- 1493 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
ANNEME MEKTUP
Canım annem, bu mektubu sana sağlığında yazmayı çok isterdim, fakat senin üzüleceğini düşündüğüm için bir türlü yazamaya ve yüz yüze konuşmaya cesaret edemedim.
Anneciğim, daha dün gibi aklımda, kırk dört yıl önce Almanya ya gidişin. Boynumuza sarılıp ablama ve bana:” Birbirinize ve kardeşlerinize iyi bakın, bir kaç yıl çalışıp döneceğim ”derken, dönüp dönüp defalarca bizi öpmekten kapıdan bir türlü çıkamadığın.
Hiç unutamam o günü, aklıma geldikçe burnumun direği sızlar, gözlerime biriken yaşlar, vanası bozulmuş çeşme gibi akar yüzümden.
Seni yolcu ettiğimiz o gün, içime düşen ateş yüreğimi, yere vurdukça, taş toprak topuklarımı parçalamıştı. O küçük kızın var ya anne, aslında o gün en çok anne şefkatinden yoksun kalacağına ağlamıştı saatlerce. İçime doğmuştu, hissetmiştim sanki bir kaç yıl da değil, yıllar sonra döneceğini.
Sanırım, sen gittikten sonra bizler de tam büyüyemedik, bıraktığın yerde kaldı çocukluğumuz. Sana hiç fark ettirmedik ama biz kardeşler, şimdi bile bir araya geldiğimizde, çocukluk yıllarımızın muhabbetine giremeyiz bir türlü. Çünkü kanayan bir yaranın kabuğunu kaldırmak gibi acıtıyor anılarımız.
Her izin dönüşlerin, ilk gidişin gibi hüzne boğardı bizi, bir kaç gün ne yer, ne içerdik. Hiç istemezdik ki gitmeni. Evin geçimini düşünmesi gereken, bir baba varken evde, neden sen gitmiştin ki sanki.
(Neden senin çalışmaya gittiğini, büyüdükçe anlamıştık.)
Biliyor musun anne? Ben bayramları ve anneler gününü bir türlü sevemedim, hatta gelmesini hiç istemezdim. Çünkü o günlerde çok kederlenir ağlardım. Çocukluğumda ve evliliğimde; herkes bayramlarda, anneler gününde, annelerinin elini öpmeye giderken, benim ise sana olan özlemim bin kat daha artıyordu gözlerim uzaklara daldıkça.
Anneciğim şimdilerde bazen, sorguluyorum da, sensiz geçen çocukluğumuzu;
Belki teselliye ihtiyaç duyarak, ya da iyi tarafına bakmak istediğimden sanırım. Sensizlik, ruhumuzda onarılmayan yaralar açmış olabilir, fakat bizlere de, hayatın zorluklarına karşı, güçlü ve mücadeleci olmayı öğretti.
Kardeşim, dizlerindeki sorundan dolayı, tekerlekli sandalyeyle ve koltuk değnekleriyle yürüdüğünü söylediğinde, ne çok üzülüp kahrolmuştum. Hayatın, sana olan acımasızlığına isyan ederek. Kesin dönüş yapacağını duyduğumda dünyalar benim olmuştu hasretimiz bitecek, biz de özel günler
de bir arada olacağız diye.
Meğer doktorun, alzaymır hastalığına yakalandığını ve sana birilerinin bakması gerektiğini söylemiş. Kardeşim seni getirdiğinde, bizleri tanımıyordun artık.
Arada yanına geliyordum hem kız kardeşimi dinlendirmek, hem de yılların özlemini biraz olsun gidermek için. Ve sen her seferinde tanıyamıyordun "sen kimsin, kimin kızısın?" diyerek beni bana soruyordun. Sen bizleri unutmuştun, ama olsun anne hiç önemi yoktu artık tanımanın, sen bizim annemizdin ya; o yetiyordu bize.
Annelik görevi bizdeydi artık. Kız kardeşimle, banyonu yaptırıp, saçlarını tararken, sen çocukluğuna giderek anneni hiç görmediğini daha iki yaşındayken kaybettiğini söylüyordun," benim saçlarımı kimse taramadı, ben hiç anne sevgisi görmedim" diyordun.
Biz de: "senin annen biziz" diye sana sarılıp doya doya öpüp kokluyorduk kardeşimle. Ne çok seviniyordun gözlerin ışıklanıyor, tebessüm ediyordun etrafına. Sık sık çocukluğunu hatırlıyor, bu günü unutuyordun hemen. Çocukken sana bakan akraba kadınların ismiyle çağırıyordun bizleri. Biz de sana çaktırmadan onlar olarak cevap veriyorduk sana.
Ah annecim,içimiz de biriken hasretinin acısı hafiflemeden, (01.11 2015 )kaybetmenin acısıyla bir kez daha yıkılmıştı evlatların.
Canım annem; sen katkın olmadığı sofraya elini uzatmayan, hayatımda tanıdığım en onurlu en dürüst kadındın. Evlatların olarak hepimiz, senin mücadeleci yanın ve her şeye rağmen dimdik duruşunla gurur duyduk. Bizdeki seni anlatamaya, ne sözcükler ne de sayfalar yeterli olacaktır. Seni asla unutmayacağız. Ömrümüzce hatıraların, anılarımızda yaşayacak.
Seni çok seviyorum anneciğim. Mekânın cennet olsun.
KIZIN: ALİYE
ALİYE UYANIK/ BOZOK KIZI
YORUMLAR
Hay Allah.. nerden gördüm de gece gece okudum ana sayfada.. "anneme mektup"
Aslinda okuma esnasında ara verip şöyle bir dolanmakti niyetim defterde. Ama bu defa da burda devam ediyor. Gözlerim bozulacak korkarim, hayir hayir aglamaktan degil asla.
Yurek kucaklanabilse de yureginizi kucaklasam... Öyle etkilendim ki aslında sadece sacmaliyorum su anda. Annemi ozletti yazi, ama bu diger hislerim arasinda oyle küçük, oyle küçücük kaldı.
''.... Sensizlik, ruhumuzda onarılmayan yaralar açmış olabilir, fakat bizlere de, hayatın zorluklarına karşı, güçlü ve mücadeleci olmayı öğretti.''
Aliye Hanım... kaleme aldığınız hayatın gerçeklerini bizlerle paylaştığınız için öncelikle size teşekkür ederim. Yazınızı baştan sona tüylerim diken diken olarak okudum. En az sizin kadar içim yandı... Biliyorum ateş düştüğü yeri yakar. Sizinkisi asla kül olmayacak, bu ateşi her daim kalbinizde hissedeceksiniz.
Acıların dili duygularımızdır. Acınızı paylaşır, annenize Allah'tan rahmet ve size sabırlar dilerim.
BOZOK KIZI
Mekanı cennet olsun İnşallah.
Daldım gittim okurken.
Anneler...Yerleri asla doldurulamayacak olan.
Yüreğiniz başka acı görmesin.
Sevgilerimle değerli Aliye hanım.
Eşsiz bir evlat olduğunuz o kadar belli ki...
Allah'a emanet olun.
Selam ve dua ile...