- 24 Mart 2007'den beri üye
Kendisi Hakkında Yazdığı Tanıtım Yazısı
1949 doğumlu, Konya Ilgın nüfusuna kayıtlı, emekli sınıf öğretmeniyim .İstanbul İlköğretmen okulu,1967 mezunuyum.17 yaşımdan beri şiir yazıyorum.İlk şiirimi 1992 de yayınladım.Şiirlerim çeşitli dergi ve mahalli gazetelerde yayınlandı.Bunlardan bazıları ;sızıntı,kırağı,altınoluk,yeni defne,gülpınar,ece,türkiye vb. dergilerde
ve konya postası,yenimeram gazetesi.ılgın postası gibi gazetelerde yayınlandı.
Türkiye dergisi, 1996 şairler antolojisinde yer aldım.Başarı plaketiyle ödüllendirildim.
Şiirlerim hakkında Konyalı Üstat Şair yazar,sayın Feyzi Halıcı,kitap çıkarmak istediğim taktirde kullanılmak üzere aşağıdaki önsözü kaleme almıştır.Kendisine teşekkürü borç bilirim.
GÜZEL ŞİİRE GÜNAYDIN
Feyzi HALICI
Şair, daima içinde bulunduğu hali yaşar, bir sonra söyleyeceği şiirin yarı gizemli doğumunu müjdeler. Şiir sonsuza değin süren iyi bir hal, bir erce zaman esprisidir. Bir yaşam tarzıdır, bitmek bilmeyen. Bu halin bir öncesi vuslat, bir sonrası özlemdir. “Şimdi” deyimi , her şairin gönlünde zamanı çağrıştıran bir pusuladır. Her bir an-içre olmak, şairin mutluluğudur. Bu mutluluk elle görülür cinsinden olmasa bile şair o değişmez an’ı şiirlerinde işler durur. Göl imajı şairin bir durgun görüntüsüdür. Kovanına şiirin öz suyunu gölün yalınca durgunluğundan taşır da taşır .Büyük gönül şairi Yunus Emre, “aşığın gözü yaşı hem göl ola /ayağında saz bite kamışlana”.Diyor. Yüz yılları omzunda sırtlayan koca Yunus, şairi göl imajı içinde evrensel bir boyutta simgeliyor, anıtlaştırıyor. Cumhuriyet dönemine imzasını atan sembolist şair Ahmet Haşim, Yunus Emre’nin gölünde adeta kamış olmayı düşlüyor.
“Göller de bu dem bir kamış olsam” mısrası ile…
Güçlü şairin kişiliği, dehası, özelliği zaman içre kalmasıyla, kalabilmesi ile değer kazanır, değerlendirilir. Dün ve yarın, şairin hayalinde ve gönül envanterinde bir hatıralar yumağıdır. Asmada üzüm salkımına uzanırcasına şair duyarlılığı, ( buna yoğun sevgi ve aşk ta diyebilirsiniz) yeni sözcüklerle, yeni imajlarla üç boyutlu bir kişilik görünümü içinde, yeniden bir doğuşun, yenice bir var-oluşun, bir değişin, değerlendirişin toz pembe kapısını aralamak, bir düşsel manzarayı olduğunca duymak, yaşamak, fırsatların en yalıncasını kucaklamak güç ve imkanını insana kazandırır. Yıllar öncesinden ödünç alınan bir yirmi dakikanın, insana nice mutlulukların kapısını açma gereğini ve dolu dolu yaşama arzusunu verdiğini bilmek için mutlaka şair olmak mı gerekir? Amma sevgide zaman, iklim ve mevsim üçlemini bir arada yaşarsanız, karlı bir bahçe bile elbette gözünüze papatya bahçesi gibi bembeyaz bir sıcaklıkta görülür.
Hacı Ali Bayram’ın şiirleri, insanı gizemli bir dünyaya çekip götürüyor. Okuduğunuz her mısrada harfin, duyarlılığın, duygusallığın iz düşümünü görüyor, duyuyor, seviyorsunuz. İlk insan tohumunun ilk meyvesini, ilk aşk gerçeğini tanıyor, buğday ağacının sonsuz güzelliğine, diriceliğine şahit oluyorsunuz. “Kün feyekün” imajı tanrısal bir gerçek olarak karşımıza çıkıyor. Manevi aşkı Eyyüp sabrıyla mihenge vuruyor, bir hoş oluyorsunuz. Sonra hasreti bol doyumsuz manevi yolculuklara adım uyduruyorsunuz. Sonra renklerin serenadı başlıyor. Vuslat insanı nice şafaklara çekip götürüyor.’ Adımız Adem/Sanınız yokluk’ Çağrışımı size; Ne yokluk ki bu /varlıktan daha güzel gerçeğini hatırlatıyor.
Şiirde, başarılı bir değiş gücü aşikar, şairin.. Harflerle resim yapma sanatı adına bu resimlere nota salkımlarını da cingil cingil yerleştirirseniz üzüm bağlarına sere serpe girer, muradınıza erersiniz. Gerçek çiçeğin ömrü gün/yapma çiçeğin ömrü yıl. Bu gerçeği hatırınızdan hiç mi hiç çıkarmayacaksınız. Esasında güzelin tarifi olmaz. Güzellik kavram olarak anlatılamaz. Sadece ve sadece duyulur. “Gönül Sarayına Sultan seçmek” elbette kolay değil. Erce zamanları bekleyeceksiniz.
Sevgi, insanı uçsuz bucuklara, zamanlara ulaştırır.
Her halu-karda “ sıcak gözyaşlarının izini süreceksiniz. Gerçeği, gönül aynasında pırıl pırıl göreceksiniz. Amma gönüllü olarak ölüme kucak açmayacaksınız. Aşk ölümsüzlüğün kapılarını, ardına kadar açacak. Sana. Mısralar okuyana rehberlik yapabiliyorsa öylesi şiirlere gül suyu serpiniz. Şiir, insanı teslimiyete olduğu kadar değişik bir iç huzuruna da kapı mandalı yapar. Denemek ve denenmek insanın elbette özgürlüğüne gölge düşürmez. Aşk, sıcak bir köşe minderidir. Oturmasını bilmeli, her kaygıdan ve yorgunluktan azade olarak.
Bir sevgi öğretmenidir, her şair. Bu görevi her seferinde bir eğitmen titizliği içinde yerine getirmelidir.
“ Aşk imiş her ne var alemde
İlim bir kıl-ü kal imiş ancak.”
Fuzuli’nin bu beyiti her iyi şairin asasıdır. Bir önceyi yaşamak, duymak, esinlenmek şartların en kolayı, en güzelidir.
“ İçi Dışından Büyük” şiir kitabı Hacı Ali Bayram’ın canlı nüfus kağıdı gibidir. Akşehir’den Ilgın’a uzanan Sultan Dağlarının bereketli rüzgarları örneği içinize rahat, rahat çekiniz. Bereketli bol bahar havası içinde. Bu güzel şiirleri severek, duyarak okuyun; duygularınızı mısra mısra dokuyun. İnanıyorum ki bu şiirler gönül borcunuz da tomur tomur uçacak sizi gerçek güzel dünyalara çekip götürecektir.
Ankara -2004
'Şiiriniz bir demet çiçek içinden seçilmiş
bir çiçek gibi' sızıntı/ nisan 1994
'Hayal gücünüz engin,imajlarınız sağlam.Şiire hakim olan gür ses bir ululuk imajı;öğrencileri karşısında heybetini koruyan ve kendine güvenen bir eğitmen tablosu çiziyor' sızıntı/ ekim 1996