Yüzünü Asma Çocuk
Sonbahara benzer gözlerin. Ağaçlardan yapraklar düşerken, yanaklarından gözyaşların süzülür. Ve bilirsin ki her ağladığında, yeniden doğar insan.
Ayrılık rüzgârı estiğinde, duvardaki yerinden kopartılıp, yere düşürülen takvim yaprağı olursun. Üzerinde yaşadıkların ve yaşattıkların yazılıdır. Farkında olmadan, ayrılığın ve yalnızlığının günüsündür. Bu zamana kadar sana bakan yüzleri anımsar durursun. Yalnızlığın, yaz akşamında açık olan pencerede hareket eden perdelerin olduğu odadır. Dokunulmamış ve yerinde duran eşyalar, terk edilmişliğini simgeler durur. Duvarlarında yankılanmasını istediğin sesin yoktur. Senden hesap soranların, suskunluğundan hesap soramayacaklarını bilirsin. Teselli radyosuna, sitemlerini istek olarak yollar, çalmasını beklersin. Çalan şarkıda sözler varken, çalınan yaşantındaysa bir şey kalmamıştır. Gönül hırsızlarının hırslarının kurbanı olduğunu anlarsın. Kendinle yüzleşmek istersin. Karşında yüzünün belirmesini beklersin. Duvarın dibinde yan yana duranları görürsün. Yüzünü beklerken yüzsüzlerle, karşılaşırsın.
Yüz ifadelerine sinsi bakışları, gevşek gülüşleri ve yalan gözleri takmış olanları görürsün. Midenin ağrıdığını ve canının sıkılmaya başladığını hissedersin. Işıkların kapatılmasını ister ve onları karanlığın yüzleri olarak tanımlarsın. Mutsuzluğundan mutlu olmuş olanları görürsün. Çekecek gücü olamayanların, dünyanın kahrını nasıl çektiklerini anlamaya çalışırsın. İkramiye veren çekilişe katıldıklarını sananlar olduğunu anlarsın. Kıskançlık rüzgârlarında dağılan saçlarını toplamaktan aciz olduklarını görürsün. Bırak dağınık kalsın. Sözünden bile dağılacaklarından korktuklarını hissedersin. Yüzünü asma çocuk. Duvarın dibinde yan yana dizilip, duvarı ıslatarak birbirleriyle yarışanlardan değilsin.
Oğuz Tepe
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.