Buz Peygamber 2
Buz Peygamberinin ve arkadaşlarının yani bilim insanlarının yaptığı çalışmalar dünyayı anlamak üzerine. Dünyanın tomografisini çekme, analiz etme, verileri toplama ve aynı insanın beden yapısındaki akış ve hareketler gibi dünyadaki döngüyü anlama çabası, anlatma çabası.
Çok geç olmadan diyorlar; dünya bizi sırtından atmadan diyorlar anladığım kadarıyla. Yaşam kültürümüzü değiştirmek mecburiyetindeyiz. Çünkü döngü bozulmak üzere. Dünyanın eşik sınırları kimi konularda aşıldı kimi konularda aşılmak üzere ve bunun geri dönüşü yok.
Eksi 25 derece ve rüzgarsız bir havanın yaz mevsimi sayıldığı kutuplarda dünyanın en soğuk yeri olan Vostok’ta eksi 51 derecelerde yapılan bilimsel çalışmalar. Yanlış hatırlamıyorsam son 40-50 yılda yeryüzünün bu araştırmalarda buzun ne kadar derininden örnekler alınabilir ve bu örneklerden ne sonuçlar çıkarılabilir.
Beş farklı milletten 8 çalışmacı. Para; savaşa ve çatışmaya, silahlanmaya ayrılmayııp bilimsel çalışmalara ayrılınca çıkan sonuç dünyanın 40-80 bin yıllık iklim geçmişine ışık tutuyor.
Yine şunu öğreniyoruz; Hiroşima ve Nagazakiye atılan atom bombasının ve ardılı olan atom bombası çalışmalarından çıkan radyoaktif maddelerin üst atmosferden güney kutup dairesi ulaşması ve kar olarak düşmesi aşağı yukarı 15 yıllık bir süreye tekabül ediyor.
Buz ve suyun döngüsü okyanus akıntıları, dünyayı insana benzetirsek kan dolaşımımıza benziyor. İhtimak önümüzde 1-2 asırda 40 metreden 120 metreye kadar deniz seviyesinin yükselmesi karşımıza çıkan en büyük gerçek.
Keşfedilmemiş son bölgelerinden dünyanın değil mi kutup daireleri. Güney kutup dairesi, dağlara isimler vermişler, şaka yollu verdikleri dağ isimleri belki de artık coğrafya kitaplarında.
Coğrafya ve deniz deyince aklıma birden, Kanuninin, ihtiyarlık döneminde Piri Reisi idam ettirdiğini okumuştum, bu bilgi doğru mu acaba, bilen var mı veya araştıran?
***
Spektrometre ve görünmez atomlar.Karda iki tür hidrojen bulunur, ağır ve hafif, Soğuk havada yağan karda hafif hidrojen bol bulunurken, sıcak dönemlerde yağan karda ise daha çok ağır hidrojen bulunur diyor. İkisi arasındaki oranın sıcaklıkta değişimi hassasiyetle takip ettiğini keşfetmiş. Böylece izotropik termometreyi doğurmuşlar. Müthiş bir keşif.
Sonrasında ise karın veya buzun spektrometrik çözümlenmesi, binlerce yıl olmuş olsa da karın yağdığı günün ortam sıcaklığını hassas bir şekilde öğrenmemizi sağlayacaktı. Geçmişin iklim kapıları açılmıştı. artık en derindeki ve en eski buzu bulmak gerekiyordu. İklimin nasıl evrimleştiği tanımlamak görevimde o buzun oluştuğu sıcaklığı öğrenmek istemiş.
1962 de 30 yaşında tezini bitirip küçük bir araştırma ekibine katılmış.
Buz; yağan her karın hikayeye yeni bir sayfa eklediği bir kitap gibidir diyor. İlk sayfalar en derinleri ve en zor erişilenleri. Tarihe dalmak onda bir saplantı halini almış. O dipsiz derinliklerde zamanın şafağından bu yana saklanan buz örneklerini yüzeye çıkarmaya kararlıymış.
Alplerde kayaları delmek için tasarlanmış sondaj uçlarını kullanmışlar, çok derinlerden örnekler çıkarabilecek aletler geliştirebilmek için mühendislerle birlikte çalışmışlar. Deneme yanılma yöntemiyle ilerlemişler, aylar akıp geçmiş. sonun ilk prototip geliştirilmiş. Onu güney kutbu buzlarında denemenin zamanıydı. Daha çok geliştirilmesi gerekiyordu.
16 aylığına yine güney topraklarına, güney kutbu buz örtüsüne. Ailesi ve işi arasında kalınan ikilemler. 22 sefer Kutup seferine katılmış. ve bu 22 sefer 10 yıla denk geliyormuş. Herkesten uzakta hayatta kalmanın tek yolu mücadele ve dayanışma. Adelya topraklarına büyük bir neşeyle dönmüş ve bu sefer ise 1 yıldan uzun süre üssün sorumlusu olacakmış.
Bu sefer ve çalışmalar ise sondajları denemek için bir fırsat sunmuş.
Bir akşam zor geçen bir sondaj denemesinden sonra yeni gelen Avustralyalı bir meslektaşıyla bir şeyler içiyorlarmış. Biri sondaj uçundan bir parça buzu çıkarıp, büyük emekle kazanılmış bu buzun viskiye girmeye hak ettiğini söylemiş.
Termal şok buzun içine hapsolmuş havayı serbest bırakmış, geçmişin havasını! Her kar katmanının arasında doğduğu iklimin hafızası hapsedilmişti, bunlar zamana dayanmış minik atmosfer fosilleriydi, Bunu neden daha önce fark etmemiştim. Karın derinliklerinden alınan hava kabarcıklarının çözümlenmesi zamanın doğuşundan bu yana iklimin tüm tarihini gözler önüne serecekti. Bunu ispatlamak Dominik, John ve bir kaç bilim insanıyla daha 10 yıllık bir çalışmayı gerektirmiş. Ertesi gün bu fikrin daha ne kadar önemli olduğunu bilmiyordum. Antartika’da geçireceğim ikinci 9 aylık seyahatime hazırlanıyordum çünkü. sene 1964’müş.
1965 tüm çabamı ekibin üstünde çalıştığı diğer araştırmalarla birlikte hava kabarçıklarının çözümlenmesine ayırmaya adamaya karar vermiş. Karşılarına çıkan diplomatik sıkıntılar beni usandırıp Antartika’dan uzak tuttu, Örneklerinin tarihi aynı zamanda karın içine hapsolmuş tozları arayarak da saptamaya çalışmışlar.
Buz; gerçek ve doğal bir gezegen saatidir.
Böylece huzursuzluk veren bir keşif yapmışlar. Nükleer patlamaların olduğu dönemlerde belli bir radyoaktif element atmosfere salınır, bunların çoğu patlama bölgesinin yakınlarında dünyaya döner, ama bazıları üst atmosfere taşınarak dünyanın diğer köşesine seyahat eder, bu radyoaktif elementler bilhassa kutup bölgelerinde kar katmanlarının içinde bulunur. Nükleer silahlanma çağındaki her bir nükleer patlamanın tarihini saptamayı başarmışlar. Hiç bir canlının kolonileşmediği bu el değmemiş beyaz diyarda insanlığın mirası Hiroşima ve Nagazakinin kanlı yara izleri bulunmuş.
Alarm düğmesine basmışlar, büyük güçler derhal nükleer testlerin ertelenmesine karar vermişler. Bu benim için ezici bir keşifti. Dünyada hiç bir yerde insanın etkisine karşı güvende değil miydik. Gezegenin fani ve kırılgan yapısı ani ve şiddetli bir biçimde göz önüne serilmiş.
1970 lerde insan faaliyetlerinin iklimleri bozabileceğinden şüphelendik. Ancak su götürmez kanıtlara ihtiyaç vardı. Jeofizik çağında başlayan uluslararası iş birliği hala canlıydı. Amerikalılar ve artık Ruslarla bir sefer hazırlamışlar.
1974 de 42 yaşındaydım. Ekibimde artık 30 u aşkın araştırmacı vardı. Ülkesinin şanı için Antartika güney bölgesine 1911 de yürüyenlerden 60 yıl sonra oradaydık.
C Kubbesi, yıllık ortalama sıcaklık eksi 51,7 santigirant derece. Uçsuz bir beyazlık. yeryüzünün en yaşanılmaz yerlerinden biri. 2 hafta çalışmışlar. Yıllık kar yağışı azmış, yılda 10 cm’ymiş. Yine de zamanda geriye gitmek için yeterli.
Onları almaya bir C30 uçağı gelmiş, sondaj malzemelerini bir sonraki çalışmalar için orada bırakmaya karar vermişler. Gelecek planları şekillenmeye başlamış.
Ancak büyük bir aksilik oluyor, C30 uçağı havalanamadan motoru patladı. Kampa dönmüşler ve ikinci bir C30 uçağı gelmiş. Güney Kutbunda kalan son iki uçak da onları almaya gelmiş ancak sadece biri havada kalabilmiş. Bu kazadan sonra Amerikalıların ve bilimsel ortaklarımın işi bırakacağından emindim. O kazadan çok etkilenmiş korkmuş, sorumluluğun ağırlığı büyük bir yüke dönüşmüş, ya biri ölseydi. Sondajın maliyetini göze alıp devam etmeli miydik. Ancak ön sonuçlar bile çok şey ifade ediyordu ve bu daha çok bunalmama neden oldu.
Waşhingtonda bulunan ulusal bilim vakfındaki arkadaşlarının tepkisi onu hayrete düşürmüş. Kullanılamaz hale gelen iki uçak sadece yan hasardı ve bırakmak için bir nedenden sayılamazdı demişler.
3 yıl sonra yeniden 1977, C kubbesine dönmüşler. Benim için işin ucunda çok şey vardı 10 yıllık bir hazırlık 3 aylık bir seferde şekillenmişti. Son Buzul Çağına ait buzlara ulaşmaya umuyorlarmış. İçinde korku ve heyecanın karıştığı garip bir his.
Araştırmanın geleceği buz karotunun doğru çalışmasına bağlı. Saatte 1 metre hızla delmeye devam. Metre metre zamanın parçalarını toplamışlar, bu yorucu iş günde 24 saat devam etmiş. Karotların buzda sıkışmasını önlemek olağanüstü bir çaba gerektiriyordu.
Laboratuvardaki sıcaklık sıfırın altında 53 derece. 1 ocak akşamı 655 metreye ulaşmışlar. Çözümlemeler birinci buzul çağının buzlarına ulaştıklarını göstermiş.
İki hafta sonra 900 metreye ulaşmışlar, durmalıydık, karotumuz bu derinlikte çalışmaya uygun değildi ve onu tehlikeye atıyorduk. Derin buzda çalışmak için yeni bir uç tasarlamaları gerekiyormuş. Geri dönmeden önce yıllar sürecek bir çalışma yapılmalıydı. 892 metrelik derinlik hayallerinin bile ötesindeymiş. 40 bin yıllık iklim tarihiyle eve dönüyorlarmış.
Gitmeden önce dünyanın en güneyinde oynanan futbol oyununu tertiplemişler.
Laboratuvar çalışmaları daha yeni başladı. İlk kez buzda hapsolmuş hava kabarcıklarının bileşimini inceleyebiliyorlarmış. Buzul çağına ulaştıklarında karbondioksit tuhaf sonuçlar ortaya koymuş. Daha da ilerlemeliydik. Ve nereye gidileceğini biliyorduk. 1974 de Vostok’a yaptığı bir seyahate gizli gizli beslediği bir fikir için çıkış noktası olmuş.
Vostok, Antartika efsanesi. Rus üssü. Ötenin de ötesinde. Geçiş için Ruslar Jeomanyetik kutba ulaşmak için 1500 km yol almışlar. Hava o kadar soğuktu ki yakıtın sıvılaşıp depolara doldurulabilmesi için yakıt fıçılarının ısıtılması gerekiyormuş. Bir gün hava eksi 90 dereceye kadar düşmüş.
Vostok, devasa ve en büyük kubbelerden birinin üstüne kurulmuş. Güney Kutbunun başka bir ucundaki bir soğuk savaş döneminden beri orada çalışmalar yapılıyormuş.
52 yaşında, Vostoktaki çalışmalar yeni buz karotunun geliştirildiği son 5 yılının boş geçmemesini sağlamış.
Seyahatleri sırasında hem abd hem de rus tarafından çok iyi dostlar edinmiş. Vostokta yönünü kaybetmemiş, bu daha çok gençliğinin Şarkosuna hoş bir ziyaret gibiymiş. Su yok, 2 haftada bir sauna ,, kaya gibi sağlam arkadaşlıklar.
Buradaki buz yığılması muazzamdı. Ancak kalınlığı insanoğlunun aç gözlülüğü ile altındaki kaynaklar arasında engeldi. Neyse ki bilim insanları buradaki buzu korumayı başarmıştı, Soğuk Savaşın nefret dolu iklimine rağmen 1984 de olağan üstü bir sefere çıktık. Soğuk Savaşın ortasında Amerikalıların destek verdiği Fransızlar bir Sovyet üssünde. Dünyanın en ücra noktasında politik bölünmeye karşın bilimin nasıl üstün geldiğini gösterdik.
Yer altında sıfırın 57 derece altında saklanmış buzlar var. Bir kar karotu jeofizikçilerin kutsal kasesine doğru yol alıyor.
Rus sondajcılar mükemmeldi, vinçleri çok iyi kontrol ediyorlardı, sıkışan sondaj başlıklarını çıkartmakta çok ustaydılar, maharetleri sayesinde yeni bir delik açmaya gerek kalmıyormuş. ve yıllar kaybetmeye gerek kalmadı. Dinlenme odasında unutulmayacak şey: votka ve gaz yağı. Gaz Yağı sondaj deliğini açmak için temel bir gereksinim. Votka ise, Rusların yeni gelenlerin yükseklik hastalığına karşı buldukları tek derman. Ruslar bir mühendislik başarısı elde edip 2000 metreye ulaşmışlar. Yoğun fiziksel çaba istiyordu bu metreler.
Fransaya götürmeleri gereken 20 ton buz. İlk seferlerinde 150 bin yıllık buzlara ulaşmışlar, sonraki seferlerinden 400 bin yıllık buzlara. Buz, sonra destansı bir seyahate çıktı, önce bir amerikan uçağı, sonra rus gemisi ardından fransa kamyonuyla labaratuvara 15 bin km’lik soğuk zincir yolcuğuna başlamışlar.
Bu aşamada dünyanın güneş etrafındaki sonsuz rotasından bahsetmek için konudan sapmalıyım..
Gökbilimciler bize bu rotadaki sapmaların 100 bin yıllık soğuk ve sıcak döngüler olduklarını göstermiş. 80 bin yıllık buzul çağını her biri 20 bin yıl süren buzul çağları arası dönemler veya sıcak dönemler izliyordu. Bu teorinin tam döngülerinin ispatlanması için Vostok buz örnekleri çok önemliydi. Ancak biz daha da ileriye gittik, 1998 de Vostok da 3603 metre derinliğe ulaştık, bu 420 bin yıllık buz demekti. 20 yıllık çaba... Hava için de benim için de muazzam bir seyahat.
Meslektaşlarıyla birlikte hiç durmadan çalışmışlar.
...
..
İklim dökümünü nefesini tutmuş izliyormuş, 4 buzul çağı, atmosferdeki karbondioksit ve metan düzeyleri karşısındaymış. Karşımda iklim ve sera gazlarının yoğunluklarının birbirine yakından bağlantılı olduğunun kanıtı duruyordu. Vostok grafikleri dünyada doğal bir şekilde oluşan soğuk ve sıcak dönemler arasında 5 dereceyi bulabilen sıcaklık değişimlerini gösteriyormuş. Suyun kutuplarda donduğu ve denizlerde sıvılaştığı dönemler arasında 120 metrelik deniz yükseklikleri de ortadaydı.
Bir kaç yıl sonra C kubbesine dönüp 800 bin yıllık geçmişe gidip sekiz iklim döngüsünü izleyeceklermiş. Ama nerede olursanız olun hangi grafiğe bakarsanız bakın çıkan sonuç hep aynı, son 100 yılda insanların ürettiği karbondioksit dünyadaki sıcaklıkların emsalsiz bir şekilde yükselmesine neden oluyor. Gezegenimizin iklimini tarihte hiç görülmediği bir hızla değiştiriyoruz. Mesaj su götürmez.
Bu çalışmalar bana bir yanda uluslararası taktir kazandırırken bir yandan da kişisel çıkarları uğruna şüpheci davranıp çıkarttığım sonuçlara karşı gelenlerin neden olduğu yaralar açtı.
Ama ne derlerse desinler, dünyanın dört bir yanından başka araştırmacılar bundan 30 yıl önce Vostoktan ve C kubbesinden elde edilen verileri iyice arıtıp sağlamasını yaptı.
***
100 yıl içinde deniz seviyesinin 50 metre yükseleceğini söylüyor Buz Peygamberi. Bir kaç asırda bu gerçekleşecek. Çocuklarımın çocuklarının bunu göreceğini söylüyorum. Eskisi kadar genç değilim.
1992-1995-1997 Rio -Berlin - Kioto birbirini takip eden konferanslar.
2025 yılına gelindiğinde mevcut haline göre yüzde 25 veya 26 azaltmayı düşünüyoruz.
Boş bir zafer, bu ısınma göz önüne alınmadığında kabul görmenin ne faydası var. Bazen hiç bir amaca hizmet etmemiş olduğum hissi ile savaşıyorum. Prestijli Mavi Gezegen Ödülünü almaktan büyük onur duyuyorum.
Bir zamanlar hayatın filizlendiği verimli ve cömert bir bahçe varmış. Benim adım Claude Lorius ve sonsuza kadar 23 yaşımda olacağım..
Ateş yakmak için taşları birbirine sürtmeyi akıl eden ilk insanları düşünüyorum. Orada eriyen buzulları, diğer yanda boğulan adaları düşünüyorum, dünyanın zorlandığı bu değişikliklerine uyum sağlamanın zamanının olmadığı düşünüyorum.
Dünya ve onun yarattıkları için değil. onlar bizi de atlatacak. Çocuklarımız için. Dolu geçen hayatıma baktığımda düşündüklerim onlar. Bilginin ve dayanışmanın bizim kuşağımızın onların üzerine saldığı bu kasırgaları aşmasını sağlayacağını umuyorum. İnancım var, insanoğlunun kendini en iyi bulduğu an güçlüklerle karşılaştığı andır.
…
Bu kadar, hikayem bitti, şimdi geriye harekete geçmek kalıyor, artık siz de biliyorsunuz, peki ne yapacaksınız?
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.