- 81 Okunma
- 1 Yorum
- 4 Beğeni
Dağ Köyünde Çocuk Çoban
Bugün sizlerle çocukluğumun geçtiği köyümle ilgili bir anımı anlatmak istiyorum.
Konya/ Derebucak ilçesine bağlı Tepearası köyünden, 12 çocuklu bir ailenin en küçük oğluyum, çocukluk yıllarımı 15 yaşına kadar, köyümde geçirdim.
Köyümüz Toros dağlarının arasında bir dağ köyü, çocukluk yıllarımdaki köy hayatı yoğun bir iş yükünün olduğu yerleşim yerleriydi, bir dağ köyü olması hasebiyle, tarıma elverişli değildi amma yine de kara sabanla dağ bayır demeden ekiliyordu, hemen hemen her hanenin hem davarı, hem sığırı, hem tarım işi vardı.
Bu sebeple köyde çocuk olmak bir ayrıcalık değildi, yaşın yedi, sekiz olunca sen de bir işin ucundan tutacaksın demektir, hele on yaşını geçtikten sonra zaten ya oğlak çobanısın ya öküz çobanısın.
Benim de hisseme ağırlıklı olarak oğlak gütmek düşüyordu .
Öyle büyük sürüye sahip değildik, orta halli, kendi yağıyla kavrulan başkasına da muhtaç olmayan bir aileydik.
70-80 kadar , koyun keçi karışık davarımız olur ve bunlardan bahar ayında 30-40 kadar oğlak ve kuzumuz olurdu.
Oğlak, kuzumuz kalabalık olmadığı için, bizim gibi veya bizden daha az oğlağı ve kuzusu olanların, oğlak ve kuzularını ücret karşılığında altı ay biz güderdik.
Böylece önümdeki oğlak, kuzu sayısı yüz adedi geçerdi, 13-14 yaşlarıdaydım, okul yaz tatiline girince yine o yıl oğlak çobanıydım.
Oğlak gütmek hayli zor bir iştir, mesela davar gütmek bundan kolay olur, şöyle ki davara ay ay diye bağırırsan sürü durur, hey hey veya kış kış dersin gider yani eğitimli olur, gel velakin oğlak hiçbir şeyden anlamaz ne ay demekten anlar, ne hey demekten, amma kurtuluş yok iş başa düştü.
Oğlak gütmeye sabah gün doğmadan gider, öğle sıcağı basmadan köye getirir, ikindi vakti davarlar sağılır ve oğlak emiştikten sonra tekrar ikindi seriniyle dağa çıkılır, akşam namazı sonrası genellikle çoban yıldızı doğunca eve doğru yol alırdık.
Günlerden yine bir gün ikindi vaktinden sonra ,köyün oğlağını topladım ve başka bir arkadaşla oğlakları dağda birleştirip beraber güdüyoruz, mevsim güze doğru idi, ekinler biçilmişti, böyle olunca oğlak gütmek daha rahattı, bir zarar yapacak durum yoktu, o sebeble oğlağı, kuzuyu salıverdik kendi keyfine göre yayılıyor, biz de daldık tıkız oyununa ( değnekle oynanan bir tür oyun) akşam olmaya yakın, karanlık çökmeden bütün oğlağı topladık ve saymaya başladık, sayarız sayarız 15 oğlak yok, bu sefer arkadaşım Adem’le oğlakları ayırdık ve yeniden saydık, eksik olan yani kayıp olan oğlaklar hep benim, oğlakları tekrar karıştırdık, ben başladım aramaya, amma ne çare yok , yok , yok, baktım hava iyice kararıyor arkadaşa dedim sen bunları köye götür benim oğlakları da teslim et dedim.
Arkadaş tamam dedi ve ben tekrar aramaya başladım velakin yine yok, karanlık iyice bastı artık aramayı bıraktım, gel velakin köye babamın korkusu gidemiyorum.
Babam asla taviz vermezdi nasıl olur da sen oğlağı kaybedersin, bu yüzden hiçbir zaman bir oğlak kaybetsem onu buluncaya kadar eve giremezdim , gitsem zaten babam kovardı, bunu bildiğim için kendime bir kuytu ağaç dibi buldum yattım, dedim sabah hava ışıyınca ararım diye, tabiiki birden uyku girmiyor gözüme, bu arada arkadaş köye varıyor oğlakları teslim ediyor, durum böyle böyle, 15 kadar oğlak yok Hayrullah onları bulmadan gelmedi, dağda kaldı diyor.
Babamlar kendi oğlağımızı sayıyor tam , hiçbir kimse de bizim oğlağımız kayıp diye gelmiyor, şaşıyorlar bu ne iş ve bütün komşulara soruyorlar tam , tam , tam , en son bir komşu kalıyor bizim aşşık dedesi ona varıyorlar , sizin oğlaklar tam mı diye soruyorlar, onlar da demesin mi biz bugün geç kaldık oğlakları çobana yetiştiremedik, meğer komşu oğlağı getirmemiş ben bunun farkında değilim dağda oğlak ararım.
Baban hemen eve gelir der oğlak kayıp değil şu çocuğa ünleyin de eve gelsin der.
Garip anacığım kız kardeşim ablamla yollara düşer başlarlar hem yürür hem ünlerler, ses duyma mesafesine yaklaşınca ablamın ünü duyuldu ay Hayrullah, duy Hayrullah oğlaklar eve geldi, gel diye, bu sesi duyar duymaz tabiiki ne kadar sevindim bilemezsiniz, dünyalar benim oldu, koştum hemen köye doğru ve onlara kavuştum. Dedim nerdeymiş ne zaman geldi diye sordum, durumu anlattılar meğer önüme katılmayan oğlakları boşuna dağda aramışım.
Çocukluğumuz bu gibi hikayelerle geçti, beni dinlediğiniz için teşekkür ederim sağolun varolun.