- 27 Kasım 2013'den beri üye
Kendisi Hakkında Yazdığı Tanıtım Yazısı
İbrahim GÜNGÖR’ün Hayatı (1998-20..)
10 Aralık 1998 yılında Mersin İli Toroslar İlçesi'nde dünyaya kahverengi gözlerini gösterdi. Hemen ardından hayat yaşa bakmaksızın böbrek yetmezliği hastalığını üstlendirdi ona.2-3 sene böbrek yetmezliğiyle savaşan İbrahim en son çaresi olan ameliyatını olup bu rahatsızlıktan kurtuluyor. Tabii ki hayatın acımasızlığı yüzünden iz oluşmuştu kendine karşı bedeninde.Ameliyat izini almıştı.O izi her gördüğünde hamd-u senalara kalkışıyordu Allah doğru.Şükrediyordu,şükretmesi lâzım çünkü; kurtulamama riski de vardı işin içinde.Aslında şanlıydı bir açıdan İbrahim.Hastalığı ona küçük yaşta aksettirmişti kendini.Düşünsenize bu hastalık genç yaşta da gelebilirdi, bu da eğitiminde aksaklıklara neden olurdu.Bir tek dolu tarafı buydu bardağın zaten.Küçük yaşta geldi ve küçük yaşta gitti.Ne güzel değil mi?Neyse hastalığından nasibini aldı.Artık okuma, okula başlama çağına gelmişti.Heceleme,tek-tek okuma zamanı gelmişti ve İbrahim okula başlıyordu.Daha ilk okulda,yani merdivenin ilk basamağındaydı İbrahim.Okula başladığı ilk 2-3 ayda harfleri bitirip, hecelemelere başladı arkadaşlarıyla.Okumayı sökmeye başladı arkadaşlarıyla ve ilk sökenlerden oldu, okumayı.Ve yavaş-yavaş çıkıyordu basamakları ve bir yandan da bir başarı bulutu vardı sanki İbrahim’in.Yardımı dokunuyordu bulutun.Sanki başarma yollarını,istatistik olarak yağdırıyordu zihnine.O buluta borçlu aslında İbrahim.Bunu üst üste aldığı takdir namelerle,başarı namelerle anlıyordu.Ve sonunda ilk merdivenin basamaklarının sonunu getirdi.İlköğretimi bitirdi.İlköğretimi okurken türlü-türlü meslekler vardı aklında, İbrahim’in.İlk okulun sonuna geldiğinde, 8.sınıfı tamamladığında, tercih yapmalıydı istediği bir liseye gitmeliydi.Ve aklını o zaman denizci olma hayali bürümüştü.Aslında liseye puanı yetti, orayı kazandı.Ama bir sorun vardı İbrahim araştırma yapmıştı denizcilik üzerine ve araştırma sonunda denizciliğin birçok olumsuz yönünü buldu önüne.Artık heves denen bir şeyi yoktu İbrahim’de.Son anda vazgeçiyor o okula gitmekten.İbrahim’in birçok arkadaşı “İmam-Hatip Lisesi”ne gider ve İbrahim “İmam-Hatip Liseleri” hakkında bilgisizdir.İbrahim “İmam-Hatip Liseleri” hakkında geniş çaplı bir araştırma yapar ve olumsuz bir yönünü bulamadığından Toroslar’daki yeni açılan bir “İmam-Hatip Lisesi’ne” kayıt yapıyor.Orda öğreniyor İbrahim hiçbir şeyin tesadüf olmadığını nasıl mı, bir Edebiyat Öğretmeni ile tanışıyor.Edebiyat Öğretmeni’nin adı Dilaver ATILGAN’dır.Dilaver Öğretmen’le tanışınca “-İyi ki bu liseye gelmişim” diyor kendi-kendine .Bu okulda kazancı bir tek Bu öğretmeni oldu.Onda görmüştü kendini sanki İbrahim.Tek dolu taraftı İbrahim için O bilgi yüklü,tecrübeli öğretmen.Çok kez okul değiştirmeyi düşünüyor.Ama değiştirmiyor,daha doğrusu değiştiremiyordu çünkü; İbrahim’i oraya bağlayan, sımsıkı kenetleyen birisi vardı Dilaver ATILGAN vadı.Ve hâlen bu okulda okumak ta İbrahim, öğretmeninin sayesinde.
VE HAYAT DEVAM EDİYOR…