- 170 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
KADINLAR-ERKEKLER
KADINLAR-ERKEKLER
KADINLAR VE ERKEKLER
Amacım ne kadınları kötülemek, ne de erkekleri. Hayatta yaşarken bazı şeyleri önemsemiyoruz ya da gereksiz şeyleri önemsiyoruz. Evlenirken kadın veya erkek geleneklerimizden ve dinsel faktörlerden kaynaklı birbirlerini yeterince tanımıyor. Aileler çok fazla giriyor işin içine. Kadınların erkekler gibi eşit haklardan yararlanması taraftarıyım. Ülkemde kadınlara yeterince değer verilmediğini, kadınların sürekli toplum baskısı, erkek baskısı altında etraflarının kuşatıldığını, kadınlara hareket alanı bırakılmadığını düşünüyorum.
Mesela, çalışan kadınların doğum izninin ne kadar olacağı veya süt izninin ne kadar olacağına Türkiye Büyük Millet Meclisinde çoğunluğu erkek olan millet vekilleri karar veriyor. Bir kere fiziki yapı olarak erkekler doğum ve doğumun bünyede yarattığı etkileri, toparlanma sürecini anlayamazlar. Yaşamamış ki böyle bir olayı. Erkek doğum yapmadığı gibi emzirmediği içinde bu süreyi belirlemede belirleyici etken olmamalı bence.
Evlilikler de genellikle tanışma dönemleri uzun olmadığı için yeterince birbirlerini tanıyamıyorlar çiftler. Oysa insanlar tanıştıklarında kaybetme korkusu ile birbirlerine yeterince açılmıyor, sakladıkları bazı huyları bulunuyor ve tanıyamıyorlar. Evlendikten sonra bu saklanan huylar, kişilikler ortaya çıkıyor. Yani demek istediğim çiftler olduğu gibi birbirlerine kendilerini göstermiyorlar. Bir de kabul etme biçimi var ki sormayın gitsin. Flört dönemlerinde ya da tanışma dönemlerinde ben şuna dikkat ediyorum, ilk dikkatimizi çeken fiziksel özellikler. Oysa fiziksel özellikler ilk sıralara oturmamalı. Fiziksel özellikler ilk sırada olduğu için daha sonra karşı tarafı rahatsız eden bazı şeyleri yeterince göremiyoruz. Kaybetme korkusuyla zamanla değişir diye örtüyoruz üzerini, evlendikten sonra da esen tartışmalı rüzgarlar devreye girince o değişir dediğimiz kısımlar gözümüze dev gibi batıyor. Esen kavgalı tartışmalı poyrazlar örtüyü kaldırıyor. O yüzden iyice tanımalıyız karşımızdaki kişiyi. Süre uzun olmalı. Tabi bu süre içinde aileler de devrede, kız kısmı yalnız başına dışarda erkekle dolaşır mı? Baskılayıcı tutumlarla kadın serbest hareket edemiyor. Oysa çocuklarımızı yetiştirirken, sen erkeksin diye hoşgörü seviyemizi maksimuma çıkarıp, kız arkadaşlarını sık sık değiştirmesini övünç kaynağı yaparak, erkektir yapar gibi eğitimlerle yetiştirirsek terazi dengesi daima kızlara karşı aşağıda kalıyor. Kızlara otur sen kızsın çıkma dışarı, başını ört, üstünü ört, erkeklerle oturma gibi yaklaşımlar kızların erkekler karşısında nasıl davranması gerektiği konusunda kızları korkak, çekimser, suskun, biat edici kılıyor. Oysa kızlara da anne babalarca onun hayatta dik duracağı, kendini her konuda koruyabileceği şekilde eğitimler verilmeli. İşte bu yüzden kızlar evlenince üstünlüğü ya da söz hakkını hep eşlerine bırakıp, arka planda kalıyorlar. Bu kabullenici durumlar evlenince de kadınlar aleyhine devam ediyor. Evlendikten sonra da kararlar birlikte verilmeli, kadına sorulmalı, ikisi birlikte ortak bir karar almalılar.
Evlenince bekar iken yaptıklarını, kişisel istek ve hobilerimizi karşı tarafı rahatsız etmeyecek şekilde değiştirmemiz gerekir. Bazı isteklerimizi bohçalayıp rafa kaldırmamız gerekir. Artık tek elma değiliz, iki yarım elma olarak çıktık birleştik tek elma olduk.
Kadınlarda da var eksik taraflar. Mesela ben kızımı öyle yetiştirmedim. Her konuda donattım onu. Karşı tarafı tanımasına fırsat verdim. Hangi konuda dikkat etmesi gerektiğini öğrettim, anlattım. Oğluma da aynı şekilde. Kızlar ailelerince bu eksik bilgilerle yetiştirildiği için bazı şeyleri göremiyorlar ve bunu evliliğin başında bu ailenin belli kuralları var diyerek bu kuralları birlikte belirlemiyorlar.
Belli bir dönem sonra da bazı faktörlerden rahatsız oluyorlar. Evde çocukluğundan bu yana yapılan her işte kız çocuklarının fikri alınmadığı için, evliliklerinin tahmini beş ve onuncu yılları arasında kadınlar eşlerine hükmetme çabası içine giriyorlar. Evi yönetme, idare etme, evde lider olma gibi istekleri çıkıyor. İşte çocukluğunda bastırılmış, bu konuda ona aile içinde şans tanınmamış, tatmin edilmemiş bir istek. Oysa bu daha çocukluğunda anne ve babalarca kız çocuğuna verilse belki eşi ile anlaşarak belli işleri paylaşarak iş bölümüne giderlerdi. Erkek çocukları da aynı sürekli çocukluktan başlayarak ona evde lider , sorumluluk, idare etme işleri cinsiyeti ile özdeşleştirilerek verildiği için evlenince eşinin bu yöndeki isteği sanki onun erkeklik gururunu kırıyor gibi anlaşılarak karşı çıkıyor ve büyük bir anlaşmazlığın içine giriliyor. Kadınlarda bir faktör daha var. Kıskançlık. Kayınvalide oğlunu hem cinsinin yönetmesine karşı çıkıyor. Evliliğin iş bölümü şeklinde güzel gitmesi onu ilgilendirmiyor, onu ilgilendiren gelinin oğlunu elinden alıyor şeklinde algılanması, o yüzden ailenin içine müdahale ediyor. Gelinlerde ayrı polemik, onlarda eşlerini anneleri ile paylaşamıyorlar. Her ikisin de de temel neden kıskançlık. Oysa her işin çözümü yine kadınlarda, daha çocukken erkek çocuklarına evlendiklerinde eşlerine nasıl davranacakları şeklinde yetiştirseler, kızlarını da yine aynı şekilde yetiştirirlerse problem olmaz değil, az olur. Erkeklere kayırıcı, kızlara ayırıcı yetiştirme olmamalı. Kadınlar da ilgi açlığı bitmiyor. O yüzden eşinin tüm ilgisini vakum gibi çekmeye çalışınca boğuyorlar. Bir müddet sonra erkeklerde kaçış başlıyor. Bu eğitimin daha çocuklukta verilmesi gerekiyor. Erkek annesine gitmeli kararınca, onlarla ilgilenmeli kararınca. Kadın da evde lider olabileceği imkanlar yaratılmalı, tümden dışlanmamalı. Onun da evde kendini değerli hissettiği durumlar olmalı. Bunlar temizlik, çocuk bakma, yemek yapma gibi işler değil zaten bu işler ortak olmalı. Onun evde bağımsız belli sorumlulukları olmalı. Öğretmenler, yılın belli dönemlerinde çocuklarla ilgili gelişmeleri paylaşmak için toplantı yaparlar. Bu toplantılara çoğunlukla kadınlar katılır. Bir, iki kişi yani bir elin beş parmağını geçmez babaların sayısı. Ülkemde kadın olmak çok zor.
Ama ülkemde kadın olmak çok güzel ve değerli. Toplumu şekillendirecek olanlar kadınlardır. O yüzden yollarının önü açılmalı, kapatılmamalı. Kadınların olduğu yerde bereket ve güzellik vardır. Onları harekete geçirecek değerleri vermeliyiz. Onlara çok iş düşüyor. Yapacakları iş çok kolay, erkek çocuklarını erkek diye kayırmadan, kız çocukları kız diye ayırmadan yetiştirelim. Gelecek sizlerin eliyle şekillenecek. Onlara destek olalım, köstek değil…
15.07.2024
17.22
DENİZLİ/BEREKETLER
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.