SAMİ ABİM İMANA GELİYO
Sami abi bu kadar çile çektikten sonra asliye hukuk hâkimine verdiği sözü tutmaya karar verdi nihayet.
Bu hayat böyle boşu boşuna geçirilmez ve en sonunda ölüm var diyerek imana gelmeye karar verdi.
İlk iş olarak yıllardır yapamadığı, bir türlü eli varmadığı taharet yapmayı öğrenmeye karar verdi.
Öyle ya her işin başı temiz olmak. Hele avret mahallini temiz tutmak çok önemli.
Bu kararı verdikten sonra mahaledeki hocalara başvurduysa da olmadı.
Küçük caminin imamı Murteza hocafendi " Len s...tir git deyyus , ne demek ’ Hoca bi g..tümü yıka da öğreneyim taharet yapmayı’ be it oğlu it" diyerek Sami abimin hevesini şeyine tıkadıysa da ,yılmadı abim.
Mahallenin köşesinde ilmihal, şifalı bitkiler, elif-ba satan kitapçı Hacı Rükneddin’in dükkânına gidip meseleyi bütün çıplaklığıyla anlatınca, Hacı " gavatin oğli bah hele ne diyir" diyerek dükkândaki talaş sobasının küreğini kafasına geçirdi.
Yılmadı Sami abim, bir kere imana gelmeye karar vermişti ve işin başı da burasıydı.
İlla öğrenecekti taharet almayı, eğer imana hakikatten gelecekse bu hususu iyi bilmeliydi. Bu gaye ile bir plan yaptı.
Muratpaşa camisinin tuvaletine giren hacı hoca ne varsa kollamaya başladı.
Emmiler tuvalete girince, dışarıdaki pencerenin kırık buzlu camından içerde yapılan faaliyetleri kollamaya başladı. Sabah ezanına sekiz dakika kala Hacı Nizam caminin avlusuna geldi.
Eğildi tam ayağındaki lastik ayakkabıları çıkaracaktı ki “ hıssssss” diye bir ses çıktı. Hacı Nizam “ hay ejdadan s…m” deyip tuvalete döndü.
Sabah tuvalete bakan Cücük Fehim geç geldiğinden ne kadar yaparsa yapsın ücret ödemeyeceğinden sallanarak merdivenleri indi.
Belindeki eski kayışı çözüp tuvalete oturdu, bu sırada bir çift göz, biri pek hedefe isabetli bakışlar yapamasa da, diğeri tam hedefi tutturup dikkatlice gözetlemeye başladı.
Bu faaliyet hacı Fehreddin’in gayet yüksek perdeden yellenmesi neticesinde ödü kopan Sami abimin “ oyyyy anam” diye irkilip başını tuvalet camının kenarına vurmasıyla sona erdi.
Hacı elindeki bastonuyla Sami abimi döve döve caminin avlusundan dışarıya attı.
Gerçi dayağı yedi ama kendisine gereken bilgiye de ulaşmış oldu. Sadece kendisine gerekli olan bilgiyi de aştığını “Haci Nizam gari tumani giyir” dediğinde fark edebildik.
Üleyin nemazından sonra çay ocağındaki sohbetin içine de “İlyas emminin makk… tinden davşan gelir” deyip basurunu ifşa edince cemmat-i müslimin çay ocağının camlarının parasını ödeme pahasına yatırıp iyi bi dayak attı abime.
Hele “Sebo’nun çükü pittig geder” dediğinde Sebahattin emmi çay kaşığını kulağına sokunca köküne kadar bayağı bi korktuk, fakat şükür abime bişeycikler olmadı.
Sonra ilk iş olarak boy abdesti almasını öğrendi Sami abim. Boy abdesti kolaydı, üç kere ağzına üç kere de burnuna aynı suyu çekip yutuyor ve belden aşağısında ne varsa mahallenin fırlaması Nizo’nun verdiği ve “aman ha gardaş ahan da bu keçeylen çimmezsen ebdestin katiyen olmaz, Allah mahafaza” dediği kalın ve hayvanlar için kullanılan sert kuru keçeyle yıkama yapıyordu.
Bu arada seyyar satıcılardan aldığı takkenin kendisine verdiği “sofu” havasının etkisiyle mahallenin zibidi takımını irşad etmeye karar verdi.
Bir yandan namazlarını sabah’tan başlayarak yatsıya kadar camide eda ediyor, bir yandan da mahallenin kopillerine cami avlusunda tatbikatlı din dersleri veriyordu.
İlk önce , Müezzinin kafasına çaktığı takunya sebebiyle yarım kalsa da “ bu piclere kim örgetecek dinini ola “ diyerek eline aldığı dolu ibrikle Çifte minarelerin arkasındaki parkta “taharet ve incelikleri” ni içeren tatbiki ders almış oldu mahallenin cahil cühela fırlamaları Sami abim sayesinde.
Sonraki ders boy abdesti idi ve parkta ilk dersten sonra mahallenin avratlarından yediği dayağın acısı henüz geçmemişti.
Bir de boy abdestinin yaraları apış aralarında katırlarda ağır yük taşımaktan mütevellit semer kayışlarının yara açmasına benzer yaralar açmıştı.
Sabah namazından sonra mahallenin fırlamaları bağ teli ile boğazlarına kement yapıp çektikleri köpekleri azat edip dini bilgiler kazanmak için Sofu Sami ağabeylerinin yanına koştular.
İzzet dini bilgilere aç ve azimli fırlamanın tekiydi. Sami abisi ona “taharet” nasıl yapılır öğretirken avaz avaz “ Hele bi bah sami g..tini açmiş “ diye bağırıp mahallenin avratlarının parka hücum etmesini sağlamıştı ya…Dinde hoşgörü esastır ve bunu Sami abim de biliyordu nihayetinde.
Bu İzzet pici , Sami abim tam dinde yeri olan ve olmaya şeylerin içindekiler kısmındaki “Namazda tutamadında hani da olur da..osurdun, ne yapacahsan” mevzuundan bahsederken “ Sami Hocam hele bah biz geldük on beş yaşina , bize cinsel hayattan bahsede Allahin seversense” deyince abimin gözleri ortadan ikiye ayrılıp biri sağa yukarıya diğeri sola aşağıya kayıverdi.
İzzet Sami abimin suratının değiştiğini görünce “ Sami Hocam bilürsense örget ama diyirsense ki ‘bilmürem uşahlar’ o defe biz de Şıh Hemzeye gidek” diye fişfikleyince abim “ Bilüüüreeeemmm bilüüreeeem de yarın sabahnan başlarıg işşanlaaa” diye ders zamanını da söyleyiverdi.
Akşam evin bir köşesine büzüşen Sami abimin durumunu merak eden Müyesser yence “ Ola ne poh yemiş gudik gibi durirsen” deyince ,abim bunu fırsat bilip takkesinin altında sağa sola dönen gözlerini Müyesser yengenin burun hizasına getirip “ bene ne ?” diye başını arkaya çevirdi.
Müyesser “Ateş başan” deyip yerinden kalkınca abim “ bah hele bene mehellenin uşahlari diyir ki ‘cimsel şeyler’den örgetürsen, ben de bi baham dedim, bene bi örgetürsen gecmişen rehmet” deyiverince, namus timsali olduğunu en çok da dört yıldır evli oldukları halde eline dokunmamış olan abimin bizzat bildiği Müyesser yenge olduğu yerde kaldı.
“Baha aahan sene ginsellig şeysi” diyerek memelerini elledi.
Sami abimin yüzünde tuhaf bir tebessüm ve bacak arasında saçma bir höküntüleşme meydana geldi.
Müyesser yengeden bir fayda olmayacağını anlayınca yan evin toprak damına tırmandı, başını pencereye uzattı. İçerde yatakta sarmaş dolaş yatan Münir dede ile Nazire neneyi görünce gözleri foş taşı gibi açıldı
Münir dede “ Nezireeee yapamiireeem” diyerek sızlanıyordu. Nazire nene de “ de hadi bi daha mismillahilen başliyah hele “ diye dedeyi gaza getirmeye çalışıyordu.
Münir dede “ Nezireeee olmiiiiir” diye feryad ettikçe nene “ az bi dakka ahan bele olsa beklim olir de hadi” diye sağa sola atak yapıyordu. Nezire nene “hele bah haciiii ahan o mavi heplerden al da bi görim” diye seslendi.
En sonunda Münir dede camdan sarkan bir kellenin üzerinde kendilerine bakan iki çift hayvan gözü görünce “ Nezireeee ahan da ordan pişik bahir herhal” deyince sami abim telaşa kapıldı, ayağı kaydı ve damdan yere çakıldı.
Çakıldığı yerde üç dişli tırmığın iki dişi bol etine saplandı.
Fakat abim yılmadı, o yaralı g…tle İlyas emminin camına tırmandı. İlyas emmi elindeki odunu kafasına vurunca sırt üstü bahçeye düşüverdi değerli abim.
Kan kaybından bayılıp hastaneye kaldırıldı ve bir hafta sırt üstü yatamadı o değerli insan.
Hastaneden çıkınca ilk iş orada gördüğü ölümlerden etkilenmiş olduğundan “mevta yıkamanın dini usüllerini “öğrenmek oldu. Her cenaze olduğunda Haci Kassim denilen muhterem zatın yanında bulunuyor o mevtayı yıkarken hortumu tutuyor, süngeri hazırlıyor ve üstadın her hareketini hafızaya kaydediyordu.
Salı’yı kurban bayramının arefesine bağlayan gece Gıddik Müherrem son nefesini “ hepizin a….na k..yiiim “ deyip verdiğinde saatler kimbilir kaç idi. Bu konuda bir malümatımız yok,lafın gelişi öyle bir cümle sarfettik .
Ve sabah namazından sonra sela verilip “ Mehellemizin et kombinasından tekaüt Gıddik Müherrem Semerci hakkın rehmetine kavuşti.canazesi üleyin nemazında Muratpaşa camiinden kaldırılacak heberiz ola” anonsunu duyunca abim derhal camiye koşup haci Kassim’i beklemeye başladı.
Haci sallana sallana cami avlusundan girince abim yanına gidip elini öptü “ Hacim bu mevtayi ben çimim” dedi. Haci Kasim “ hee olur niyeki olmaya “ dedi.
Abim bir elinde sabun bir elinde sünger başladı mevtayı yıkamaya. Ara sıra maşrapayla su döküp sabunu sürüyor, sonra da süngerle ovalıyordu. Bir ara elindeki sabun kayıp gitti. Tam avret mahallini yıkarken sabunun kaybolmasını anlayamadı ,geri kalan kısmı sabunsuz halletti.
Mevtayı kabre koyarken kıç tarafının köpürmesine pek anlam veremedi cemaat.
Fakat Sami abim asla yılmadı ta ki Tortumli Haci Fehim’in hanımı vefat ettiğinde “ illa ben çimecem merhümeyi” diye tutturup akraba-i talüükatındaki gençlerden eşşek Suriyeden gelinceye kadar dayak yeyip nadim olana kadar.
Fakat “söz vermek başka bişi vermeye benzemez” diyen Asliye Hukuk’un hakiminin kızgın ve “bi daa buraya düşersen ananı…” manalı bakışları gözünün önünden gidemediğinden ,hakime verdiği sözü tutmak için “imana” geliyordu yavaş yavaş.
Cuma namazına saatler kala İzzet “La Sami nemazdan önce yaptığin yavşakligi itiraf edip tevbe edirsense makam-ı ala da kabül olur ha!” diyerek büyük alimlerden birkaç da fetva dayatınca abimin burnuna ,abim yaptıklarını itiraf edip günahsız bir şekilde cennete girmeye karar verdi.
İlk iş cami avlusunda toplanan yaşlı emmilere “ Hele bahın emmiler ben yaptığım günehlari tevbe edirem neler yaptığimi da söylim” diyerek şadırvanın kenarına çıktı.
“ Vallah da Rebbim beni affede, ta bıldırdan bu yana her cüma zabahi ben bu şadirvanın içine işerdim ,hakkızı halal ediiin”
“ilan ol yerde sürün it oğliii”
“ Hani tabutlari kabre götürükene kapahlari açılirdi da cenezeler düşerdi da hani, işe o tahtalari da da ben sökmüşeeemm,hakkizi halal edin”
“torpah başan”
“ Yatsi nemazi kılarken camiyi kediler basmişti ya, haa o kedileri de ben bir hafta aç acina hepsedip eyle atim caminin içine, hakkiizii halal edinnn..en çoh da Haci Mürsellen Haci Mizro bi de Sefer emmi affede kedi onlar secdedeyken arkadan t…klarına dalmişti ya”
Artık emmiler daha fazla dayanamayıp “Senin anan arvadın s……k cemaatlen” diye sin kaflı sövmeye başladılar Sami abim gibi bir insanı.
“Vallah Rebbim affer inşallah bizim kövde ölen eşşegi tabuta koyup ahan ordaki müsellaya yatiran, sonra da vefat eden böyyük alimlerden ‘Merhüm Şıh Hacı Müsnerettin efendi’ diyerek canaze nemazini eda adip, kabristanda defnetmenize ve her cüma mezar üste gedip dua okumanıza sebep de beniiimmm, hakkıziii halal edinnnnn”
“ Neeee ola gavvat , o kabirde Şıh efendi yerine köyün eşşegi mi yatir ,insafsiz ola ben yeddi hatim etmişem o merhüm..eşşege,seni zebaniler ….”
“Heee aziz cemat bi şıhbızin Nazim vardi hani , hani siz tabutun içinden bögürme sesi gelir deyip koyup kaçdıniz ya..haa o tabutun içine ahan an bu gadar teybe Mehdi emminin öküzinin sesini kaydetmiştim de kaset bitene kadar tabuta el sürememiştiniz hani da …hakkızi halal edinnn ey camaat”
“Senin neneni ….” Dedikten sonra o masum Sami abimi ellerindeki bastonlarla eşşek Zimbabveden gelene kadar dövdüler boşu boşuna.
Sami abim kırıkları iyileştikten iki gün sonra Müyesser abla tarafından evden de kovulunca sokakta kaldı. Geceleri Muratpaşa camisinin minaresinin dış kapısındaki kilidi söküp içeri girip uyuyordu.
Cemaat fark etmesin diye minarenin şerefesine çıkıp yatmaya başladı.
Bir gece rüyasında (kendisi anlattı ben de onun yalancısıyım) beyaz sarıklı, uzun sakallı bir zat elindeki asayı böğrüne dayayıp dürtmüş. O (rüyada ha ) başını kaldırıp bakınca muhterem zat ile göz göze gelmiş.
Zat abime “ ola gavvat ha burada ne uyirsen, otel mi la burasi kak baham” diye kızınca abim “ neydim mühterem zat hezretleri gidecek yerim yoh şerefsüzem” demiş.
Zat elindeki bastonu abimin kafasına vurup kırınca abim de “ Oyyyyy anammmm…..oyyyyy , vayyyy” diye feryat edip zatı tekmeleyince muhterem kişi minareden aşağıya düşmüş ( rüya bu ya ) . Saat sıfır dört onbeşde bütün mahalle minareden gelen sesle yataklarından fırlamış.
Koşarak camiye gittiklerinde bir de ne görsünler caminin avlusundaki kilim yığınının üzerinde müezzin Mızrap dayı her tarafı kan yatmıyor mu?
Minareden de hala “oyy vayy” sesleri geliyor. Minareye çıkanlar polisle abimi oradan aşağıya indirip önce hastaneye ordan da nezarete götürmüşler.
Mızrap dayı da birkaç kırık ve “bi daa minareye çıhanın daaa” yeminiyle kurtulmuş.
Yok, ben bekliyorum daha abim nezarette, adliyeye sevk edilip serbest kalacak inşallah.
Az bi lavaş ile civil peyniri getirdim yesin diye.
Ya polis içeri almıyo…bekliyok valla.
YORUMLAR
bence sami abi karakolla nezarethaneyi de birbirine katar yine çok güzeldi sabah sabah güldürdünüz. Teşekkürler
Saygılar
erolabi
ben teşekkür ederim gülrek beni mutlu ettiniz.
Selamlar.
Abi öldüm bittim gülmekten. Mükemmel yazabilen bir insansın, her dalı, her şekilde hemde.
Abini ve cümlemizi Mevlam islah etsin.
Ellerinden öperim saygılarımla...
erolabi
nasılsın ?
İşlerin nasıl?
Sağlığın sıhhatin iyidir inşallah.
Allah gönlüne göre versin en hayırlısından kardeşim..
Selam ve sevgilerimle.