- 720 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
DEPREM ÜZDÜ ÖRNEK DAVRANIŞLAR GURURLANDIRDI
Elazığ’da 24 Ocak 2020 Cuma akşamı, bütün yurdu üzüntüye boğan; 6,8 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Evler yıkıldı canlar kaybedildi. Türk milleti nefesleri tutulu gözleri yaşlı ve kalbi buruk şekilde TV kanallarına kilitlendi.
17 Ağustos 1999 Gölcük depremi düşünüldüğünde bu hüznümüzü hafifleten en büyük teselli can ve mal kaybının nispeten az olmasıdır.
Gölcük depreminde, çekilen acıları daha da üzücü kılan, zamanında gerekli müdahalenin ve yardımın yapılamamasıydı. Bu yüzden kayıplar büyük, yürekler buruk ve acılar kalıcı oldu.
Elazığ depremi ile ilk anda yaşadığımız korkularımız ve akan gözyaşlarımız, zaman zaman tebessüme, rahatlatan iç çekişlere dönüştü. Bunun sebebi de gıpta edilecek, gurur duyulacak yardımlaşma ve dayanışmanın en nadide örneklerini görmek olmuştur.
Türkiye Elazığ depreminin ardından tek yürek oldu. Türk milleti duada depremzedelere hayırlar, sağlıklar yardımlar diledi. Bununla birlikte kimi maaşını bağışladı, kimi çevresini organize ederek yardım topladı. Anneler bacılar kazak ve çorap örüp gönderdi, kimi de orada olamadığı için özür diledi…
Kimi canını hiçe sayarak enkaza daldı, kimi darda kalanlara bir soluk nefes, yaşama tutunması için sıcacık el oldu. Herkes seferberdi, herkes tek soluktu. Herkes oradaydı, kimi bedeniyle, kimi de kalbi ile.
Bunları yaşlı gözlerle izlerken tebessüm ettik, göğsümüz kabardı. Gurur duyduk, kenetlendik. Millet olmanın hazzını yaşadık, hüzünde de sevinçte de. İşte yüreğimize dokunan örnek gelişmelerden bazıları:
“Adı Emine Kuştepe, O kahraman bir UMKE görevlisi. Enkaz altında kalan Azize ile telefonla irtibat kurdu. Sakin olmasını, ne yapması gerektiğini anlattı. Arada Kürtçe konuşup talimatlar verdi. “Herkesi konuştur, sakın susmayın” dedi. Azizenin ve diğerlerinin yerini öğrendi. Ekipler Azize ile beraber birçok kişiyi çıkarmayı başardı…”
“Tokat’ın Reşadiye ilçesinden 75 yaşındaki Hayriye KAYA yaptığı anlamlı bağışla gözleri yaşlandırdı. Üç ayda bir aldığı; “yaşlılık maaşı” ndan depremzedelere battaniye alınması için 100 TL bağışta bulundu.”
“Antalya’da bir bayan, kalbinin en derin yerinden satırlara döktüğü; “burada hiç kullanmadığım bir yorgan var. Çeyizimden çıkardım. Kime ulaştıysa onu sıcacık ısıtsın…” ifadelerini yazarak yorgana iliştirip gönderdi. Okuyanları duygulandırdı.
“Gölcük’ten bir aile gönderdiği yardım malzemelerinin üzerine; “Yıkanmış ve ütülü kıyafetler vardır. Depremi en ağır şekilde yaşayan insanlar olarak yanınızdayız. Acınız acımız, geçmiş olsun.” Notunu iliştirdi. Belli ki gönlüyle Elazığ’a gitmişti…
“Düzce’de yardım toplanırken, 6 yaşındaki Muhammet montunu çıkartıp depremzedelere gönderilmesi için görevlilere uzattı. İçi alev alevdi, üşümek aklına gelmiyordu. Üzüntülü ve samimiydi…”
“Elazığ’ın Çevrimtaş köyünde, içleri ısıtan bir olay yaşandı. Askerler depremzedelere yardıma koşmuştu. Bir asker ateş önünde ısınan depremzede Ramazan Ermek’in ayağında çorap olmadığını fark etti. Ayağındaki çorabı çıkartıp depremzedeye kendi elleriyle giydirdi. Askerin küçük ama anlamı büyük hareketi nedeniyle duygulanan Ermek gözyaşlarına hâkim olamadı.”
“Van’ın Erciş ilçesinden ilkokul 2’inci sınıf öğrencisi Eyüp Ömür Dindaroğlu, Elazığ’a anlamlı bir yardım kolisi gönderdi. Biriktirdiği harçlıklarıyla oyuncak ve kırtasiye malzemesi alarak yetkililere teslim etti. Yardım kolisine, "Elazığlıların derdini en iyi bilen Ercişliler olarak yanınızdayız ve elimizde olan imkânları sizinle paylaşmak istedik. Biz kocaman bir aileyiz. Çünkü biz Türkiyeyiz. Ben 2/A öğrencisi Eyüp Ömer Dirdaroğlu olarak sizleri Alah’a emanet ediyorum. Erciş’ten kucak dolusu sevgiler" yazılı bir mektup bıraktı.
“Yardım poşetlerinden birisinin içerisinde öyle bir mektup vardı ki “işte Anadolu insanı bu” dedirtti. Ordu’dan gönderilen mektupta: "Elazığ’daki depreme çok üzüldük. Bizleri sarsıntısı bile çok korkuttu, siz ise yıkım yaşamışsınız. Canınız yanarsa canımız yanar. Keşke orada olup size kendi ellerimizle yardım edebilsek. O zaman içimiz daha rahat ederdi. Ama havalar soğuk diye hem battaniye koyduk hem de kardeşliğimizle içiniz ısınsın diye size bunu yazmak istedim. Umarım kaybolmaz ve okursunuz. Bizi yanınızda hissedin. Allah sizi çok korusun. Ordu’dan sizler için dua ediyoruz…" ifadeleri herkesi duygulandırdı.
“Lüleburgaz’dan, Elazığ’a gönderilmek üzere küçük bir kız çocuğu tarafından verilen pakette 15 lira ve “Harçlığımdan veriyorum. Size çok üzüldüm. Çok geçmiş olsun. Siz hiç üzülmeyin. Sevgilerle…” yazılı not bulundu.”
“İzmir’den Elazığ’a gönderilen yardım paketlerinde Çocuk bezlerinden birinin üzerine iğnelenmiş, "Yeni alacak başka param yoktu. Kızıma aldığım paketi gönderdim. Geçmiş olsun kardeşim. Allah, sizlere sabır ve şifalar versin…" yazılı isimsiz not, okuyanları duygulandırdı.”
“Edirne’nin Keşan ilçesinde toplanan yardım kolilerinin içinden depremzedelere yazılmış ’geçmiş olsun’ notları çıktı. Bir çocuğun oyuncağını koyduğu zarfın üzerine ise ’Sen de paylaş, ben oynadım, sen de oyna’ yazdığı görüldü.
Başka bir notta; “Keşke daha fazla imkânım olsaydı da çok çok şey gönderebilseydim. Özür dilerim… Yüreğim ruhum kalbim sizinle…Hepsi geçecek emin ol…Hiçbir şey olmazsa sabah olur…” notu yazılmıştı.
Ne güzel, ne güzel… Daha yazamadığımız yüzlerce gurur duyacağımız paylaşımlar var. Kuruluşların, iş adamlarının, sanatçıların, sporcuların yardım ve desteğini de ayrı ayrı zikretmek gerek… Hepsine minnettarız, gurur duyduk onur duyduk. İşte Türkiye ve Türk milleti bu… Daha ne söylenebilir ki... Bu güzellikler hep devam etsin. Hüzünlerimize silgi mutluluklarımıza katkı olsun…
Depremde emeği geçen devlet yetkililerine, görevlerini özveriyle, üstün başarıyla icra eden Türk Kızılay’ına AFAD’a, AKUT’a vb. kuruluşlara yürekten teşekkürler…
Tüm depremzede kardeşlerime geçmişler olsun dileklerimi gönderiyor, hayatını kaybedenlere rahmetler, yaralılara acil şifalar ve yakınlarına sabırlar diliyorum. Yüreğimiz sizinle. Çok geçmiş olsun. Mevla’m sabırlar versin. Hepsi geçecek emin olun… Hepsi geçecek…
Sevgiyle kalın…
Seyfettin KARAMIZRAK
YORUMLAR
Böyle toplumsal felaketlerde Alevi'si Sünnisi, Laz'ı Kürdü bir olmayı beceriyoruz... Bunu aslında her zaman yapmak durumundayız... Birbirimizi seversek de bu işi kolaylıkla çözeriz gibime geliyor... İnsanlık budur, vatandaşlık bilinci budur, yurdunu sevmek, insanları çıkarsız karşılıksız sevmek budur... Ne güzel örnekler ile dolu dolu anlatmışsınız yaşadığımız bu hüzünlü deprem olayını... Kutluyorum güzel yazınızı Hocam saygıyla...