- 425 Okunma
- 2 Yorum
- 6 Beğeni
AÇIL SUSAM AÇIL...
Tembihlenmiş bir yaram var: yamalı düzenekte saklı sırlarım.
Sözcükleri istiflediğim bir şiirin iskeleti ve eşleşen imgeler yüreği ve acıları sağaltan günün gecenin özlemi ile deştiğim toprak misali.
Göğün müdavimi gözlerim ve büyüyen göz bebeklerim.
İlahi Sırdaşım ve inhisarında inancın yoldaşım kalemim ve cüssesi beni dahi şaşırtan tüysıklet yansıması kalemin öyle ki kalender meşrep sözcükler.
Kukuletası kayıp kimi sözcüğün bazen depara kalkan yüreğim bazen bir aparat bellediğim şiirin hikâyesi ve nasıl da cimriyim yazarken sözcüklerden bedeller ödüyorum imgelerden örüyorum şiirlerimin saçlarını ve yüzümdeki nüktedan pırıltı.
Aşkın ambarında bir tavuk gibiyim gagaladığım aşk bazense bir arpa boyu yol gidemediğim izlenimine kapılıp yeniden başlıyorum hikâyeme.
Hüzünse saçağı şiirlerimin.
Devasa bir saltanat sürüyor her sözcük:
Önce yuvalanmış.
Sonra yuvarlanmış.
Nihayetinde benim her birini yuhalayan ve uzay çöplüğüne gönderiyorum yazdığım ne ise bir kere bile görücüye çıkarmadan benim gözümden düşen cümleleri acımadan asıyorum darağacına.
Hükümranlığında Mevla’mın…
Diskalifiye edildiğim hayat denen müsabaka oysaki dopingli değil benim yüreğim ve seyyah kalemim.
İtibar ettiğim kadar itibar görmek…
Ve işte Hakkın kapısı ardına kadar açıkken bana bazen gözlerim açık gördüğüm rüyalar ve mülkiyetimle teslimiyetimle endamlı bir yolculuğa baş koyduğum.
Sıradan bir günün sıra dışı hüznü.
Siması tanıdık acıların.
Sihirli bir dokunuş aşkın eli, yalnızlığın karekökü ve özlemin kürü.
Küstüğüm nice duygu.
Kurguladığım nice şiir ve hikâye.
Kurcaladığımsa zihnim en sevdiğimse tozlu kayıtları gün ışığına çıkarmak elbet alt bilinç de devreye giriyor ve üst belleğimi bir halı gibi örterken mazinin tüm servetini İlahi bir dokunuş ile kıvırıyorum halıyı bir köşeye.
Kıvrıldığım döşeğim.
Bazen yorgan döşek cümlelerim.
Bazen isyankâr genelde tövbe ettiğim ve sil baştan.
Maliyeti uykusuzluk ve baş ağrısı olan ama mülkün sahibesiyim kalemin radar gibi taradığı evren benim kalp gözümle tavaf ettiğim ve sonsuzluğun dayatması.
Hüzne binaen neşeli bir d/okunuş.
Hazana muhalif baharın pembeden tini.
Resmettiğim nerede ise binlerce duygu ve işte o İlahi Rakım aşkla eşleşen sevgim ve Rabbime dönük yüzüm.
Bir şiir deyip de geçmeyin hani
Ya da:
Sıradan bir deneme ve de resmettiğim bir hikâye ve nicesi.
Sararan yapraklar misali ve sönen feri yıldızların.
Kırık tokamla saçlarını ördüğüm notalar ve fildişi yalnızlığım ve peyderpey yükselen sesi içimdeki mızmız çocuğun…
Hali hazırda bir duygu ve ritmi duyulmayan yürek.
Köhne bir malikâne belki de gönül kubbem ve uçuşan saçlarım rüzgârın dinmeyen esintisi elbet kalem iken emrime itaat eden ve de kulaklarımı tırmalayan sesi bilinmezin:
Açıl susam açıl…
Kapanan kapıların ertesinde dik duruşumla ve mizacımla ve de yalnızlığımla diklendiğim cihan ve benim tek maruzatım var:
İlla ki sevgi…
Hangi kapı dayanabilir ki sevginin bu içten çağrısına?
YORUMLAR
Mevsimlerden yaz.
Günlerden giz.
Hayatı yaşanır kılansa o iz:
Hani, insanlığın duvarlarına çizdiğim ve yazdığım sevgi sözcükleri.
Bazen yenildiğim bazen yanıldığım.
Dudak payı mı var yoksa sevgide ve işte usulca fısıldıyorum ben sevgimi diğer yandan yazma aşkımla da yere göğe sığamıyorum.
Huzurun sağanağı ve selametim için aralıksız sevmeli ve dua etmeliyim ki tek yaptığım zaten bu.
Miadı dolan duygular var bir de hayallerim bir de hayallerimi çalanlar.
Irkı yok sevginin.
Bense yeni baştan hayaller kuruyorum ve kimine göre kuru kuru sevip kuru kuru yaşıyorum derken kurunun yanında yaş da yanıyor.
Bir çekincem var aslında nicesi.
Bir çıta ki yükselttiğim ve sevgiyle eştiğim.
Aştığım da sevgiyle.
Ve de eşleştiğim.
Münazara ettiğimse kalemim ve işte istifledim cümleleri derken cümleten sundum insanlara maruzatımı bir de sevgimi…
Afalladığım da doğru yürürken en çok da kendimle olan mücadelemde daha da çok şey varken aşmam gereken.
Ben eşikteyim.
Belki de tıngır mıngır salladığım beşikte kendimi uyutup kendimi kandırıyorum ama…
Buna mecburum, bayım ve boyumu aşan onca duygu var ki bu yüzden ses etme ve sus payı bir söylemde bana da söz hakkı tanıyın gerçi benim yerime konuşan biri var ama…
Sararan yapraklar misali ve sönen feri yıldızların.
Kırık tokamla saçlarını ördüğüm notalar ve fildişi yalnızlığım ve peyderpey yükselen sesi içimdeki mızmız çocuğun…
Hali hazırda bir duygu ve ritmi duyulmayan yürek.
Köhne bir malikâne belki de gönül kubbem ve uçuşan saçlarım rüzgârın dinmeyen esintisi elbet kalem iken emrime itaat eden ve de kulaklarımı tırmalayan sesi bilinmezin:
Açıl susam açıl…
Kapanan kapıların ertesinde dik duruşumla ve mizacımla ve de yalnızlığımla diklendiğim cihan ve benim tek maruzatım var:
İlla ki sevgi…
"Hangi kapı dayanabilir ki sevginin bu içten çağrısına?" diyen ve gerçekten de çok doğru bir düşünceyi dile getiren duygu dolu yüreğinizden süzülüp gelen ihlâs içinde harika duygularla yazılmış muhteşem güzellikteki paylaşımınız için gönülden kutluyorum tebrikler efendim.
Gönlünüze ve kaleminize sağlık diliyorum.
Her şey gönlünüzce olsun ve yolunda gitsin inşallah.
En içten selam ve saygılarımla.
Esenlikler dileğiyle.
Gülüm Çamlısoy
Eksik olmayın siz sizler.
Yüreğiniz dert görmesin
Sonsuz içten selam saygımla