşam savaşında
Babası tarafından yere fırlatılan 13 aylık Edanur Yayla, tedavi gördüğü Samsun’da 4 kez ameliyat edildi. (GAZETE HABERİDİR.)
YORUMLAR
Tüylerim ürperdi. Bu haberler beni de çok yaralıyor. Ama bebeğin ağzından anlatmak daha da dokunaklı olmuş. Çocukların aile'ye hediye olarak gönderilmesi ifadesi çok vurucu, ama hediye almaya alışkın olmayan evrimini tamamlamamış yaratıkların anlaması mümkün değil. Ah varol bey bu yazıları onlar gibiler okumuyor ki!!! Son günlerde olanlar inançlarımı sarstı. Bir çok kavramı tekrar sorgulamağa başladım. Ama sizden yazılar okumak umutlandırıyor. Üç gündür siteye giremedim. Yazınızı bugün okuyabildim. Ailenize sağlık ve afiyetler dilerim.
VarolT
VarolT
Başkalarının acılarını yüreğimizde hissedebildiğimiz kadar insanız. Hele acı çeken masum bir melekse.
Empati yapmaya çalıştım. Ne kadar oldu bilemiyorum.
Yorum nezaketiniz için teşekkürlerimle,
insan olmaktan en utandığım anlardan biriydi sanırım :(
bütün gün içimde bir çocuğun can çekişen çaresiz sesini duydum!...