- 1990 Okunma
- 7 Yorum
- 0 Beğeni
BOYNU BÜKÜK OSMANLICAM
Dil bilmek bir ayrıcalık...Hani mu’zib bir ifadeyle “ne kaa lisan o kaa insan” diyesim geldi gülerek... :) Ama osmanlıca okumayı, hele bir de yazmayı bilmekse bambaşka bir ayrıcalık nâçizâne düşüncem....
Evet Osmanlı Türkçesi başka dillerin etkisi altında kalmasıyla ortaya çıkmış Arapça, Farsça ve Türkçe unsurların harmanı kozmopolit bir dil olsa da , yediyüz yıllık gizemini içinde barındıran Osmanlı Türkçesini biliyor olmak, Osmanlı döneminin ve yaşamının tarzını kavrayabilmek ve sorgulayabilmek kadar, geçmişten Osmanlı’ya ve Osmanlı’dan da günümüze Türkçenin evrim dinamiklerini yakalayabilmek açısından önem teşkil eden bir dil ayrıca...Ve Osmanlı dönemindeki gündelik yaşamın ve olayların sırlarını taşıyan, edebî paritesi yüksek, kelime haznesi zengin bir dil...
Bu zenginliği de unutulmaktan sıyrılabilirse ve yeni nesillerce kavranabilirse, toplumsal bilinçlilik düzeyi daha sağlam zeminlere oturabilir.
Mezartaşlarına, kitabelere, el yazmalarına, arşivlerdeki tarihi belgelere bakıp da, ya dudak büküp es geçmek, ya da bu değerli eserleri okuyamamanın hüznüyle iç geçirmek hayıflanası ve acınası bir hâl..Sinsice iliklere işlenmiş osmanlıca düşmanlığının acı faturaları bunlar ne yazık ki.
İllâki bu ilmi akademik boyutlarda üniversitelerin belli birimlerinde değil de gücü yettiğince kendi çapında her kesimin öğrenip uygulaması bir kültür zenginliğidir diye düşünüyorum kendimce..
Yabancılara hoş görünme sevdasıyla tabelalarımızda ingilizce sözcükler cirit atıyor..Sanki bu milletin ana dili ingilizceymiş gibi...Hele ki yarım yamalak ingilizce konuşmasıyla kendisini ayrıcalıklı sayarak caka satanların yaşadığı bir toplumda bulunuyorsak varın düşünün kültür mirâsımızın boyun büküşünü...Her ne kadar yadırgansam da fikrim böyle...
Nedîm, Fuzûlî , Bâkî ve bunun gibi şairlerin şiirlerini okuyup anlayamayan, bundan zevk almasını bilmeyen bir gençlik, edebiyyâtın ve san’atın doruklarına çıkamaz inanın bu bir âyan gerçek .
Zihnimizde hiçbir ön koşul barındırmadan, Hiçbir siyasi yargıya kapılmadan, Hiçbir ideolojiye alet etmeden ve edilmeden bu zengin ve iksirli dile sahip çıkabilir, geçmişimizden geleceğe sağlam köprüler inşâ edebilirsek kültür donanımı güçlü, özüne, sözüne, diline, dînine yabancı olmayan, târîhiyle barışık asîl nesiller yetiştirebiliriz.
Hıncını arap harfleri kullanılıyor diye osmanlıcadan çıkaran bir dönem yaşandı...Bu dönemin faturasını ne yazık ki dil fakiri gençlerimizin içler acısı hâline hayıflanarak bizler ödüyoruz.
Atatürk’ün nutkundaki osmanlıca kelimeleri dahî anlamayan, hele ki gençliğe hitâbesindeki osmanlıca sözcüklerden bîhaber bir gençlik yetiştirdik ne yazık ki.. Atatürk’çü geçinip de Atatürk’ün kalemini anlayamamak ne hayıflanılası bir hâl...
Bir insanın kelime dağarcığı o kişinin kültür düzeyinin göstergesidir.Bu durum sadece gençlerimizle sınırlı olmasa da ne yazık ki bilhâssa gençlerimizin kelime dağarcığı hint fakiri gibi bir deri bir kemik, el açmış boyun bükmede..Dillerini istila etmiş ingilizce sözcüklerle bir hilkat garîbesi gibi kendi aralarında nemneşekil tuhaf bir dille konuşma çabasındalar..Bu gidişle kırklı yaşlarda olan bizler en az bir yirmi sene sonra ayrı dillerden, ayrı tellerden çalacağız korkarım ki...Eğer elimizi çabuk tutmazsak bu zengin dilin sözcükleri vâdesini tamamlayıp kitapların tozlu sayfaları arasında son nefeslerini verecek...
Velhâsıl bu konuda bilinçli gençlerimizi tenzîh ederek ,atalarımızın kültür mirasına sâhip çıkamayan, kendi diline bile yabacı, aslından bîhaber bir gençlik yetişiyor diye huzûrsuzum ..Her ne kadar olaylara negatif pencereden bakmayı sevmesem de durum bu...
Bu mes’ele çok su götürür bir mes’ele...
Bu sebeple bu şanlı mîrasa edebî sahada sahip çıkabilme gayretini gösteren, bu uğurda canla başla hizmet veren tüm osmanlıca sevdalılarını bilhassa genç kardeşlerimi yüreğimin tüm heyecanıyla alkışlıyorum...
Sevo
YORUMLAR
Haklı olmakla birlikte her dil kendini korumak zorunda..Osmanlıca öğretimi yapılmalı..çünkü altı yüz yıllık bir miras var..bilmek,yeni nesillere aktarmak için Osmanlıca bir tarafa itilmeliydi...
Bu gün dilimiz yabancı dillerin tehdidi altında.. sokaklarımızda, tabelalarımızda yabancı sözcükler cirit atıyor..
Önce öz dilimizi güzel kullanmak,korumak görevimiz olmalı diyorum......Kutluyorum..
Bu yazınızı defalarca ziyaret ettim Abim unuttu sanma ,enine uzununa ölçtüm tartdım ve osmanlıcanın boynunun bükük olmadığının farkına vardım.nedenmi?
Düşünelimki Kur,an kim muhtaç insanmı yoksa Kur,anmı elbette ki insan öyleyse boyunları
bükük olan bizleriz Osmanlıca bir târihse ki târihdir paha biçilmez bir hazine gibi işlenmesini
bekliyor bizler ise kendi mirasımız olan cevher var iken başkalarının hekiri ile uğraşıyoruz
bu sebeplede geri vitesiyle manevra yapıyor bir türlü ilerliyemiyoruz o halde boynu bükük
yoksun biçare olanlar bizleriz.
Osmanlının cevheriyle haçlılar zirveye çıkmışlardır,onlar acdadımızın cevherini alırken bizde
onların kouşmuş fikirleriyle insanlık dışı yaşantılarını almışız.son zamanlarda gözümüz açılınca
bizim onlarda olanımıza onların diye imrenmeye başladık,neden bizim elimizdeyken iğreniyoruz
da batılıların ellerine geçince imreniyoruz ? beni şaşırtanda burasıdır.
Çok güzel konuları dile getirdiğiniz için ALLAH razı olsun Rabbim gayretinizi artırsın diyor
ALLAH a emanet ediyorum Selamlarımla Osman AKSOY
osman aksoy tarafından 7/7/2012 12:55:30 AM zamanında düzenlenmiştir.
boynu bükük..
kim bilir belki de böylesi daha iyidir ne dersiniz
baksanıza, bir dili savunurken, kullandığımız dili (adı muziplik olsa da) katledebiliyoruz
öyle ya
bu katledilen dil osmanlıca da olabilirdi
şükür o dondurulmuş kelimeleriyle meraklısını bekliyor
osmanlıcayı anlamak boynumuzun borcu bir torun olarak
öylesine uzaklaştık ki başka bir dilmiş gibi bakar olduk osmanlıcaya
ah biz
ah
YAZI YOLCUSU
Lâ'l Sâye Bân "ah biz aah" şu üç kelimeniz konunun özeti gibi çok şey anlatmış zaten..
Avrupalılar öğrencilerine Shakesper’e, Milton’a, Schiller’e, Voltaire’e dair okullarında ders okuturlarken bu zatların kitaplarının orijinallerinin tamamını isterler onlardan.
Bugün bir türk gencine bir Fuzûlî, bir Nâmia , bir Nesîmî bir Nedîm okumak zul gelir..Bir çoğu okuyamaz.Kaldı ki dilimize çevirilerine bile vâkıf değiller ki .
İnanın bir çoğu bu eserlerin arasında a'mâ bir seyyâh gibi dolaşır durur da bu muhteşem eserlerlerin lezzetiinden bir tat bulaşmaz gönlünün damağına..
Ve esefle tanık olduğumuz üzre kendi tarihinie atasına, diline, edebiyatına velhâsıl kendine yabancı , kodlarına işlenmiş komleks aşısıyla âvâre âvâre dolaşır durur..Ne yazuk ki teşhisim bu..
Haa tedaviye gelince Bu Milli Eğitimin görevi .Bizler hasbelkader üzerimize düşen görevi yapmaya çalışan minik karıcalar misâli bu yangına su taşımaya çalışan gönüllü neferler olabiliyoruz ancak....
Teşekkürler efendim ilginize ve anlamlı yorumunuza...
En içten saygı ve selamlarımla...
Sevim
“ne kaa lisan o kaa insan“ diyesim geldi gülerek. güzel bir tesbit oysaki bu güzelim dili okumak ve yazmak nerdeyse beşparmağı geçmez bende babamdan bilirim mevlam ona çok çok sıhhati uzun ömürler versin akşamları bize osmanlıca kitabtan birşeyler okurdu ozamanlar TV yoktu 1975 yıllarında bu yazıyı okurken çok çok eski yıllarıma gider gibi oldum, evet ne kaa lisan o kaa insan olmak güzel ,bu güzel düşünce ve yazı için yürekten kutlarım sevgilerimle ve selam dua ile...
YAZI YOLCUSU
Ve elhamdulillah Rabb'im bana azim verdi, inanın kitaplarımı dahî önüme serdi ve beni bir çok kaynaktan araştırırp öğrenme aşkıyla yanarken bizâtihî hocam oldu ve bana yollarını gösterdi...
Sonunda senelerce tecvid ve osmanlıca dersleri vermemi nasîb etti... Hocalığın, bildiklerini paylşmanın zevkini tattırdı elhamdulillah...
O gün bu gündür bu dilin, bu asîl yazının hayranıyım ve yayma çabasındayım...
Teşekkürler güzel ve motive eden yorumunuzda yanımda olduğunuz için Hüseyin Bey :)
Saygı ve selamlarımla