KAHRAMAN SİNEK ALFREDO...
KAHRAMAN SİNEK DOSTUM,ALFREDO…
Gece henüz uykudan yeni uyanmıştı ki aniden çıkıp geliverdi.Önce sesini duydum tam sol kulağımın yanından geçti sonra burnumun ucuna bağdaş kurup vızıldamaya başladı.Sanırım vivaldi’nin muhteşem notaları onu derinden cezbetti ki birdenbire odamın şiir kokan boşluklarında uçarak raks etmeye başladı.Bir sağa bir sola salınıyor ara sırada aşağıya doğru sortiler yapıyordu, tıpkı bir balerin misali ya da balet.Belki de eski zamanlardan kalma küflü bir zenne..Bilemiyorum,kim bilir, neyse…Kalemi elimden bıraktım büyük bir dikkatle onu seyrediyordum.Sanki müziği hissediyor gibiydi.Beş on dakika kadar sürdü bu dans.Bir ara gözümü kapadım. Tekrar açtığımda ise yoktu.Etrafımı inceledim ama yine göremedim.Demek ki gitmiş diye geçiriyordum ki aklımdan daha harfler hecelere değmeden baktım kağıdımın üstüne açmış yeni tezgahını hınzır sinek.Derdin ne ? Yoksa ısırık mı satacaksın etime.Boşuna heveslenme bedava da versen almam.Bak şu densizin yaptığına,tam da uçamıyorum sözcüğünün üstüne konmuş. Sanki” bak ben uçabilirim ama senin kanatların yok uçamazsın” dercesine.Sineksavar belediye başkanı ile kankayız,seni ona havale etmemi istemiyorsan hemen odamı terk et dediysem de kâr etmedi.Üstelik bana nanik yapmaya bile yeltendi ama ondan önce ben ona nanik yapınca ısıramadığı bileğe hürmeten susup öylece oturdu kaldı.
Sinirden kendi kendime gülmeye başladım.Onu bir hamlede beyaz kağıdın üstüne tablo yapmak için şeytan tarafından dürtülsem de her defasında içimdeki çocuk beni hep durduruyordu.Ne önümdeki kağıt tuvaldi ne de ellerim fırça.Düşündüm taşındım biraz da fikrimi kaşıdım sonunda onunla arkadaş olmaya karar verdim.Hatta eğer arkadaşlığımız iyi giderse onunla dost bile olabilirdim.Tabii karşılıklı kriterlerimiz birbirine uyarsa.Ben ondan fazla bir şey istemiyordum.Sadece benim kağıdımı ve kalemimi rahat bıraksın yeter.Odada istediğin gibi uçmada serbestsin dedim ona sonra da sigaramdan bir nefes çekip dumanını üstüne üfledim.Pek hoşlanmadı ki bu rüzgârdan hemen havalanıverdi konduğu yerden gitti avizenin çiçeklerinden birine tünedi.Tepeden beni izliyordu adeta.Uzun bir süre yerinden kalkmadı ben de bu arada şiirimin sonlarına gelmiştim.Gözlerimi kapadım ve kendimi kemanın yüreğinde ağlayan arşe’nin ritmine bıraktım.Finali düşünüyordum.Çok güzel ve can alıcı olmalıydı son dizeler.Ateş kokmalıydı her harf hatta girdiği her kulakta yangın çıkartıp onu okuyan gözlere kazınmalıydı heceler , tıpkı aşk gibi..Kalem elimden firar etmek için büyük bir çaba harcıyordu çünkü tıkanmıştım.Ne yazacağımı ya da nasıl yazacağımı unutmuştum.Bir ara sineğe baktım.Aynı yerde kıpırdamadan duruyordu.O an aklıma bana tepeden bakan sözde dostlarım geldi.Eski günlere daldım gittim.Ben varken var olup da yok olurken yok olan bütün dostlarımı bir bir gözlerimin önünden geçirmeye koyuldum.Kimisi bir selamı esirgerken kimisi beni görünce hiç utanmadan yolunu bile değiştiriyordu.Hani derler ya,varsa iyisin yoksa kötüsün işte aynen öyle.Oysa hepimiz bir avuç çamur yığınından maviye doğmuş canlılar değil miyiz.Biraz et biraz kemik biraz da üstüne çul geçirdin mi, al sana insan görünümünde katre-i adem siluetleri.Dışı insan içi şeytan,kimisi ateş kimisi duman,bazısı gerçek bazısı yalan.Hangisini anlatayım size, hepsinden bir iz kaldı içimde,her birinden ayrı bir talan.Offffffff offfff...Of’u çoktan geçmişim Trabzon’a ayak basmak üzereyim,çekil ey Dünya çekil yolumdan valla hiç acımam adım adım şimdi senin her yerini ezerim..
Ruhum iyice daralmaya başlamıştı..İşte tam bu anda sinekçik bunu anlamış olacak ki yeniden odamın içinde neşe ile raks etmeye başladı.Onun dansını seyre daldım ve bir anda bütün kötü düşünceler aklımdan bir bir uçtu gitti.Kucağımda oturan kedim bile pür dikkat kesilmiş sineği seyrediyordu.O an beni görenlerin bana diyeceği tek cümle ‘’Kesin kafayı yemiş deli vallahi,zaten şair yazmasından belli sıyırmış bu anam bacım uzak duralım’’. En başta üst kat komşum Leyla..Benim bir şiir, yazdıklarımın da şair olduğunu bilen daha doğrusu benim gibi bir deliyi ustalıkla keşfedebilen akıllı zat-ı muhterem son hanımefendi..
Üstelik de bayağı kültürlü,her konudan anlıyor.Yine bir gün balkonda sinirden sigara içiyordum ki bu zat-ı muhterem bayan yanılıp da hatırımı sordu.Ben de ‘’Sorma komşum pisim (pc’m) donuyor canım ona sıkkın dedim’’.Bana ne dese beğenirsiniz;’’Ne var bunda can sıkacak gız,koy sobanın yanına ısınıveesin garipcaz,sen buncacık şeyi akıl edemedin mi ayy gız,yazık sana o kadar da mürekkep yalamışsın vah anam vahhh sana’’.. Hakikaten yazık bana nasıl da düşünemedim.Kış mı ki sobayı söküyorsun, ha aptal kafa.İşte böyle üşüyüp de donar bilgisayarın bu yaz ayazlarında..Ah ah !!! Haklısın Leylacığım,sanırım yaladığım mürekkep bayattı ya da büyük bir ihtimal son kullanma tarihi geçmişti belki,dedim ve gülümsedim.
Ben insanlara lakap takmayı sevmem ama üst kat komşum gudubet Leyla bunu çoktan hak etti.Niye mi?.Hemen söyleyeyim,geçen gün apartmanın giriş kapısında karşılaştık.Bana önce tuhaf tuhaf baktı sonra da ‘’Gız anam,sen get bi doktora görünsene,bizim bir deli Ayşa vardı valla sen aynı ona benziyon.Şimdi taş adamın altında öylecene otruyo garibim Bakırkoy’de.Sen hele bi get Allah şifanı verir’’…
Güler misin?
Ağlar mısın?
Döver misin?
Söver misin?
Ölür müsün?
Öldürür müsün?.
Kararı siz verin..Ya da Rodin’e soralım acaba o düşünen adam heykelini yaparken gerçekten beni mi hayal etti..? Ama ben yine her zamanki gibi kendi yöntemimle cevap verdim.’’Leyla yoksa senin göbek adın Ayşa’mı’’ dedim..Yüzüme bön bön bakmaya başladı ardından ikinci cümlemi yapıştırdım kulaklarına.’’A! Bak tren geçiyor,kaçırma eve kadar binip gidersin.Yazık bu ağustos ayazında üşütürsün mâzallah,üstelik seni ziyarete gelirken huni almam icap eder ki bu aralar biraz parasızım.Biraz sabret maaşıma az kaldı üşüteceğin zaman ben sana haber veririm,sen de rahat rahat üşütürsün emi arkadaşım’’. Oy oy oyyy… Ellerini ağzına kapatıp da uzun bir aboooo çekip merdivenden koşması vardı ki vallahi görülmeye değerdi.Hele gözlerindeki o son bakışı ömrümce unutamayacağım.Allah sizi inandırsın öcülerin bile ödü patlamıştır,kesin uzun bir süre iş göremez raporu almışlardır zavallıcıklar..Vay be vay ki vayyyy…Meğer balkondan sarkıp beni izlermiş yukarıdan gudubet..Çiçeklere su verirken beni onlarla konuşurken dinlermiş bu yüzden de bana deli damgasını vuruvermiş hemen.Hiç de umurumda değil.Ben önce lafa bakarım laf mı diye sonra da söyleyene bakarım adam mı diye.Gerisi hicazdan bozma nihavent usulü tere yağlı terelelliye..Eğer bir daha beni seyredip dinlerken görürsem ona şunu diyeceğim.’’Leylacığım,yarın doğum günüm ama sen bana hediye olarak sakın ütü alma,onun haricinde ne alırsan al emi’’.Tabii dayanamayıp “neden” diye sormak için atlayacak sazan..Ben de ona aynen ‘’Çünkü deli gömleği ütü istemez boşa masrafa girip de paranı harcama’’ diyeceğim..:) Kabul ediyorum evet ben de bazen çok acımasız oluyorum ama ne yapabilirim arz ve talep meselesi.İyileşmek isteyen ne kadar psikolog ,psikiyatr ve de terapist varsa buyursun gelsin..Bende bedava vizitesi.Koş vatandaş koş kaçırma kapanın elinde kalıyor.Bir alan bir daha alıyor.Sen de bir tane al bunlar bir delinin akıl defteri fotokopisi..Kopyaları düşlerde,aslı hu ninnisinde gizli…
Tüh ya!!! Bu arada sineği unuttum.Bir sinekten nereye geldik.Boşuna dememişler ‘’Laf lafı açar,laf da gider komşu kapılarını kırar..Kapıların ardında çıplak krallar derdine yanar..Kimisi ağlanacak haline güler kimisi gülünecek haline ağlar ‘’diye.Bir düşünür ne demiş.Aman canım boş ver ne demişse demiş.Adı üzerinde sadece düşünür işte, sıkıysa çaresini bulsa ya..Haksızsam huni’m kırılsın…Sorun değil,zulamda daha sayamayacağım kadar hunim var.Ve her zaman da bir yedeğini saklarım beynimde..
Neyse,biz dönelim benim sineğin hikayesine;
Gece, devriyesini neredeyse sabaha devretmeye hazırlanıyordu ama ben hâlâ şiirimi tamamlayamamıştım.Fakat yine de çok eğlenceli bir gece geçirmiştim ta ki o korkunç olay meydana gelene kadar.Kucağımdan bir anda fırlayan kedim neşeyle dans eden arkadaşımı yakalayıp afiyetle midesine indirivermişti.Keşke kurtarabilseydim.Lâkin,kedimin hızına ulaşabilmem imkansızdı.Ben arkadaşımı kaybetmenin hüznüyle çaresizce tavanı seyrederken kedim ise sepetten yatağına gidip derin bir uykuya çoktan yelken açmış rüya bile görmeye başlamıştı belki de.Ne tuhaf değil mi? Bazı insanlar yaşarken kimseye faydası dokunmazken bazı canlılar var ki ölürken bile faydalı olabiliyorlarmış.Tıpkı dostum sinek gibi.Ben ona kahraman sinek “Alfredo” adını verdim.O, bu ismi yaptığı son ölüm dansının hakkıyla kazandı.Zira şiirimin finalini o hazırladı bana.Ki bu yüzden yazdığım o şiiri arkadaşıma yani dostum Kahraman Sineğe ithaf edeceğim.Alt tarafı pis bir sinek diyenlere inat o şiirim sadece ona ithaftır.Yalnızlığımı paylaşan ve derdime ortak olup beni sevindiren bir sinek bile olsa saygımın ölçüsü asla değişmez…
Ah Leyla âhhh…
‘’Tepede olmak sadece durduğun yeri yükseltir ama ruhunu ve karakterini asla.’’
Sen böyle gudubetliğe devam ettikçe,gelir bir sinek işte böyle haciz koyar,
bendeki dostluk tahtına…
YORUMLAR
Olaya kedinin de dahil olduğunu anladığım an sineğin sonunu da kurgulamıştım aslında. Kaçıp kurtulamamış demek. Bir yaşama ansızın dalıveren böylesi sinek ve başkaca canlıya dair yazıları okumuşluğum vardır. Hatta zor hedef fare adlı filmi şiddetle öneririm. Fazlaca çocuksu bulunmaz ise eğer, hayli izlenesi. Leyla ise kendi işine baksın derim. Çünkü sanırım ne konuşabileceği çiçekler, ne de kelimeleri yok kendisinin. Yazı ve kurgu çok hoştu. Buradan okuduğum bu ilk yazı gayet gülümsetti, bir yandan da düşündürdü. İki satır yazanlara hemen şair yazar denilmesine yönelik serzenişe de katılmamak elde mi? Tebrikle...
ecedemet
İçten yorumunuza çok sevindim.
Çok teşekkürler..
Bu arada Leyla bana küsmüş yüzüme bile bakmıyor ama neden bilemiyorum.Zira neden küstüğünü de bilmiyorum.Ama yine de memnunum kafam rahat...
Tavsiye ettiğiniz filmi en yakın zamanda izleyeceğimden emin olabilirsiniz.
Selam,saygı ve dua ile...
Tam okuyamadım.müsait olunca yavaş yavaş okuyacağım ece.
çok esrarengiz bir hikaye ye benziyor.
ellerine sağlık.
ecedemet
Hoş geldin sayfama,
Yalnız bir dahaki gelişinde huni getirmeyi unutma,benimki kaybolduda.......;)))
Yorumuna ve ziyaretine çok teşekkürler dostum...