- 367 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
“KTÜ FARABİ HASTANESİ, TRABZON'DAKİ ANKARA’DIR.”
“KTÜ FARABİ HASTANESİ, TRABZON’DAKİ ANKARA’DIR.”
Ülkelerin, şehirlerin önemli değerleri vardır. O şehrin adı anıldığında ilk akla gelecek hususları bünyesinde barındırırlar. Bu değerler, bazen beşeri veya tarihsel, bazen de kamu tüzel kişiliklerine ait kurumsal varlıklar, semboller şeklinde tezahür eder.
Trabzon özelinde konuyu biraz daha spesifik hale getirecek olursak, beşeri manada, nice Eren Bülbül’leri bağrında taşıyan, Kahramanlıklarla dolu bir Şehrin hamuruyla yoğrulup, mayasıyla olgunlaşmış vatanperver, mert ve yiğit insanların diyarı gelir hemen aklımıza...
Aynı şekilde Sürmene Bıçağı, Hasır Bileziği, Ekmeği, Tereyağı, Kuymağı, Hamsi’si, Horonu bilinir de, nice Küheylanları yeşil çimlere sermiş, mazisi destanla dolu Trabzonspor’u hiç unutulabilir mi?
Öte yandan, denize paralel hırçın dağları, engin maviliklere göz kırparak Sarptan, Kastamonu’ya kadar uzanan zümrüt kıyıları, Güney’de ise Gümüşhane’ye doğru yol alan derin vadileri, sancağı altında cem eden şehzadeler şehri Trabzon’un, bu tarihsel süreçleri yok sayılabilir mi?
İşte bana göre, yok sayılamayacak değerlerden biri de, KTÜ Farabi Hastanesidir.
Uzun yıllar görev yaptığım KTÜ personeli olmam nedeniyle, aidiyet duygusu içinde ve tarafgir bir üslupla bu satırları kaleme aldığım düşünülmesin. Kişisel prensiplerime göre, kaynak kişi veya belge sunmadan, asla herhangi bir düşünceyi, görüşü esas alarak hedef kitlem ile paylaşımda bulunma alışkanlığım hiçbir zaman olmamıştır.
Bu nedenledir ki, KTÜ Farabi Hastanesinin en yetkili ağızlardan biri olan Başhekim, Sn. Prof. Dr. Yüksel Aliyazıcıoğlu’nun kişisel ifadeleriyle sunduğu paylaşımları, dikkatlerinize arz etmek isterim.
Sayın Prof. Dr. Yüksel Aliyazıcıoğlu’na yönelttiğim, “Üniversitemiz hastanesinin iflasın eşiğinde bulunduğuna, merkezi bütçeden aktarılan nakdi kaynağa rağmen, halen piyasaya milyarla ifade edilen borcu olduğuna ve bu nedenle hastaların mağdur edildiğine” ilişkin sorulara, Sn. Aliyazıcıoğlu’nun verdiği samimi cevaplar aynen şöyledir.
“ Sevgili Kamuran Tuna, öncelikle kulaktan dolma bilgilere ve dillerde pelesenk olmuş söylentilere aldırmayıp, doğrudan konunun kaynak muhatapları olarak, tarafımızla yaptığınız bu söyleşi için size teşekkür ediyorum.
Hastanemiz ’in, uygun şekilde yönetilemediği, iflasın eşiğinde olduğu, hastaların mütemadiyen mağdur edildiğine ilişkin, şehir efsanesi şeklindeki söylemler doğru değildir. Ancak, Ağustos 2018 yılında yaşanan döviz dalgalanmaları oldukça önemlidir. Beklenmeyen bu dalgalanmalar neticesinde, tedarikçilerimiz etkilenmiş ve bu etkileşimin yaratığı ivme sonucunda, hastanemiz açısından da ciddi finansal sorunların doğması kaçınılmaz olmuştur.
Merkezi bütçeden, Üniversitemiz hastanesine 250 milyon TL kaynak aktarıldığı şeklinde duyumlar alınmaktadır. Oysa bu da yanlıştır. Zira sözü edilen kaynak, sadece Üniversitemiz hastanesine matuf bir kaynak aktarımı değil, diğer farklı illerdeki 43 Üniversitenin tamamı için aktarılan 450 milyon liranın ilk dilimi olup, bu aktarıma müteakip Üniversitemiz hastanesine düşen pay ile ancak üç, dört ay süreli bir rahatlama sağlanabilmiştir.
Hastanemizin dönüşebilmesi için, yıllık 360 milyon TL bütçe öngörülmektedir. Buna mukabil, yüz bin metrekare kapalı alanı ile toplamda yüz otuz beş bin metrekare alana konuşlu hastanemizde, her ay 15 milyon TL sabit giderimiz bulunmaktadır. Bunun dışında, yarıya yakını kemoterapi ilaçlarından oluşan 3,5,- 4 milyon lira tutarında aylık ilaç giderimiz vardır.
Hastanemiz, her ay Bilimsel Araştırma Projelerine %5, Genel Bütçeye de %1 para aktarır. Hastanemizde görev yapan bin kişilik taşeron işçi bulunmaktadır. Bu personel, vatandaşın zannettiği gibi, Devlet kadrosuna tabi personel değildir, maaş ödemeleri doğrudan kurumumuz tarafından karşılanmaktadır. İşte tüm bu verileri alt, alta koyduğunuzda gelir-gider dengesindeki problem açıkça kendini ortaya koymaktadır.
Mevcut şartlar ve yasal mevzuat hükümleri mucibince, yıl bazında yaklaşık 80 milyon TL civarında kurumsal görev zararının oluşabileceği, normal sınırlarda kabul edilmektedir. Ancak ifade ettiğim gibi, gelir-gider dengesizliği ve kur dalgalanmaları sebebiyle total olarak halen, 250 milyon TL civarında kurumsal borcumuz bulunmaktadır.
Sözü edilen bu borcun sıfırlanması halinde, reel manada hastanemizin, finansal bir sorunu kalmayacaktır. Başta kıymetli rektörümüz, Sn. Prof. Dr. Süleyman Baykal hocamız olmak üzere, canhıraş bir gayretle sürdürdüğümüz yegâne mücadele bu amaca yöneliktir.
Takdir edilir ki hastanemiz, önemli bir sağlık hizmeti sorunu açığını kapatan, bölge hastanesi konumundadır. Trabzon dışında, Ordu, Giresun, Gümüşhane, Rize, Bayburt, Artvin, Erzincan, Erzurum, Van, Iğdır, Kars ve Ardahan illerini kapsayan derinlikteki coğrafya ’ya sağlık hizmeti sunmaktadır.
Yatan hasta trafiğimiz ’in %70 ‘i, ağırlıklı olarak yerel hastanelerimizin yanı sıra, il dışı hastanelerden, kurumumuza yapılan sevk zinciri nedeniyle oluşmaktadır.
Ülkece içinden geçtiğimiz dar boğaza rağmen, polikliniklerimiz, servislerimiz, ameliyathanelerimiz ve acil birimlerimiz başta olmak üzere, tüm imkânlarımızla vatandaşımızın hizmetinde olmaya devam etmekteyiz.
Yukarıda bahsi geçen, paydaş niteliğindeki tedarikçi firmalarımıza ilişkin finansal sorunlar ekseninde, malzeme temini hususunda zaman, zaman aksamalar yaşanıyor olsa da, her ne şart altında olunursa olunsun, acil vakalarımıza mutlak surette, gerekli destek ve hizmet azami şekilde verilmektedir.
Kuruluş tarihi itibariyle, Türkiye’nin dördüncü Üniversitesi olan KTÜ bünyesinde hizmet veren, 40 yıllık deneyim ve köklü mazimiz ile hiç şüphe yok ki, son on yıldır adeta Trabzon’un Ankara’sı konumundayız.
Dolayısıyla, birçok alanda ilkleri başarmak suretiyle maziden, atiye doğu süzülerek, elde edilen bu kazanımların yıkılması oldukça kolaydır. Lakin önemli olan bu kazanımların korunup, yaşatılabilmesidir.
Bir an için hastanemizin hizmet dışı kaldığını düşünelim;
Hastanemiz bünyesinde 150 TL civarındaki bedel ile özel muayene olabilecek bir hasta, bu defa özel hastane ve müesseselerde aynı muayene için 400 TL ödeyecek. Diğer tahlil ve tetkiklerle birlikte bu rakam, yaklaşık bin TL olacaktır.
Ayrıca, ilimiz de ileri tedavi metotları uygulayabilen son basamak, başka bir hastane olmadığından, hasta sirkülasyonu büyük metropollere doğru akmak zorunda kalacak ve böylece, sadece muayene için ödenecek 150 TL tutarındaki gider, asgari on bin TL’yi bulacaktır.
İşte tüm bunları dikkate aldığımızda, elimizde mevcut değerlerimize, topyekûn sahip çıkmamız gerektiğinin altını hassaten çizmek isterim. “ diyor, Sayın Aliyazıcıoğlu…
Görüldüğü üzere, bu ifadelerin tamamına olmasa bile, ekseri kısmına katılmamak mümkün değil. Hamasi söylemleri bertaraf ederek, bir takım çıkar odaklarının ekmeğine yağ sürme hatasına düşmeden, sahip olduğumuz bu değerleri korumamız icap etmektedir. Asla unutulmamalıdır ki canlı organizmalar misali, bu tür kurumsal oluşumların da korunup, kollanmaya ihtiyacı vardır. Bu ihtiyacın temini, bazen Milletçe kenetlenmektir. Saygıyla…
31. 01. 2020
Kamuran TUNA
Araştırmacı Yazar-Şair
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.