- 986 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
GELİN-KAYNANA
GELİN -KAYNANA
Birçok evliliklerde, asırlardır süregelen ve çiftlerin üzerine kâbus gibi çöken gelin kaynana sürtüşmesi boşanmalara kadar dayanmaktadır. Gelinin kaynanaya, kaynananın geline karşı tutumu, peşin hükümler ve kafalarında taşıdıkları ön yargılara göre davranmalarıdır. Küçük anlaşmazlıklar kavgaya dönüyor. Daha ortada hiçbir şey yokken gelin kayınvalidesi, kayınvalide gelini için olumsuz düşüncelere kapılarak, adeta düşmanca davranmaya başlıyorlar.
Gelin-kaynana çatışmaları, türkülere, fıkralara, hikâyelere, filmlere, şakalara, manilere, özellikle de dedikodulara malzeme olmuş konuların başında yer almıştır. Aynı kişiyi, yani oğlu ve kocasını seven iki kadın, sebepsiz yere anlaşamayarak hayatı önce kendilerine, sonra tüm aile bireylerine zehir ediyorlar. Toplumda kayınvalidenin gelinine baskın olma arzusu ve buna karşı gelinin bağımsız olma isteğinin de gelin-kaynana çatışmasının önemli nedenlerinden biridir. Kayınvalidenin oğlunu kıskanması ve adeta gelini kendisine rakip gibi görmesi ve yıllarca emek verip büyüttüğü evladını elinden kaçırdığını zannettiğini sanması da gelin-kaynana çatışmasına yol açtığı bilinmektedir. Arada ezilen de anne ile eşinin arasında kalan erkek oluyor.
Bu çatışmasından kurtulmak için en başta gelen şeyin her iki tarafın birbirlerine karşı anlayış ve saygı çerçevesi içerisinde yaklaşması, yani duygudaşlık (empati) yapması, kavga etmek yerine birbirini anlamaya çalışmanın çatışma ve çekişmelerin önüne geçeceği muhakkak.
Gelinin her şeyden önce bir gün kendisinin de yaşlanacağını düşünmesi, her evli çiftin, kaynanasının eşinin annesi olduğunu, eşinin kendi annesine nasıl davranmasını istiyorsa, kendisi de eşinin annesine öyle davranması gerektiğini kabullenmesi gerekir. Eşinin akrabalarına iyi davranması eşini mutlu edeceğini bilerek davranması gerekmektedir. Gelin kaynanasını annesi gibi görüp, problemlerin çözüm aşamasında onun tecrübesinden faydalanması, zaman zaman akıl danışması hem kendi hem de onu mutlu edecektir. Bunun yanı sıra kayınvalide de her şeyden önce gelinini bir yabancı ve bir düşman gibi görmemelidir. Kayınvalide, gelinine ’kızım’ der ve kızı gibi davranırsa, gelin de onu annesi gibi görecek ve ona göre hareket edecektir. Kayınvalide büyüklüğünü bilmeli, gelinin acemilik ve gençlik hatalarını büyütmemelidir.
Hayat çok kısa. Hayatı daha güzel yaşamak için. Biraz duygudaşlık (empati),
GELİN İLE KAYNANA
Gelinden başlayalım, soralım derdi nedir?
Evlilik her geline çok yöntemler denedir.
Anasından görmüştür, belki de ninesinden;
Hazırlıklı gelmiştir belli çıkan sesinden.
Kaptırmayı istemez ilk günden paçasını,
Anadan tembihlidir bozdurmaz façasını.
Gelinde bir çalım var kaynana kim oluyor,
Yüze çemkirmese de, hep burnundan soluyor.
Yönetimi istiyor bakanlık kabul değil,
Her konuya maydanoz kürek gibi döner dil.
Adı bir kez kaynana, melek olsa fark etmez,
Gelin ayak diretir başka yöne çark etmez.
Çatarak kaşlarını eşine göz ağardır,
Adam susar seslenmez etmesin diye dır dır.
En küçük meseleden dağ gibi kriz çıkar,
Hatır gönül hak ola hepsini döker yıkar.
Eğer elinden gelse, kaynanadan tez doğar,
Ona hayat tanımaz bir kaşık suda boğar.
Her gelin olan kadın, kaynana adayıdır,
Kaynanasız evlerde onlar kabadayıdır.
Gelelim kaynanaya, sanki gelin olmadı,
Kaynanayla birlikte bir arada kalmadı.
Şimdi ne değişti de tersine döndü dersin,
Allah iki arada kalana sabır versin.
Ana oğlu kıskanır gelin alacak diye,
Oğul beni unutup ona kalacak diye.
İçinde bir hırs vardır, kaynanasından kalma,
Bilinçaltında yatar, öcü gelinden alma.
Gelinken düşünülen tam tersine dönüyor,
Gelininin sırtına kâbus gibi biniyor.
Herkes hizmet bekliyor yeni gelmiş gelinden,
Ütü, yemek bulaşık, paspas düşmez elinden.
Tabiatın kanunu, bu devran böyle döner,
Gelin kaynana aşkı, toprak altında diner.
Gülüm sarım yaşamak varken bu kavga niye?
Gelin de kaynana da bilene bir hediye.
Bir tarafta ana var, bir tarafta yoldaşı,
Arada ezilenler her zaman erkek başı.
Mahir’in anlaması fazlasıyla zor gibi,
İki ateş arası yakar kızgın kor gibi…
Gelin ile kaynana, biri yar biri ana,
Kimi teyze haladır, her biri candır cana.
Kimisi kızımızdır, kimisi de bacımız,
Onlar bizim her zaman başımızda tacımız…
Mahir Başpınar
YORUMLAR
Bu sorun Doğu kültürünün egemen olduğu, kadınların da ekonomik özgürlüğünün bulunmadığı toplumlara özgü bir sorun...
‘Güçlü kadın erkek doğurur’ yargısı bile yaşanacakları önceden habercisi gibidir. Erkek egemen toplumlarda ‘erkek çocuk’ özellikle anne için bir güvencedir, bir dayanaktır, bir sığınaktır, bir ‘can’dır...
Ekonomik özgürlüğü olmadığı için önce babasının, sonra kocasının eline bakan kadın, şimdi de oğlunun eline bakıyorsa, bu en son sahiplendiği ‘gücü’ paylaşmak istemez... Hatta bunu kaybetmemek için gerekirse yuvaların bozulmasını bile göze alır ve herkesi ikna etmeye yarayacak ve şaşılacak kadar çok gerekçesi de hazırdır...
Yaşadığı sorun ya da savunduğu bir konuda ‘erkek’ çocuğunu öne sürerek onun ardına ‘sığınmayı’ bile bir şans görebilenlenlerdir gerçek ‘kaynana’ adayları... Her konuda her kararı kendisi verecek demektir... Aman Tanrım!... )))
Etiket sahibi, iş sahibi, geçimini ve birikimini kendi yapan anneler ‘kaynanalığa’ hiçbir zaman soyunmazlar... Gerek duyulduğunda yanlarındadır, bir ‘annedir’ sonra herkesin kendi sınırlarına çekilmesine o öncülük eder zaten...
Bu da benim ailemden bir örnek... Üstelik klasik bir ev kadını olarak... Burada işin sırrı da babamda diye düşünüyorum... Harika bir denge kurduğunu büyüdükçe anladık...
Büyük aile içinde ve birbirine çok düşkün bir anne ve babaanneyle büyüdüğümüz için kendimizi her zaman çok şanslı bulduk... Hiçbiri diğerini anlatmadı bize... Yanlış bir bakış yakalamadık hiç... Yüksek sesle hitap ya da konuşma duymadık... ‘Sizden bir şey isteyebilir miyim?’ diyerek söze başlayan çok hanımefendi bir babaannem ve onun gözünün içine bakan çok kibar ama çok dirayetli bir annem vardı... O nedenle bizde ‘kaynana’ korkusu oluşmadı... Çünkü kabul edilmesi gereken bir gerçek var ki çocuk hayata ‘annesinin gözleriyle’ bakar...
Yirmi üç yıl bu ilişki bu kadar özenilecek şekilde yaşandı.. taa ki babamı kaybedinceye kadar... Annem işin başına geçince yalnız kalan babaannem halamların yanına gittiğinde telefon eder, ‘Eve gitmeden bu akşam uğrar mısın kızım?...Biraz dertleşeyim seninle’ derdi... İstenince oluyor demek ki...
Önce kızlar okutulmalı, kendini, ispat etmesine şans verilmeli, kendi parasını kendi kazanmalı, ev geçiminden çocukların geleceğine kadar söz hakkı olmalı.... Bu kadar sorunluluk ve paylaşımla yeterince doyuma ulaşan kadın, ‘kaynana’ olmayı kariyer zannetmekten kendiliğinden uzaklaşacaktır...
HAYDİ KIZLAR OKULA!.... ))))
Mahir Başpınar
Parmakla gösterilecek kadar az bulunan bir örnek aile yapısı. Keşke tüm çocuklar öyle bir aile ortamında yetişmiş olsa.
Tabii bu gelin kaynana çekişmesi ataerkil ailelerde daha fazla olduğu malum. Günümüzde evlenen çift kendilerine ayrı yuva kurduklarından artık o kadar şiddetli yaşanmıyor gelin kaynana çekişmesi. Tabi bu arada dengeyi sağlama görevi de erkeğe düşüyor. Arada ezilmekte… :)
Örnek paylaşımınız için çok teşekkür ederim.
Saygılar
Muhteşem ikili...
Zamanın varlığını hem bağışlayan, hem hiçe sayan...
Kimi zaman dost, ana-evlat...
Kimiz zaman da birbirine cellat...
Bitmez gibi geliyor bana bu yazgı... Çünkü kaygılıyım, "sen dilini" okuyup, yazmayı bilmeyenlerden yana...
Tebrikler, Mahir kaleme ve Mahir Beye...
Saygı ile...
Mahir Başpınar
Bu arada olan da, yazık erkeklere oluyor. :)
Yorum için çok teşekkür ederim.
Saygılar
Kaynanayı ne yapmalı, kaynar kazana atmalı
Yandım gelin dedikçe üstüne odun atmalı
Pardon üstüne değil altına odun atmak olacaktı, dalgınlıkla yanlış yazmışım:)
Tabii bu sözler işin şakası.
Kayınvalideleri anlamam mümkün değil çünkü o duyguyu yaşamadım bilmiyorum.
Ama ben şanslı taraftayım sanırım çünkü oğlum yok.
Kaynanalık genelde erkek annelerinin gerçekleştirdiği bir olay. Neden kaynaklandığı
tam anlaşılamamış olsa da istikrarla devam eden bir şey bu uzun yıllardır.
Erkek anneleri neden kıskanıyorlar oğullarını bu bana ilginç geliyor.
Çok kıskandıkları halde evlenmelerini istemeleri hatta bir de torun istemeleri ise
daha da ilginç geliyor.
İnsanları anlamak zor ama kayınvalideleri anlamak imkansız.
Şu üç günlük dünyada gül gibi geçinip gitsinler
Diyorum ki saygı, sevgi, anlayış...
Saygılar
Mahir Başpınar
Değerli yorum için teşekkür ederim.
Saygılar