- 1478 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
ÖLÜM
Şu ölüm denilen şey ne garip bir şey ya hu. Bazen, ben geliyorum, der. Bazen ise, hiç ben geliyorum, demez. Ne zaman kalbimin olduğu sol bölgede bir sızı olsa, bir sıkışma olsa, galiba bana ölüm geliyor, derim ama gelmez, bilmiyorum ki ne zaman ölüme yakalanacağımı. Çevremde de görmüyor değilim ölüme aniden yakalananları. Yanıbaşımızda bulunan birkaç dakika önce gördüğümüz insanı, sapasağlam duran insanı aniden kaybediyoruz. Heyt be ölüm, sen ne gizemli bir şeysin böyle.
Güzel ölümlere her zaman imrenmişimdir, bir ölüm düşünün camide namazda secdede ölüm sizi aniden yakalıyor. Secde anında vefat etti, diyorlar arkanızdan, kim böyle güzel ölüm istemez ki. Az önce Facede gezinirken imam-hatipten emekli bir öğretmenimizin oğlunun akşam uyuyupta sabah uyanamadığını yani vefat ettiğini okudum, evet dostlar akşam uyuyupta sabaha sağ çıkacağımızın garantisi yok. Onun için her daim ölümü peşimizde bilmeliyiz.
Ölüm bir nehirdir, girişi çoktur ama bir tane bile çıkışı yoktur. Yüz yıl önce ölüm denilen nehire giripte çıkanı görmedik göremeyeceğiz de, zaten ölümün yapısında da bu var zaten.
Yıl 2004 aylardan şubat, şubatın 8’i, Henüz 18 yaşındayım. 8 şubatta gece vakti çarpıntı yakalar beni. Sabah zor olur. Haberleri izlerken Cem Karaca’nın kalp krizinden vefat ettiğini duyarız. Ben içimden derim ki; ona ne oluyor da kalp krizinden vefat ediyor, asıl kalp krizinden vefat etmesi gereken benim, diyorum. Çünkü çarpıntı arada sırada beni fena yokluyor. Bir ara son günlerimi yaşadığımı zannediyorum, herkese ve de herşeye sanki son defa bakıyordum, sanki en kısa zamanda birkaç gün ölecekmişim gibi. Çünkü şiddetli kalp çarpıntısından dolayı bir kaç gün içinde kalp krizinden öleceğimi zannettim. Sonra ne mi oldu? Akşama doğru, bana son günlerimi yaşıyorum , hissini yaşamama sebep olan çarpıntı görevini tamamladı ve de gitti.
Bazen ölüm gelecek gibi olur da gelmez, bazen de gelmeyecek gibi olur da gelir. Heyyy ölüm er ya da geç seninle karşılaşağız, seni en güzel halinle bekliyorum; umarım sen bana geldiğinde şehit olarak tebessümle bu dünyayı terkederim. Allah hayırlı güzel imanlı ölümler nasip etsin herkese inşaallah.
Şimdi gelelim Kur’an-ı Kerim bize ölüm hakkında ne diyor, isterseniz bir kulak verelim;
Enbiya Süresi 34-35. ayetleri:
“Senden önce de hiçbir insana ölümsüzlük vermedik. Şimdi sen ölürsen, onlar ebedî mi kalacaklar?
Her can ölümü tadacaktır. Denemek için sizi kötü ve iyi durumlarla imtihan ederiz. Sonunda bize geleceksiniz.”
Nahl Süresi 70. ayet
“Sizi Allah yarattı, sonra da vefat ettirecektir. İçinizden, (sahip oldukları) bilgiden hiçbir şeyi bilmeyecek yaşa, ömrün en düşkün çağına kadar yaşatılanlar da vardır. Kuşkusuz Allah ilim ve kudret sahibidir.”
Mü’minûn Suresi 15-16. ayetleri:
“Sonra siz bunun ardından mutlaka öleceksiniz. Sonra da kıyamet gününde tekrar diriltileceksiniz.”
Zümer Süresi 30. ayet:
“Elbette sen öleceksin, onlar da ölecek. Sonra da kıyamet gününde rabbinizin huzurunda davalaşacaksınız.”
Necm Süresi 44. ayet:
“Öldüren de O’dur, yaşatan da.”
Tevbe Süresi 116. ayet:
“Bilesiniz ki göklerin de yerin de hükümranlığı Allah’ındır. Yaşatan O’dur, öldüren O’dur. Allah’tan başka sizin için ne bir dost ne bir yardımcı vardır.”
Duhan Süresi 8. ayet:
“O’ndan başka ilah yoktur, hayat verir ve öldürür. Sizin rabbinizdir, önceden gelip geçmiş ecdadınızın da rabbidir.”
Vakıa Süresi 60-61. ayet:
"Aranızda ölümü biz takdir ettik; sizi benzerlerinizle değiştirmemiz ve bilemeyeceğiniz bir şekilde sizi yeniden var etmemiz hususunda bizim önümüze asla geçilemez.”
Cuma Süresi 8. ayet:
Şöyle de: "Biliniz ki, kendisinden kaçıp durduğunuz ölüm, muhakkak gelip size çatacaktır. Sonra akıl ve duyularla idrak edilemeyeni de edileni de bilen Allah’a döndürüleceksiniz, O da size yapıp etmiş olduklarınızı bildirecektir."
Ahzab Süresi 16. ayet
Onlara şunu söyle: "Ölümden veya öldürülmekten kaçsanız bile bu kaçış size bir fayda vermeyecektir. Kaçıp kurtulmanız halinde de bundan çok az faydalanabileceksiniz." (NETTEN ALINTI)
SÜNDÜS TOKGÖZ - KONYA
11.09.2018 - SALI 23:23