- 913 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
BİR DAHA ERZURUM
Erzurumlu değilim ama benim hayatımda Erzurum’un yeri büyüktür. Dört yıl okuyarak öğretmen olduğum yerdir Erzurum.
Bundan kırk yıl önce tanışmıştım bu güzel belde ile. O zamanlar bu kadar güzel değildi elbette. Daha kırsal, daha iptidai idi. Ama yine nereden bakarsanız bakın Erzurum’du, doğunun Paris’iydi.
Öğrencilik hayatında pek anlamazsınız güzellikleri. Parsız kalsanız suçlu Erzurum’dur, sınavdan zayıf alsanız yine suçlu o, hatta bir kıza yeşillenseniz de karşılık bulamasanız suçlu yine Erzurum’dur. Annenizden, babanızdan ayrı, alışkanlıklarınızdan uzak, soğuk ve mücadeledir Erzurum sizin için…
Geçtiğimiz günlerde Erzurum’da eğitimini tamamlayan kızımın işleri için bir daha gittim Erzurum’a. Bu defa kendi arabamla ve ailemleydim. Bilmem bu kaçıncı gidişimdi, yirmi mi, yirmi beş mi, otuz mu? Gitmekten yüksünmedim. Hatıralarım canlandı yeniden. Ancak bu defa belki de son gidişimdir diye biraz hüzün vardı içimde…
Okulumu ziyaret ettim. Korona engel oldu binanın içine girmeme. Okulumu izledim. Şekil değişikliği yüzünden hatıralar biraz zor canlandı. Değiştirmişler Kazım Karabekir’i. Güzelleşmiş, küçük küçük birkaç ağaç vardı bahçede dev ağaçlara dönüşmüş. İçi de yenilenmiştir muhakkak ama dışı pırıl pırıldı.
Sokak sokak gezemesem de Dadaş sinemasını yerinde bulamadım. Yemek yediğimiz lokantalar yok artık yerinde. Bir bardak çay karşılığı video izlediğimiz kahvehaneler kapanmış. Dönerin yağını ve kokusunu yüzümüze yüzümüze püskürten lokantalar da yoktu yerinde. Onların yerine lüks dükkanlar açmışlar, büyük avm’ler yapılmış.
İnsan aşina olduğu yerlerden geçerken zaman birden kayboluyor ve sanki karşınıza arkadaşlardan biri çıkacak gibi geliyor. Çıkacak ve diyecek ki, yarın vize var, çalıştın mı?
Hakkın rahmetine kavuşmuş arkadaşım geldi gözümün önüne, Muhsin kardeşimle o kitapçının önünde ayakta muhabbet etmiştik. Mekan ile hatıraların ne kadar birbiri ile ilgili olduğunu anladım, kırk yıla yakındır aklıma gelmeyen hatıralar canlanıverdi birden.
Cumhuriyet Caddesinde önümden giden kara kızın kaçamak bakışları canlandı gözümde, hala arkamda mı diye bakan.
İmkanım ve zamanım olmadığından gidemediğim bazı yerleri de gördüm bu son gidişimde.
Erzurum güzeldi be gardaş, genç olmak güzeldi, umutlar vardı, heyecan vardı.
“Dün gece yar hanesinde yastığım bir taş idi, altım çamur, üstüm yağmur yine gönlüm hoş idi.”
“İstanbul neçi gardaş, Erzurum yayla yayla…”