- 26 Kasım 2019'den beri üye
Kendisi Hakkında Yazdığı Tanıtım Yazısı
SAFÎR RÜZGÂR
Azad Ziya Eren
Kanın bütün tanrılarından bir öpüş kaldı belleğimde
Gezgin ve yaşlı oturduğu dağ oyuntusunda
Ters çevrilmiş derisiyle soluyan iyileşmez bir sayrılık
Her şey uykusuz düşün kırıldığı o zalim yazda kaldı
Öğrendiğimiz dudakların ve siyah kalbin keskin nehrinde
Dip kayığın soluk kürekçisi adlarınızı karanlıkla bestelerken
Her şey bükülmez kirpiklerin dallarındaki görüntüde kaldı
Bütün kuşlardan dökülmüş tüylerin ülkesine benzeyen kötü bir zamanı vardı kökünden düşmesini isteyen
Her şey… uykusuz dönüş gibi dökülen
O ayaz yazıda kaldı.
Ölünce büyür her şey bazı şeylerdir küçülen merhametin gözbebeğinde değişmez
Bellek başka duyumsar dünün sesini
Uğultularla büyütür kulaklarını
Körleştirdiği yerde , oyuklarındaki ikiz cevher
O ince, yaşayanların içinde büyüyen ölüm tarlasında suyun ovaladığı taş gibi bedende gömülü kambur kalp
Gücün dengesizliğine ulaştığında
Özüne… Elmasın
Çatlar...
Haşaaaa
Rüzgarını bekleyen safir yığını olup
Tenini boşlukla paylaşır
Ölünce büyür her şey ve büyütmek için çok zaman gerekir kendini insana
Her şey sisli ovada yüzünü sonsuzla yıkayan adamda kaldı.
Mahzenden taşan ses mevsimler ormanında bizi yavaş yavaş sarartacak
Kâfi olmayacak küçük seslerle çağırmak terli nehri orada
Arık bir kalbi değil
Mavi lekelerinden olduğumuz annelerin ardından bıraktığı giysilerin yüzüne el sürüp
Yükselen yıldızların kemikler ve gümbetlerden beslenmiş yanını evlad edinecek
Komşumuza sisli gözleriyle gördüğü ambardan bir tas tansık
Toprağını boyamış bir acının çocukluğunu kör bağışlayacaktık…
Her şey süslü yüzünü ovanın sonsuzluğuna veren kadında kaldı
Kemiksiz elleriyle kutsandığımız geyikli azizenin dizlerinde uyuyacak … uyuyacak…
Sabaha uzaklaştırsın diye bizi O’na tanıyacaktık zamanı.
Mezarlığın koyu gölgeleriyle büyüdüğümüzü
Boynumuzdaki melez lekelerin birer harf olduğunu O’ndan öğrendik
Azad Ziya Eren şiiri....