- 272 Okunma
- 4 Yorum
- 4 Beğeni
HAYAT BİR SAHNE İSE VE BAŞROL BENDE Bölüm 5
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Hayat bir sahne ise ve başrol bende-5
1.
Bizim evin arka bahçeye bakan tarafında bir iğde ağacı vardı. Penceremden o ağaca bakarken hayallere dalardım. Bazen süper adam olup birçok haydutları yakalar, bazen de belinde tabancaları olan Tom Miks gibi hayal ederdim kendimi. O günlerden bu günlere o kadar çok zaman geçti ki zaman, zaman dükkândaki koltuğumda arkama yaslanıp gözlerimi kapattığım zaman yine çocukluk günlerime dönüyorum. Ama bu sefer hayallerim değişiyor ve ben küçük yedi, sekiz yaşındaki Tuğrul oluyorum. İğde ağacının yanındaki evden sokağa fırlayıp, sokağın başındaki bakkala gidip adını şimdi hatırlayamadığım helvadan ( Köpük helvası) alıp Hatap deresine doğru yürüyorum. Bir adres arıyorum hayallerimde. Bilemeden, bulamadan bir düğüm olmuşum dolaşıp duruyorum.
Bir gece hiç unutmam. Ana cadde üzerinde yazlık bir sinema vardı. ( Şimdi hala duruyor mu bilmiyorum. ) O gece sinemaya gitmiştim. Yazın babaannem, dedem ve ben bağda yatıyoruz.
Film oynadı bitti bende yalnız yola düştüm. Her şey köprüye kadar iyi gitti de, evler iyice seyrekleşmeye başladı. Yolda benden başka bir Allah’ın kulu yok. Uzaktan uzağa cırcır böceklerinin dışında dünya çok sessizleşti. İşte o gece korktuğum kadar hayatımda hiç korkmadım. Yolun kenarındaki ağaçlar birer dev adam olmuş üstüme, üstüme geliyorlar. Korkumdan yan gözle dahi bakamıyorum. O korkuyla bağa nasıl geldiğimi dahi hatırlamıyorum.
O geceyi bir anı olarak o günlerden bu günlere kadar bir anı olarak taşımışım.
Yukarıda yazdığım gibi o yazlık sinema hala yerinde duruyor mu bilmiyorum ama gece yarısı tekrar yürüyerek yerinde yeller esen bağımıza gideceğim. Ve belki de bir şiir yazarım geçmişte kalan mutlu günlerimin anısına. Yazarım tabi ya.
KARA TRENLER VE ÇOCUKLUĞUM
Çocukluğum oynamakla geçti trenlerde.
İstanbullu takmışlardı adımı,
Yazları tatilim geçerdi memleketimde
Babam bindirirdi Salı pazarından
Akşam Etrüsk gemisine, ertesi sabah,
Tembihlenen bir gemici Teslim ederdi,
Beni kara trenin makinistine.
Yaşımı sorma henüz yedi.
Devam ederken homurdana, homurdana,
Yoluna kara tren, hayallerin en derininde,
Doludizgin giden ben.
Bekliyordur beni, babaannem ile Ömer dedem.
Susurluk’ta küçük bir İstanbullu
Çocukluğum oynamakla geçti trenlerde
İstasyon şefi Her gelişimde işte oyuncakların derdi.
Kara tren, marşandiz ve motorlu,
Bandırma’dan, Balıkesir’e sizin her istasyon.
Oğlum ve oğlumun arkadaşı İstanbullu.
Susurluk tren istasyonu benim için bir okuldu. İlk defa orada okumaya, insanları tanımaya parayı saymayı öğrendim. Ticarete ilk defa yaz tatilimi geçirmeye geldiğim şehrin tren istasyonunda atıldım. Dedem yarımşar kiloluk kese kâğıtlarına üzüm ve şeftalileri hazırlardı Yolcu trenleri istasyona geldiğinde bende hazır bekliyor olurdum. Kendi harçlığımı üzüm ve şeftalileri satarak çıkartırdım. Bu arada dönüş yol paramda çıkıyordu. Birçok arkadaşım vardı ama önceliklerim Sabahattin ve Rıdvan’dı Birde İbrahim ağabey var ama onun için arkadaşım diyemiyordum çünkü bizden çok büyüktü. Ama bir ağabey olarak var olması bile bizim için yeterliydi. Sonra sırada istasyon şefinin çocukları gelirdi ve sonrada trenlerin makinistleri en iyi arkadaşlarım arasında yer alıyordu. Şimdi ne dendiğini bilmiyorum ama benim zamanımda yük trenlerine marşandiz denirdi. Ve o marşandizlerle güzergâh üzerinde gezmediğimiz yer kalmadı. Bandırma’dan Balıkesir’e kadar. Hatta Susurluk şeker fabrikasına bile fabrikaya pancar götüren trenle gittik. İnanın özlüyorum o günlerimi çocukluğumu, çocukça korkularımı herkesi özlüyorum. Ömer dedemi, babaannemi, Fikri amcamı, Alisurur amcamı, Şengül yengemi özlüyorum. Çur dayımı cici annemi, beni kendi çocuğu gibi seven Habbe annemi ve soluk bir fotoğraf gibi zihnime çakılı kalan mini, mini üç kız çocuğu ile çıkıp giden Nezihe halamı Özlüyorum. Hatta beni tepen eşeği bile ama en çok geri gelmeyen çocukluğumu özlüyorum.
Not: Yazıyı yazdıktan sonra sözlükten makinistin kelime karşılığına baktığımda hala lokomotif sürücüsü olarak görünüyordu.
Kara Tren
İki tane arka arkaya,
Bağlanmış şimendifer.
Çekerde vagonları çeker.
Taa yolun başında,
Şeker fabrikasından gelir sesi.
Bir şarkıdır kulaklardan,
Eksik olmayan nağmesi.
Ah kara tren sen ne imişsin ne,
Bozuldu mertlik, geldi motorlu tren.
Tuğrul Ahmet Pekel
YORUMLAR
çok güzeldi hocam beğeniyle okudum nicelerine diyorum kutluyorum saygılar
tugrulahmetpekel
Kendimizi içinde bulduğumuz hepimizin az çok benzer şekilde yaşadığı ve anımsamaktan hüzünle keyif aldığı çok güzel bir çoçukluk anı yazısıydı. Yazıyı okurken; aibisini beklerken bir tren vagonunda uyuyakalan ve sonra kaybolan hintli bir çocuğun filmli geldi aklıma. Severek ve üzülerek izlemiştim o filmi. "Lion" Bir de değerli şair/yazar Kemal Varol'un şiirlerinde geçen tren istasyonundaki anıları. Bir yazı insanı alıp nelere götürüyor.
Kaleminize sağlık.
Merhaba Tuğrul kalem dost, şiişlerinizle bezeli anı yazınızla beni çocukluğuma götürdünüz. "Çocukluk insanın anavatanıdır" diyor Cüceloğlu. Avavatan unutulur mu?
Emeğe saygıyla esenle.