Seviyorum ben yazmayı. Takılıyorsun bir harfin, kelimenin, cümlenin peşine sokak sokak, kapı kapı dolaşıyorsun. Bazen dillere dolanıyorsun en güzel şarkılar gibi, bazen yüreklerde saklanıyorsun yitik sevdalar misali. Uzaktan el sallıyorum yavan sevdaya yazdıkça. Ölümü görüyorum, sen oluyor, beni çağırıyor. Gittikçe büyüyor adımlarım ve ben koşar adım sana geliyorum. Bazen, yüzünü göremediğim, sesini duyamadığım, elini tutamadığım, saçını öpüp okşayamadığım oluyorsun. Sevgi gibi, aşk gibi, özlem gibi…
Hadi, sen toprağa düşen çiğ damlası ol, ben çiğ damlasını bağrına basan toprak! Usul usul gir bedenime, dindir susuzluğumu. Kıt kanaat kandır beni sana! Ahh, içtiğin her bardak suya karışan bir damla zehir olabilsem… Bulaşsam sana, kanına karışsam… Bedenindeki bütün hücrelere nüfuz etsem. Gözlerinde olsam, baktığın her yerde beni görsen, dilinde olsam, hep söylesen beni, nefes olsam içine çeksen beni. Parmağında mutluluk halkası olsam, baktıkça beni ansan, hep aklında olsam. Yüreğinde olsam. Hayatta kaldıkça seninle yaşasam.
Birbirini tamamlayan renklerden olsam, kırmızıyla karışıp turuncu olan sarı, maviyle karışıp yeşil olan sarı gibi. Bende seninle karışsam, hayatında bambaşka bir renk olsam? Bazen de diyorum bir hediye kutusu olsam, kırmızı kurdeleyle sarılmış. Ama küçük bir kutu! Küçük ya, içine pek büyük bir şey sığmaz. Küçük ama şirin. Sana versem, hediye etsem yüreğimi?
Katık olsan yalnızlığıma Işık olsan karanlığıma Renk olsan hayatıma Her günümde, her saatimde, her anımda Bir parça sen olsan Daha da çoğalsan Artırabilsem seni, biriktirebilsem Özlediğimde, istediğimde kullanabilsem Ya da tüm benliğimi sarsan Senin bir parçan olsam
Seviyorum ben yazmayı. Takılıyorsun bir harfin, kelimenin, cümlenin peşine sokak sokak, kapı kapı dolaşıyorsun. Bazen dillere dolanıyorsun en güzel şarkılar gibi, bazen yüreklerde saklanıyorsun yitik sevdalar misali.
Uzaktan el sallıyorum yavan sevdaya yazdıkça. Ölümü görüyorum, sen oluyor, beni çağırıyor. Gittikçe büyüyor adımlarım ve ben koşar adım sana geliyorum.
Bazen, yüzünü göremediğim, sesini duyamadığım, elini tutamadığım, saçını öpüp okşayamadığım oluyorsun. Sevgi gibi, aşk gibi, özlem gibi…
Hadi, sen toprağa düşen çiğ damlası ol, ben çiğ damlasını bağrına basan toprak! Usul usul gir bedenime, dindir susuzluğumu. Kıt kanaat kandır beni sana!
Ahh, içtiğin her bardak suya karışan bir damla zehir olabilsem… Bulaşsam sana, kanına karışsam… Bedenindeki bütün hücrelere nüfuz etsem. Gözlerinde olsam, baktığın her yerde beni görsen, dilinde olsam, hep söylesen beni, nefes olsam içine çeksen beni. Parmağında mutluluk halkası olsam, baktıkça beni ansan, hep aklında olsam. Yüreğinde olsam. Hayatta kaldıkça seninle yaşasam.
Birbirini tamamlayan renklerden olsam, kırmızıyla karışıp turuncu olan sarı, maviyle karışıp yeşil olan sarı gibi. Bende seninle karışsam, hayatında bambaşka bir renk olsam?
Bazen de diyorum bir hediye kutusu olsam, kırmızı kurdeleyle sarılmış. Ama küçük bir kutu! Küçük ya, içine pek büyük bir şey sığmaz. Küçük ama şirin. Sana versem, hediye etsem yüreğimi?
Katık olsan yalnızlığıma
Işık olsan karanlığıma
Renk olsan hayatıma
Her günümde, her saatimde, her anımda
Bir parça sen olsan
Daha da çoğalsan
Artırabilsem seni, biriktirebilsem
Özlediğimde, istediğimde kullanabilsem
Ya da tüm benliğimi sarsan
Senin bir parçan olsam