Kurşunlar Kördür..!
Düğün hazırları tamamlanmış, davetliler gelmeye başlamıştı. Mutluluk tebessümleri saçan çift, alkışlarla ortaya alınıyordu. Açık havada, halaylar kurularak çiftin mutluluğu paylaşılıyor , mutluluk katılıyordu..
O da neyin nesiydi! Silahlar çıkarılıyordu bellerden, namlular havaya kaldırılıyor ve basılıyordu tetiklere… Bir çocuk düşüyordu ağaç dallarının arasından, alnından sızan kandı. Can veriyordu olduğu yerde… Her şey bitmişti.! Düğün bozulmuş, mutluluk uçmuştu…
Kimdi suçlu! Kurşunlar mı, tetiğine basılan silah mı, sıkan el mi? Kurşunlar kördü ve nereye atılırsa oraya gidiyordu… Namlunun ucundan çıkarken nereye gideceğinden habersiz, gideceğe yere varmayı bekliyordu…
Kurşuna katil damgası vurmayın , kördür.
İster mi delsin alnını bir masumun
Sakın demeyin söze günahtır, kördür
İster mi! Delsin kalbini bir masumun…
Söz; anlamı itibariyle duyguların, dilde hayat bulmasıdır. Eğrisiyle doğrusuyla dilden çıkan her söz, şiddetine göre etki yapar … Bazen tam isabet eder nişan alınarak atılan kurşun gibi, bazen hedef şaşırır ve istenmeyen durumlara sebebiyet verir…
Söylenen söz, sahibine kurşun misali döner de kalbine saplanır..!
Hiç bir şey yoktur ki sahibine söz kadar, zarar ya da kar getirmesin.. Kaybedilen malın , günahın bile telafisi mümkünken sözün telafisi yoktur. O, dilden çıktığı andan itibaren artık onun esiri olunur. Esaretin iki tarifi olsa gerek; biri sürünmeye mahkum ederken diğeri mutluluğa mahkum eder.
Ağızdan çıkan kelamın en tehlikelisi ise yalan, gıybet iftira ve suizandır. Ve bir de; kalpleri kıran, inciten sözlerdir… Kalpler ki Allah’ın evidir. Kim ki orayı yıkarsa Allah’ın evini yıkmış olur…
Hatasız insan yoktur. Hatayı hatayla örtülemez. Her şeyin bir usulü var, bunun da bir usulü vardır ki, o da hatasını görülen insanları , rencide etmeden, yüzüne vurmadan, hatasını söyleyebilmektir... Başkalarının önünde uluorta yerlerde deşifre etmek, alay etmek, temcit pilavı gibi durup durup gözüne sokmak , ne dürüstlüktür ne de erdemdir… Olsa olsa bencillik ve zalimlik olur ancak… Doğruları söylemek ve ya yapmak, her zaman haklı duruma getirmez insanı. Öyle zamanlar olur ki insan doğru olanı eğriyle birleştirdiğinde, bükülür de eğri bir hal alır. Nasıl ki; güzel bir niyet yanlışı düzelmez ise, düzeltmek için yıkmak, üzmek, kırmakta doğruluğun belini kırar…
Kimse ben hatasızım diyemez lakin hatalardan yüz çevirmektir asıl insan olmak…
Bin düşünüp bir söylenmeli sözler… Allah dostlarının hayatına baktığımızda, dil ile değil daha çok hal ile konuştuklarını görürüz… İlla düzeltmek için dilin aracılığına ihtiyaç duyulmaz, asıl düzelteme örnek olabilmekle mümkündür… Herkesin ağzı var ve dönen dili, kalemi var… Aracı edilen her şeyi hiç değilse sadece doğruya güzele sevk ederek en güzel şekli ile kullanmaya çalışılmalıdır...
Söz kurşuna benzer, namludan çıktığı andan itibaren geri dönüşü yoktur.. Kıyaslamak gerekirse, söz, kurşundan daha tehlikelidir... Dikkat edin kurşun bir kez öldürürken, sözler bin kez öldürür insanı!
Şimdi Karar verin!
Selam ve dua ile…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.