ŞÜKRÜ ATAY

Tokat Zile ilçesi, 1959 doğumluyum. İlk ve Orta Okulu ilçede, liseyi Amasya'da okudum.
Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fak. Fransız Dili ve Edb.(1981) ve Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fak. İngiliz Dili ve Eğt. (1998) olmak üzere iki üniversiteden lisans mezunuyum.
Atatürk ve Kocaeli Üniversitelerinde Fransızca ve İngilizce okutman ve öğretim görevlisi olarak 37 yıl hizmet sonrası 2018 yılında emekliye ayrıldım.
30 yıldan beri İzmit - KOCAELİ 'de yaşamaktayım.
Evli ve iki çocuk babasıyım. Bir erkek torunum var.
Okumayı, gezmeyi, yeni yerler görmeyi severim.
Lise ve üniversite yıllarında serbest şiirler yazarak amatörce ve hobi olarak ilgilenmekteydim.
Emeklilik sonrası daha çok zaman olduğu için özellikle vazgeçilmez tutkum olan hece şiirlerini her konuda yazmaya ve paylaşmaya çalışıyorum.
Daha çok millî duygularla yazılmış şiirler paylaştığım için değerli şair dostum Seğmenoğlu Osman Akçay üstâdım tarafından verilen Türkmenoğlu mahlasını kullanmaktayım.
Şiirlerim daha çok Edebiyat Defteri, Edebiyat Evi, Edebiyat Yolu, Edebiyatla isimli sitelerde ve
Hece Taşları, Eliz Edebiyat ve Minota Dergileri, Mahal Edebiyat Sitesi
DergiZan Yazı ve Sanat Ülkesi gibi pek çok dergi ve sitelerde yayınlanmıştır.
Ayrıca kendime ait https://www.sukruatay.com/ sitesinde de şiirlerimi paylaşmaktayım.
E-posta adresim : [email protected]

Enver ÖZÇAĞLAYAN (AKSAKAL) üstâdıma muhteşem güzellikteki dörtlüğü için sonsuz saygı hürmetlerimi iletiyorum.


Ben Türkçe'yi unuttum, yaş yaklaştı doksana,
Zorlama Şükrü beni, halime bir baksana.
A'dan Z'ye bitirdin, laf kalmadı gayrıya,
Şayet gücün yeterse, "DÜSTUR" a yaklaşsana...
____ AKSAKAL (Enver ÖZÇAĞLAYAN)

Kemal DOĞANAY üstâdıma akrostiş şiiri için sonsuz saygı ve hürmetlerimi iletiyorum.

ŞÜKRÜ ATAY’A

Ş ükür dedik Rabbime bizi yoktan var ettin
Ü zülmek elde değil hiç yokluktan var ettin
K anıma kan istemem varlığından var ettin
R ahat olmak isterim bu dünya baki değil,
Ü lküm ileri gitmek, sen çokluktan var ettin...

A dımız yaşayacak tarihler yazmasa da
T anrım şükürler olsun atalar kızmasa da
A hdımız olsun şimdi yuvamız bozmasa da,
Y eter deme ne olur hep tokluktan var ettin.

Kemal DOĞANAY

Seğmenoğlu'na Akrostiş şiiri ile beni onurlandıran Kıymetli Üstadımı yürekten tebrik ediyorum.

Adını Kalbime Yazdım Şükrü Abi (haiku - senryu)

Adını yazdım
Önüme çıkan yere
Adını yazdım

Adını yazdım
Gökteki bulutlara
Rüzgâr savurdu

Adını yazdım
Bilmediğim yollara
Hepsi kayboldu

Adını yazdım
Sahildeki kumlara
Dalgalar sildi

Adını yazdım
Bahçedeki ağaca
Kurudu gitti

Adını yazdım
Arabanın camına
Buhardı uçtu

Adını yazdım
Kınalı kayalara
Güneşte soldu

Nihayetinde
Adını kalbime yazdım
Orada kaldı

Yüreğim, düşüm
Beynim, gönlüm ve ömrüm
Seninle kaldı

Seğmenoğlu

TÜRKMENOĞLU DESTANI (1)


Millî ve de manevî değerlere saygılı
Manevî duyguların dilidir Türkmenoğlu Şehitlerin otağı vatan için kaygılı
Coşan millî duygunun selidir Türkmenoğlu


Karşıdır tüm dünyada yapılan zulümlere
Kalbiyle, kalemiyle, buğzeder zâlimlere
Her zaman saygı duyar, ilmiyle âlimlere
Mazlumların uzanan elidir Türkmenoğlu


Hep gönlünde yaşatır kaybettiği âşığı
Çok erkenden terk etti kararınca ışığı
Turhal'da Akçatarla ozanımın beşiği
Hüzün veren sazının telidir Türkmenoğlu


Dört mevsimin dördü de apayrı, başka güzel
Kışla bahar, yaz ve güz, hepsi kendine özel
Her mevsime yazılsa, her birine bir gazel
Baharı müjdeleyen yelidir Türkmenoğlu


Baharda yeşillenen, güzün düşen yaprağın
Rengarenk açmış nergis, lale, sümbül, leylağın
Uzakta kalsa bile aşığıdır toprağın
Tarladaki çiftçinin belidir Türkmenoğlu


Sevdâlı şiir yazar aklına estiğinde
Kalemi hüznü çizer, hayata küstüğünde
Taşlama, hiciv dizer, boğazdan kıstığında
Kara sevdaya düşen delidir Türkmenoğlu


İlelebet payidar olmalı Cumhuriyet
Ulusuna gönülden bağlılıktır milliyet
Kanla sulanmış vatan, böyle geldi hürriyet
Sembolü al bayrağın alıdır Türkmenoğlu

Türkmenoğlu (Şükrü Atay)

TÜRKMENOĞLU DESTANI (2)


Kelime-i şehâdet şahididir tevhidin
Yüce Mevlâ'm her zaman uludur Türkmenoğlu
Bineceği; vurulup düştüğünde şehidin
Bayrağına sarılmış salıdır Türkmenoğlu


Nice el sanatları; el emeği göz nuru
Hepsi de bu vatanın baştan başa gururu
Çalışarak üretir sonra bulur huzuru
Tezgahında dokunan halıdır Türkmenoğlu


Baharda rengârenktir, açan bütün çiçekler
Üzerinde uçuşur, her renkte kelebekler
Özünü almak için arılar sıra bekler
Şifa veren, arının balıdır Türkmenoğlu


Kendini adam sanan, bekler hep övenleri
Aciz olanı sevmem, kadını dövenleri
Aşık olana düşman, çekemez sevenleri
Ayıranlar kara bir çalıdır Türkmenoğlu


Bağımızda çıkardım ağacın tepesine
Doldururdum kirazı atımın heybesine
Sakın çıkma dediler ağacın körpesine
Gevrek olan eriğin dalıdır Türkmenoğlu


Patlıcanı yemek yap, bayıltmadan imamı
Kir tutmak istemezsen, ihmal etme hamamı
Deden sanma gördüğün her sakallı adamı
Sakalsızdan ayıran kılıdır Türkmenoğlu


Her ülkede farklıdır, hepsi başka biçimde
Cumhuriyet örneği, söyleyin varsa kimde
Yıl iki bin yirmi üç, yirmi dokuz Ekim'de
Onur veren yüzüncü yılıdır Türkmenoğlu

Türkmenoğlu (Şükrü Atay)

TÜRKMENOĞLU DESTANI (3)


Kor ateş yandığında geriye külü kalır
Küllenmiş bir ateşin külüdür Türkmenoğlu
Kış çetin geçse bile yerini bahar alır
Bahar gelince açan gülüdür Türkmenoğlu


Sevenleri yaşat ki ; sevdâlar yaşasın der
Yaşanırsa sevdâlar bir ömür mutlu eder
Melekler de gün gelir, yuvadan uçup gider
Gelinlerin duvakta tülüdür Türkmenoğlu


Duyduğunda uyanır, horozun ötüşünü
Hayal eder sahilde, kumlarda yatışını
Nemrut'ta seyre dalar güneşin batışını
Dağ üstünde krater gölüdür Türkmenoğlu


Yanlış yola meyletmez gitse de geri döner
Bilir ki yalancının mumu çok çabuk söner
Güzel olan ne varsa her zaman onu dener
Hakk'a doğru gidenin yoludur Türkmenoğlu


Akşam güneşi çıkar, güzeli görüp vurur
O güzeli görenin dili damağı kurur
Nice kilitli kapı, açanı bekler durur
Kilitlenmiş kapının koludur Türkmenoğlu


Ülkemizde dört mevsim, nice ürün yetişir
Kiraz festivalinde âşıkları atışır
Bahçesinde, bağında serçe, bülbül ötüşür
Bursa'nın şeftalisi suludur Türkmenoğlu


Yaşın ilerlese de senden büyüğü vardır
Hep saygılı davranmak bilene edep, ardır
Sohbetini dinlersen öğrendiklerin kârdır
Sevgi, saygı, hürmetle doludur Türkmenoğlu

Türkmenoğlu (Şükrü Atay)

TÜRKMENOĞLU DESTANI (4)


Allah bize yeter der; O ne güzel vekildir
Yüce Mevlâ'm her zaman uludur Türkmenoğlu
Eşi benzeri yoktur, O her zaman tekildir
Mevlâ'mızın şükreden kuludur Türkmenoğlu


Her yöreden yiğitler, ozanlar çıkagelmiş
Mecnun çöllere düşmüş,Ferhat da dağı delmiş
Kimi yaban elleri kendi vatanı bilmiş
Köroğlu'nun vatanı Bolu'dur Türkmenoğlu


Doğuda metrelerce yağan karlar bıktırmış
Hastaları bindirip kızaklarla çektirmiş
Mart kapıdan baktırıp kazma kürek yaktırmış
Mart'ta çiçeği döken, doludur Türkmenoğlu


Orta oyunundadır, Pişekâr, Kavuklusu
Her zaman hoşa gider pilavın tavuklusu
Dağdaki Köroğlu'nun olmaz mı yavuklusu
Yiğidin korktuğu yer soludur Türkmenoğlu


Yolculuğa çıkarken önce bir yola bakın
Beşe kadar sayarsan hafta sonu çok yakın
Pazartesidir diye sendroma girme sakın
Haftada ikinci gün Salı'dır Türkmenoğlu


Güneşin aydınlatıp karanlığı boğduğu
Çamlıbel tepesine kışın karın yağdığı
Plevne'yi savunan komutanın doğduğu
Gazi Osman Paşa'nın ilidir Türkmenoğlu


Sezar'ın "Geldim, Gördüm, Yendim" dediği kale
Kanlı Zela savaşı, kolay değildi dile
Zela ismi dönüşür, ilçenin adı Zile
Doğum yeri, tarihî Zile'dir Türkmenoğlu

Türkmenoğlu (Şükrü Atay)

TAŞLAMA ŞİİRİNİN USTASI ŞÜKRÜ ATAY HOCAMIZA İTHAFEN

Şükrü Atay üstadım taşlamadan sorulur
Hakikatin yolunda koşa koşa yorulur
Senin gibi yiğitler hayatta zor bulunur
Varol üstadım varol ellerin dert görmesin.


Çıkmış sapığın biri çamur atar İslama
Akıtır salyasını Peygambere Kuran’a
Ummadığı bir anda çarpar böyle kayaya
Varol üstadım varol ellerin dert görmesin.



Vur üstadım sen vur da dağlar taşlar inlesin
İslama dil uzatan ateistler dinlesin
Sizi bilen biliyor varsın onlar bilmesin
Varol üstadım varol ellerin dert görmesin.


Teşekkür ediyoruz sana canı gönülden
Yapıyorsun gereğin ne gelirse elinden
Ayırmasın yaradan seni doğru yolundan
Varol üstadım varol ellerin dert görmesin.

HAYRULLAH

TAŞLAMA ŞİİRİNİN USTASI ŞÜKRÜ ATAY HOCAMIZA İTHAFEN

Şükrü Atay üstadım taşlamadan sorulur
Hakikatin yolunda koşa koşa yorulur
Senin gibi yiğitler hayatta zor bulunur
Varol üstadım varol ellerin dert görmesin.


Çıkmış sapığın biri çamur atar İslama
Akıtır salyasını Peygambere Kuran’a
Ummadığı bir anda çarpar böyle kayaya
Varol üstadım varol ellerin dert görmesin.



Vur üstadım sen vur da dağlar taşlar inlesin
İslama dil uzatan ateistler dinlesin
Sizi bilen biliyor varsın onlar bilmesin
Varol üstadım varol ellerin dert görmesin.


Teşekkür ediyoruz sana canı gönülden
Yapıyorsun gereğin ne gelirse elinden
Ayırmasın yaradan seni doğru yolundan
Varol üstadım varol ellerin dert görmesin.

HAYRULLAH