- 17 Nisan 2008'den beri üye
Kendisi Hakkında Yazdığı Tanıtım Yazısı
İnsanların ekmek için büyük kentlere koşuştuğu yıllar...
Sivas-İmranlı kökenli, Ankara'ya göçmüş ve altı çocuklu bir ailenin İlki...
İlk gençlik yıllarına dek her yıl gidilen köy: Aşılmaz geçitlerin, 'Alkarısı' masallarıyla karışıp düşe girişi...Kavalın iç burkan sesi... Harman, döven,davar,yaylanın benliğe sinip kentte de kokuşu...
Bir yanda anamın türküleri diğer yanda Zaralı İnce Halil, Kör Zurnacı, Zinikarlı Veli, Çako'nun oğlu Halil,Aptullah Papur, Mahzuni Şerif,Ali Kızıltuğ, Davut sulari, Osman Özdenkçi yönetiminde Yurttan sesler Korosu...Süpürgeyi bağlama yapıp çalma denemeleri, ardından ilk bağlamayı yapan Pala... Cumartesi akşamları saat Beşte Çocuk Saati... İlk delikanlılık yılları; Mikrofonda Tiyatro. Efekt...Ertuğrul İmer...
Ankara'da birindençıkılıp diğerine koşuşturulan sinemalar, Hele açık havadakiler... Ve sinemaların bizi bu kadar 'Uslanmaz bir Romantik' kılan unutulmaz replikleri.
Dünya iki kutuplu...Yaşanan, okunan, yazılan herşeyin tümüyle sahiciliği... Cinayetler, bombalar içinde bitmez öğrenme isteği,okurken yazma denemeleri... Önüne ne ananın, ne babanın geçemediği Memleketi Kurtarma' saflarında yer alış... Dünyanın en uzak köşelerine uzanan gözler... Ağlayan yüreklerle bir ömürdaşlık... Alanları dolduran 'Gökyarısı Bayraklarla. mahallelere, köylere, fabrikalara önlerine karşılıksız sevda...
Ardından... Zulmün işgal ettiği aşk kalesi... Bu gün 'sanki hiç yaşamamış gibi gelen' yitirilmiş arkadaşlar, mahpuslarda çürütülen bir gençlik. 'Asılmayıp beslenenler' in kaçamadıkları kabusun kağıt kalem oluşu...
Yaşananlara ve ruha en yakın meslek Matbaacılık. Resim, yazı, grafik, şiir... Bu meslekte uzun bir zaman koşuşturma... Ağarışı sakalların, dökülüşü saçların... Ardından... Çırçıplak yaşam kavgası... Ülkenin ekonomik çıkmazları... Bir 'büyüğümüzün' iki dudağı arasından dökülen sözle doların iki katına fırlaması, borçlanmalar, bunalımlar, kaçışlar ve yinede birlikte taşınınan kafanın ve yüreğin zorlayıp sığındırdığı bir başka liman... Hizmet Sektörü... Bir türlü yakanızdan düşmeyen türküler... Kırılsa da yenisi mutlak edinilen bağlama... Şiir, türkü,ağıt... Mey akşamları 'çok kardeş çok kez'...Hiç bir serseriliğin durduramadığı gemden kurtulmuş beden... Ard arda yitirilen arkadaşlar... Sivas Yanıgını teğet geçiş, birçok yakın arkadaşı o cehennemde bırakarak... Değişik coğrafyalarda yaşama girişimleri, kimileri zorunlu...
Şimdi; babam Askerken annemin geldiği... benim de doğduğum Yedi tepeli mi yoksa Yedi belalı mı... Adını koyamadığım kent. İstanbul... Yaşamaya ve yazmaya devam...
Sanata emek veren bütün ustalara saygı duyup had bilerek biraz kendini ifade çabası. Bir de ardımızdan bırakmak istediğimiz, kimi ayak izlerimiz...