- 338 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Yaşanmış Baba Oğul Hikayesi
Baba oğul arasında ufak çaplı tartışmalar ve sorunlar normal olarak yaşanır, fakat kimse canından bir parça olan sevdiklerine kasten zarar vermek istemez.! Ama herkes gibi, aile üyeleri de üzebilir birbirilerini.
Bir gün "Hasan" adında ki genç delikanlı nişanlısının köyüne gitmek için babasının arabasını alır ve bir arkadaşı ile birlikte köye varırlar. Nişanlısı (Alışveriş) için hazırladığı listeyi Hasan’a verir. Hasan da arkadaşı Mehmet ile birlikte ilçedeki mağazalardan alışverişi tamamlar ve babasının eve gelmeden önce arabayı yerine koyması için aceleyle yola çıkar. Mehmet de kızın evine gidip emaneti teslim eder ve şehre dönüş yapmak için bir başka arkadaşından ricacı olarak kendisini şehre bırakmasını söyler.
Hasan’ın babası (Arif Bey) malına çok düşkün bir kimsedir ve malını her ne pahasına olursa olsun kimseyle paylaşmaz. Haliyle oğluyla da.
Hasan tepe yollarından giderken karşı yönden gelen aracın, virajda hatalı sollama yapması nedeniyle direksiyonu kırar ve taklalar atarak uçurumdan aşağı yuvarlanır. Araç unufak olmuştur. Hasan yuvarlanma esnasında kayalıklara çarparak yavaşlayan otomobilden kendisini dışarı bırakmıştır ve otomobil yuvarlanmaya devam etmiştir. "Hasan" kendisinden geçmiş bir şekilde hiç hareket etmeden kanlar içerisinde yatıyordu. Bir süre sonra Mehmet arkadaşı ile şehire dönerken helikopterin uçurumun göbeğinden havalandığını ve yolun kenarındaki itfaiye ambulans ve polis ekiplerini görmesiyle bir telaşa kapıldı. Araçtan inip koşarak olay yerine yaklaştı, ortada görünen bir araç yoktu ama her yerde damla damla akmış kan izleri vardı. Polislere neler olduğunu sorup bir otomobilin kaza yaptığını öğrendi ve daha sonra kazaya neden olan aracın sürücüsüne aracın rengini sordu. Araç (Kırmızı) idi. Hemen Hasan’ın gideceği hastaneye gitti ve durumunun iyi olduğunu öğrenince Hasan’ın ailesine bugün Hasan’la birlikte bir işleri olduğunu ve arabayı da aldıklarını söyledi. Hasan’ın babası Arif Bey, sinirden deliye dönmüştü. "Ne hakla arabamı alırsınız diye bir ton fırça attı Mehmet ’e" bir gün hastanede kaldıktan sonra Hasan hastaneden ayrılmak için doktorlardan rica etti ama ayakta duracak mecali de yoktu. Ve bir sonraki gün hastanın kendi isteğiyle ayrıldığına dair imzası alınarak taburcu oldu.
Korkarak eve gitti, babası salonda tv karşısında çekirdek yiyordu. "Hasan kafasını yere eğip; baba ben senin arabayla küçük bir kaza geçirdim ama söz veriyorum sana daha iyisini alıp hatamı tamir edeceğim demeye kalmadı babası yüzüne bile bakmadan tekme tokat dövmeye başladı." Hasan zaten güçlükle ayakta duruyorken yere yığıldı ve yaraları yeniden kanamaya başlamıştı. Mehmet kapıda sesleri duyunca içeri girdi Hasan’ı babasının elinden zorla alıp dışarı çıkardı. "Hasan acilen astaneye kaldırıldı." Aradan birkaç gün sonra Arif Bey Mehmet’i arayıp arabanın nerede olduğunu sordu, oğlu Hasan umurunda bile değildi. Mehmet de arabanın bulunduğu yeri tarif ederek onu kaza yerine gitmesinin en uygun olacağını düşündü. Arif Bey abisi ile birlikte kaza yerine vardı, uçurumdan aşağı yaya olarak inerken her yerde otomobil parçaları olduğunu gördü. Uçurumun eteğine indiğinde aracın tekerlerini farklı yerlerde olması git gide korkularını arttırıyordu ama bu kez arabasını değil, gördüğü her parça da oğlu Hasan’ın ne tür bir kaza yaptığı hususunda ki endişeleri artık acı vermeye başlamıştı. Tamamen aşağı indiğinde aracın son parçalarına ulaştı. Araç parçalara ayrılmış ve geriye sadece arka bagaj kısmı tek parça kalmıştı. Arif Bey kendinden geçti, dizlerinin bağı çözülmüş hareket edemeden yere yığıldı. Arif Bey’in abisi de hayretler içerisinde kalakalmış ve onun da durumu Arif Bey’den farksız haldeydi.
Onları çaresizlikten uyandıran Hasan’ın nişanlısı "Nazlı Hanım" nişanlısına günlerce ulaşamayınca Arif Beyi aramıştı. Arif telefonu açtı "Kızım, Hasan köyden dönerken kaza yapmış, şuan büyük ihtimalle hastanededir diye cevap verdi. Sonra derhal kendilerini hastanede buldular. Mehmet perişandı Hasan komaya girmiş tüm doktorlar genç delikanlıyı hayata döndürmek için seferber olmuşlardı. Hastane duvarları Arif Beye zindan olmuştu. "İşte o zaman anladı ki; bu hayatta hiçbir şey ailesinden daha önemli değildi."
"Hasan günler sonra yoğum bakım ünitesine alındı, her yeri yara bere içerisindeydi, acımadan tekme tokat döven baba; oğlunu o halde görünce elinden tutmaya bile kıyamaz oldu ve kahroldu o hastane odasında.
Annesi bir taraftan, babası bir taraftan, nişanlısı bir taraftan perişan oldular. Onları güçlükle ayağa kaldıran yine Mehmet olmuştu. "Mehmet" Arif Bey ve eşine Hasan’ın kazadan sonraki konuşmalarından bahsetti. "Sizin üzülmenizi istemediği için zorla hastaneden çıktı ve yine siz üzülmeyin diye küçük bir kaza olduğunu söyleyecekti, sırf annem babam üzülmesin diye yaptı bütün bunları. Bu durumda dayak yiyeceğini hiç düşünmemiştik dedi." Şimdi daha fazla üzülmenizin hiç kimseye faydası olmayacak. Çünkü Hasan’ın gülen yüzlere, tebessümle bakan gözlere ihtiyacı var. Lütfen daha fazla zorluk çıkarmayın da o’na moral olun dedi.
Not:
Bazen mümkün müdür, her yaşantımızı an-be-an sevdiklerimize anlatmak? "Kendi kendimize düşünür ve onlar üzülmesin diye eksilterek anlatırız belki." Bazen de hiçbir şey anlatamayız kızacaklar, dövecekler korkusuna. Ama aslında paylaşmak isteriz; iyi ya da kötü geçen tecrübelerimizi. Yol öğrenmek, yol görmek isteriz belki de. Ama hiçbir zaman dağ görmek istemeyiz. Ve bazen aileler dağ olurlar evlatlarının önünde. Öyle engel olurlar ki; başarılacak hiçbir alan dâhi bırakmazlar...
Şimdi soruyorum size; "İtimadınızı kazanmak için ille de ölümden dönmek yahut ölmek mi gerekiyor?"
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.