- 617 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
ACI GURBET
Sene 1958 ; Kızılelma’dan, memleketimizin diğer bölgelerine, rızıklarını aramaya giden Kızılelma’lılardan bazıları da. Aydın ilimizin Karacasu nahiyesindeki baraj işinde çalışmaya gitmişlerdi. Çolak gilin Dursun, Beytü gilin Kadir, Ali oğlu gilin Ahmet beraber çalışıyorlardı.
Bahar gelmek üzere olduğundan Kızılelma’ya dönüş hazırlıkları başlamıştı…
Çolak gilin Dursun henüz memlekete dönmek niyetinde değildi, Onun gerçekleştirmek istediği bir hayali vardı.
Niyeti Aydın Karacasu’da görmüş olduğu suyun debisinin çarka vurmasıyla oluşacak enerjinin değirmen taşını döndürmesi sonucu çalışacak, bir su değirmenin benzerini köyüne yapmaktı. Değirmen için gerekecek, malzemeleri temin etmiş ,usta çalıştırmış, değirmenin büyük bir kısmını bitirmiş, su çarkını yerleştirmiş, değirmeni un öğütecek duruma getirmişti. Haliyle biraz borçlanmış, değirmenin kalan işleri içinde, paraya ihtiyacı vardı. Bu amaçla son bir gurbete gidip para kazanarak hem borçlarımı ödeyeyim, hem çocuklarımın geleceğini kurtarayım düşüncesindeymiş…
Dursun; iri yapılı, güçlü, kuvvetli, ömrünü hep zor işlerde çalışarak geçirmiş, gözünü budaktan esirgemeyen, genellikle orman kesim işlerinde, götürü usulde çalışarak, geçimini temin eden ,iyi kalpli birisiydi …
Sene 1957;Samsun ,Çarşamba’da çalıştığı tarla işinin, hafif olduğunu, bu iş bana göre değil , ben bu işte çalışamam diyerek çalışmayıp, kendisine daha uygun gelen ağır orman kesim işinde çalışmak için. Aydın Karacasu’ya gitmişti. Burada yapımı süren baraj işinde çalışmaya başlamıştı, Amca oğullarından Kadir’de yanına gelerek baraj işinde çalışmak için müracaat etmiş; fakat Amcaoğlunu işe almamışlar, yeğen seni işe almadılar ya , bende burada çalışmam diyerek, Oradan beraberce ayrılarak kendilerine uygun iş aramışlar Manisa Bornova barajında birlikte çalışmaya başlamışlar…
Dursun zor işleri seven,1,90 üzeri boyu olan güçlü kuvvetli birisiydi. Kolay işte katiyen çalışmaz, dağa ormana kütük getirmeye gittiği zaman ,urganı kütüğe dolarmış, eğer kütüğü hafif yerinden oynatırsa ,hah dermiş işte benim öküzlerin taşıyacağı yük bu kütük diyerek koşum yaparmış. ”Öküzler o zamanın en kıymetli ulaşım ve yük taşıma aracı olduğundan ,Öküzlerini fazla zora sokmamayı düşünürmüş.”
Dursun iki evliydi ilk evliliğinden olan iki kız çocuğu, hayat şartlarının zorluğundan ve bakımsızlıktan hastalanarak, henüz 10 yaşlarına gelmeden vefat etmişler. Gönlünü Kocasından ayrılmış,3 çocuk annesi Seher’e kaptırmış bu suretle ikinci evliliğini yapmıştı.
İlk eşinden ve ikinci eşinden 1.5 yaş aralığında iki oğlu vardı. Oğullarına tosunlarım derdi, ikinci oğlu olduğu zaman tosunlarımı çiftledim diye sevinerek, müjdeyi veren kadına cebinde ne varsa veren, her ihtiyacı olanın yardımına koşan, Kızılelma’nın yiğit delikanlısı…
ÇOLAK GİLİN DURSUN
Aslımı sorarsan Çolağın Dursun derler bana;
Memleketim Sivas, köyüm, Kızılelma.
Neme lazım derdim ,bana gümüşten zurna;
Oysa bir erik dalı da olsa, yeter de, artar bana!
Mevlam bir saman çöpüyle itmedikçe;
Anladım ki! çok çalışmakla zengin olunmaz,
Bu sırrın sebebi hikmeti nedir ?diye sual olunmaz!
Hiçbir zaman kolay işte çalışmadım;
Ormanlarda nehirlerde kütüklerle savaştım,
Niyet ettim köyüme bir su değirmeni yapmaya,
Bu son gurbetim olsun dedim kendimce,
Sürükleyip götürdü kader beni Antalya’ya,
Çok çalışıp kazanarak, bir değirmenim olacaktı,
Ocağımda bolluk bereket , sofram boş kalmayacaktı,
Güçlüydüm kuvvetliydim ,ecel beni yenemez sandım!
Ne yazık ki çok yanıldım, «Oysa bana malum da olmuştu»
Rüyasını da görmüştüm, arkadaşlarım Irmağı geçti de;
Uğraştım, çabaladım ben ırmağın karşısına geçemedim!
Tosunlarımı göremedim, hasretle ve sevgiyle saramadım,
Şu yalan dünyadan da, bir türlü murat alamadım!
Döndürmedi felek bana, Değirmenin su çarkını!
Kalanlara selam olsun bu sözlerim nasihat!
Tosunlarım bahtınız açık, yolunuz doğruluk olsun…
Nitekim Dursun Dağlarda, Irmaklarda çok çalıştı gözünü hiçbir zaman budaktan esirgemedi.
Fakat; karşılığını da bir türlü alamadan, Değirmen hayalini de gerçeğe dönüştüremeden fani
dünya dan , “30.Mart.1959 tarihinde” Antalya’nın Taşağıl nahiyesine bağlı ormanlarda çalışırken
bir kütüğün üstüne devrilmesi sonucunda, gerisinde 2 eşi dul ve iki eşinden birer oğlu; biri 2
yaşında, diğeri 6 aylık iki yetim yavru bırakarak hayata veda etti. Mezarı o zamanın imkanlarının
kısıtlılığından Kızılelma’ya götürülemediğinden Antalya’nın Taşağıl nahiyesindedir…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.