- 1837 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
AŞK, ÖZGÜRLÜK ve SEVGİ
Aşka dair söylenen pek çok şey var.. Aşk planlanmayan, herkesin hayatının bir döneminde yaşamış olduğu benzersiz sihirli bir duygu, iz bırakan bir deneyimdir. Aşk olmasaydı, Hz. Adem’e eş olarak Hz. Havva olmasaydı belki insanlık tarihi de olmazdı. Aşkın sırrını bilim adamları hala çözememiştir.. Şu da bir gerçek ki kimine göre bitmeye mahkum, kimine göre de sonsuz olan aşk başa geldiğinde insana hükmeder, körleştirir..
Peki aşk ve özgürlük bir arada olur mu? Franz Xaver Von Baader : “Özgürlük aşk değildir, yalnız aşkın kapısıdır” diyerek acaba ne derece doğru söylemiştir?
Özgürlük ise çok daha göreceli bir kavram.
Bir yazar için özgürlük korkusuzca yazmak, haykırmaktır. Bir duygu seli başlar, akar kelimeler, kimse durduramaz. Kimine göre bir rüzgarın önünde uçup giden martı, bazen de rüzgara direnen bir bedendir özgürlük, hiçbir zaman rüzgarın yönünü değiştiremese bile.. Kimine göre paraşütle atlayarak süzülmek gökyüzünde kuşlar gibi, ya da yüzmektir derin sularda balıklar gibi..
Kimine göre de sırt çantasını alıp dünyayı dolaşmaktır dolu dizgin.. Ama yine de eksik olan bir şey vardır. Her yeni ülkede, her yeni şehirde yeni yerler keşfetmenin anlık heyecanını ve mutluluğunu yaşasa da, gezdiği şehirlerde sevgi dolu çiftleri görünce bir burukluk kaplar yüreğini.. Tüm güzellikleri sevdiği biriyle paylaşmanın aslında gerçek özgürlük, gerçek mutluluk olduğunu anlar..
Bazıları için de çok para kazanmaktır özgürlük. Ama çoğu zamanda aslında onlar paranın esiri olmuşlardır, ama bunun farkında değillerdir.. Çok para kazanmak uğruna sevdikleri ile zamanı paylaşmazlar, seyahat etmezler, kendileri için zaman ayırmadan, tatil bile yapmadan, yaradılışımızın asıl amacı Allah’a ibadeti bile ertelemek suretiyle iç huzurdan yoksun bir şekilde, açgözlülük ile kendilerine bahşedilen ömürlerini kağıt parçası uğruna tüketirler.. Sonra da kazandıkları parayı büyük ihtimal ile çok çalışmanın sonucunda gelen hastalıklarını tedavi etmek için kullanırlar ve genellikle ıskaladıkları hayatın son demleri yapamadıkları şeyler için pişmanlıklarla doludur.
Bir kader mahkumu için de cezaevinden tahliye olmaktır özgürlük. Kapalı kapıların dört duvarın ardından kurtulmaktır. Bazen de tam mağlup olmak üzereyken zafer kazanmaktır. Bazen de yaşamak kölelik, ölmek özgürlüktür Montaigne’nin söylediği gibi.. Ancak öldükten sonra da herşeyin hesabını vereceğimizi düşündüğümüz de, cehenneme mahkum olma ihtimali karşısında gerçek özgürlüğün cennetin anahtarını kazanabilmek olduğu sonucu çıkıyor. Sonuçta ölüm de özgürlük olmuyor. Belki de özgürlük sorumlulukların farkında olup davranışlarını dengelemek, sorumlulukların ardında durarak, yapabileceklerinin farkında olmaktır..
Bütün bu ihtimaller karşısında insanların mekanikleştiği, ruhsuzlaştığı bu zamanda sahip olduğumuz tüm duygularımızı hissedebilmek, onları doyasıya yaşayabilmek ve koşulsuzca sevmek olduğunu anlıyorum gerçek özgürlüğün.. Allah sevgisi, insan sevgisi, tabiat sevgisi, hayvan sevgisi vs.. Sevgi göreceye de yer vermez. Nettir, gizlenemez. insan sevdiği kadar insandır, hissettiği kadar da vardır.. Hayata anlam katan sonsuza kadar süren en güzel duygudur sevmek ve sevilmek.. İnsanın uğruna hayatını verebileceği biri yoksa eğer, o hayatın bir anlamı da yoktur. Çünkü hayatta bir tek değişmeyen, en çok ihtiyaç duyulan sevgi oluyor.. Aşk ve özgürlükler bitse bile sevgi bitmiyor..
Hayatı sevdikleriniz ile özgürce paylaşabileceğiniz mutluluk ve sevgi dolu dünya dileği ile...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.