Özlem
Özlem, çok garip bir duygudur. İnsanı bir anda yakalayan ve ele geçiren tarifsiz bir his. Bir an yaşarsın ve o anın içinde yitip gitmek istersin. Özlem, yaşıyor olduğun hayattan seni alır; kalbindeki hayatı yaşatır. Çocukluğunu, arkadaşlarını, kalbinde misafir ettiğin ve orada yer bulan her şeyi kalben özlersin. Bazen olmayacak şeyleri, kimseleri özlersin. “Bunu niye şimdi yaşıyorum?” diye şikayet edersin. Belki olması gerekiyordur; belki kalbin hâlâ onu kovmayı başaramamıştır .
Özlem, sadece acıyı söyleyen bir dost gibidir. Sana güzellikleri sunarken acıyı da sunması, bunu göstermez mi? Yine de iyi bir duygu değil gibi geliyor insana. Olmasa peki? Ruhsuz olmaz mıydık? Bir şeyi özlemek, değer vermektir. Özlem olmasaydı değer ve birçok duygu bir girdapta yok olurdu. Bu yüzden özlem, bizim bir parçamızdır; iyi ya da kötü anılarımız da öyle. Sadece öğrenmek ve yaşamak gerekiyor.
Özlem, bizim başımızda bekleyen bir doktor gibidir; nerenin ağrıdığını bilen ve ilaçları yazan bir hekim...