Din Üzerine Felsefi Sorular (Birlikte düşünelim mi)
Din, bazı insanlar için hassas bir konudur. Özellikle aynı inançlar paylaşılmıyorsa. Ancak din hakkındaki felsefi tartışmanın çatışmacı olması gerekmemekte, öyle değil mi?
1- Tanrıyı kim yarattı?
2- İnançlı insanlar inanmayanlardan daha mı bilgili ve duyarlılar?
3- Neden dini bir deneyim Tanrı’nın var olduğunu kanıtlayamıyor?
4- Hangi dinin doğru olduğunu nasıl anlarsınız?
5- Dinin yüksek mensupları kötülük yapabilir mi?
6- Dinin en kötü yanı nedir?
7- Din her zaman var olacak mı?
8- Tanrıyı etkilemek için mi dua ediyoruz, yoksa doğamızı değiştirmek için mi?
9- Tanrı sizinle görüşmek istese, ne yaparsınız?
10- Bir mucizenin tanımı nedir?
11- Din olmadan ahlak olamaz mı?
12- Tanrı ya da ilahi varlıklar insan işlerine müdahale ediyor mu?
13- Çok sayıda tanrı mı var yoksa sadece bir tane mi?
14- Sadece din olsaydı dünya daha huzurlu olur muydu?
15- Öldüğünüz yaş ile cennete gideceğiniz yaş aynı mı?
16- Tanrı neden dünyadaki kötülükleri engellemiyor?
17- Adem ile Havva’nın göbeği var mıydı?
18- Şeytan kötü insanları cezalandırıyorsa bu onun iyi olduğu anlamına gelmez mi?
19- "Gerçek" dini keşfetme şansı bulamayanlar cezalandırılıyor mu?
20- Eğer cennetteyseniz ve sevdiklerinizin cehennemde azap çektiğini görebilir misiniz?
Not: soruların çoğu İsveççe alıntı olup, tarafımdan türkçeye uyarlanmıştır.
H. Korkmaz 30/8-24 Sthlm
YORUMLAR
Bana en küçük sayıyla en büyük sayıyı birisi söylesin bu soruları anlayacağım…
İnandığımız Allah’ın ezeli yok ebedi yok! Zamandan ve mekandan münezzehtir. Nasıl mı?
Sayılar; en küçüğü ve en büyüğü hangisi? Buna nasıl mantık, akıl bir cevap veremiyorsa zamandan münezzehin de cevabı yoktur ama bilir inanırız. Sizlerde sayıların sonsuzdan geldiğini bilir, sonsuza gittiğine inanır ama en küçüğünü de en büyüğünü de söyleyemezsiniz.
Bu bağlamda Allah yaratılmamıştır, doğmamıştır, doğurulmamıştır.
Diğer sorulara gelince: Değersizdir, zamandan ve mekandan münezzeh olduğunu anladığımızda bu soruların neden değersiz olduğu anlaşılır. Mekândan münezzehlik de ilk sayı nerden son sayı nerden ve nereleri kaplar bilemediğimizden mekândan da münezzehtir…
Benim inandığım kitapta ‘’Yeryüzünde hâlif yaratacağım’’ diyor Mevlâm, buraya cevap vermemin asıl nedeni budur.
Acizane söyledim bitti…
Ayrıca: ‘’Sizin inancınız size benim inancım bana.’’ Kimseyi inanın diye zorlayamayız…
Bize bakarak da bir şeye karar vermeyiniz. Ne yazık ki biz inananlar iyi örnek olamıyoruz çok eksiğimiz var biliyoruz. Asıl kaynağa, yabancıların nasıl Müslüman olduğuna ‘’Jafrrey Lang, Dr. Zakir Naik’’ gibi Müslümanlığı neden seçtiklerine, Müslüman olduklarına bakınız.
Saygılarımla…
Aren- tarafından 14.10.2024 20:18:07 zamanında düzenlenmiştir.
Arkadaşlar, çok teşekkür ederim düşünceleriniz, katkılarınız ve sorulara tahammülünüz için.
Daha öncede belirttiğim gibi; amacım, bu sorular üzerinde düşünmek, eleştirel bir bakış açısıyla yaklaşmak vs. Yoksa kimin doğru, kimin yalnış düşündüğü üzerine tartışmak ve yargılamak değildir.
Selamlar, saygılar olsun.
Bu sorulara tek tek cevap veremem ama en azından fikir açısından sana bi anımı anlatabilirim. Bi yılbaşı günü gecesi, misafirlikten.eve dönüyoruz, otobandayız. Havai fişeklerin yol açtığı hava kirliliğinden ötürü de göz gözü görmüyor dumanla karışık sisten ama yola çıkmışız bi kere, çevre yolu olsa dönersin, otobanda kapana sıkışıp kalmışsın, ne önünü görüyorsun, ne de arkanda araba var mı onu biliyosun. Görüş mesafesi sıfır, bildiğin sıfır. Hayatımızda böyle bir şey görmedik. Ama şoförümüz oldukça sakin ve soğukkanlı tabi biz panik halindeyiz, milim milim gidiyoruz, hızımız 5 km ya var ya yok.
Vatandaş Abuzer hareket halindeyken kapıyı yarı açıp, yolun beyaz çizgilerine baka baka gidiyor. yani şansa gidiyoruz, ya biz öndekine çarparız, ya da arkadaki bize bindirir, hiçbir arabanın farları görünmüyor. Abuzer'le annesi ateistler zaten bi inançları yok, ben de gün var ki gãvurum, gün var ki benden daha inançlısı yok, ortada bi yerdeyim anlayacağın.
Şimdi iş ciddileşince tabi ben "bismillah, bismillah!" demeye başladım, denmeyecek gibi de değil çünkü, şimdi demeyeceksem de ne zaman diyeceğim? Giderayak olası bir felakete karşı, besmele çekip içimdeki Tanrı inancını pekiştirerek kendimi temize çekiyorum. Baktım yanımdaki ateist de dua ediyor, bi "bismillah!" diyor, bi "ya Hızır!" ortaya karışık peşpeşe sayıyor bi şeyler:) sonra da bizi bi gülme tuttu, ateiste dedim ki "seni de dua ederken gördüm ya gözüm açık gitmem artık!"
Abuzerde tık yok hãlã! Be adam anladık iyi şoförsün de insan bi tepki verir, bi 'hı!' der, bi şey der ama yok...Abuzer'le yeni vukuatımız değil, otobanda çok daha büyük ve ciddi bir kazadan burnumuz kanamadan bizi kurtarmış ve yine böyle soğukkanlı bariyerlere çarpa çarpa hızını 200 km'dan takla atırmadan düşürmüştür. O kazada da bi ateist dayımla eşi vardı...Dayım da dua etmeye başlamıştı. Dayıma'da takılmıştım yine öyle "çok korktum!" demişti
Abuzer; bizim ateistleri dize getirip, bi güzel dua ettiriyor ama kendi de mıh gibi duvar, adama bi şey işlemiyor. Onda korku morku da yok, Tanrı gelse onla konuşsa korkarım ki tepki de vermez, hiçbir şey olmamış gibi oturur normal konuşur öyle...
Demem o ki; korktuğumuz ya da öleceğimizi düşündüğümüz kötü durumlarda, bilinç altımızdaki o köklü inanç baskın çıkıyor hep...
Akıllara zarar ilginç sorular var yine. Karl Marx haklı bence "Din halkın afyonudur"
Arkadaşımın da güzel bir lafı vardı, "dini ve politikayı kimseyle tartışmam, yoksa farklı inançlardan ve ideolojilerden ötürü birbirimizden soğur, ayrışırız gerek yok!" demişti ve gerçekten de öyle...
Küçük bi azınlığımız, hoşgörü ve saygıyla karşılayıp, yaklaşabiliyor sadece...
Değerli kalem , teoloji ve felsefe ağırlıklı
sorular ile beynimize jimnastik yaptıran
yazınız için teşekkür ederim.
Soruların her biri sayfalarca okunası ve tartışılası. Büyük insanlık , tarihi boyunca belki
de en çok bu meselelerle meşgul oldu ve en çok da bu konularda bedel ödedi ki ödemeye
devam etmekte.
Yaradılış , cennet cehennem , ahiret inancı
gibi birçok konuda Sümer kil tabletlerinden
tutun da Tevrat , İncil , Kuran'a kadar benzerlikler ziyadesiyle mevcuttur. Örneğin
Sümer tanrısı Enki ile tanrıça Ninhursag'ı
konu alan tablette cennet hakkında şu bilgiler
var: Dilmun( cennet) adında saf, temiz ve
parlak bir yer vardır.Burada ne hastalık var , ne de ölüm der.Burdaki gibi bir cennet tanımlamasına hemen hemen bütün dinlerde
rastlıyoruz o zaman bu benzerliğin temeli
neye dayanıyor diye ayrı bir soru çıkıyor karşımıza.
Tanrı ve Tanrılar da insanlar gibi farklı fıtratlara
mı sahipti , Tanrının da tanrısı var mıydı , bütün
dinlerin ortak amacı iyilik , doğruluk ve güzellik
ise neden hala kötülük devam ediyor gerçekten
Tanrıların gücü bunu yok etmeye yetmiyor
mu yoksa bir çıkarı mı var tanrıların...Liste uzayıp gider ve cevaplar da elbet.
Bilinçlenmek, her yerde her anda ve her
koşulda sorgulama yaptığımızda , bize söylenenlere , dayatılanlara körü körüne
inanmayıp eleştirel bakış açısıyla yaklaştığımızda, en saf halini alıp mükemmelleşecektir .
İyi geceler dilerim.
Sevgiler.
Bütün tanrıları ve bütün dinleri seviyorum, ama hiçbirine inanmıyorum. Bu durum, beni imkansız bir soruyla uğraşmaya itmekle kalmıyor, aynı zamanda saygı duymayı ve belki kısmen saygı duyulmayı da sağlıyor.
İnançsızlık ve imansızlık gibi durumlar, inanan ve iman sahibi olanlarla aynı değerdedir. Hiç kimsenin bu durumu sorgulama ya da sorgulatma hakkı yoktur. Kalp, bu durumda sadece dengedir.
Ahlakın, doğru insan olmanın, vicdanın bütün bu olan bitenle hiçbir alakası yoktur. Çünkü dinler, insanı insan yapan bütün bu değerlerin altındadır.. Yani, üst kimlik doğru, dürüst ve vicdan sahibi olmaktır.
Bu durumda dinlerin varlığını tartışmak, tanrının ya da tanrıların varlığını ispat etmek boşuna bir çabadır.