- 13 Mart 2008'den beri üye
Kendisi Hakkında Yazdığı Tanıtım Yazısı
fısıl fısıl soruşturularak merak edilir
tenha yerlerdedir
ve ko(r)kusu gri mekanlarda aranır.
gridir/.
kalabalıkları ve şaklabanlıkları sevmez
asla ciddi değildir
ama sevmez işte
elinde değildir
ciddidir ve iştedir/.
bu yüzden asabilir suratını
olur olmaz...
olur ya da olmaz çocuklaşır
kimseciklerin beklemediği bir anda yapar bunu;
beklentisizdir ve insandır, içinden geldiği gibidir,
gibidir/.
bir karanfil kadar sessiz ve hüzünlüdür
hüznü sever
hüsn/ü de
isterki çıt! diye kırılmasın b/aşka karanfiller,
kırılmıştır
kırgındır
kızgındır
zıvanadan çıkmıştır!
her neysedir...
bölmeye bölünmeye karşıdır
hilale aşıktır yıldızı sever
al-beyaz muhabbetleri vardır
bakın şimdi bilerek kekeler;
kükürtü sever
bir daha kekeler
kükürtçüye yüz vermez
sevmez çünkü
Türkü söyler ve çok sever...
çok sever... mesela annesini
ama üzer. elinde değildir
aslında eli eskimiş ve yıpratılmış bir eldir
pastır, pestir...
Yusufçuktur/
ama kaybolamaz...
bırak kaybolmayı yerin dibine girmek ister
fakat ablasına kıyamaz...
Ablası ağlamasın ister bu sebepten ortalıktadır... apaçıktır.
üşümektedir.
geç kalır,
randevuya, bahara
öğrenciyken derse
askere giderken
aşka koşarken (gerçi dermansızdır dizleri)
işe başlarken gecikmiştir
hayata da...bütün gecikmişliklerinin
aması
fakatı
lakini vardır...
mazeretleri geçerlidir.
kimselere çaktırmadan sarsılır
hayallerini kırarken yapayalnızdır
şikayet etmez...
yine de yutkunur
yutkunurken koca bir suskudur
tetik boşluğu alınmış bir kaleştir
dokunsan patlayacak halde durur
fakat patlamaz
ağlayamaz
yine de heybetlidir
kendi tetiğine kendisi asılır
gözü kararır
hedef gözetmez
dağların koyaklarını inletir
yankılanır!
hep sonradandır
aklı başında olmadığından olsa gerek.
bak suç üstü yapar kendisini
öyle zanneder
ama suç üstlenmekte üzerine yoktur,
gecikmişliğini anlatmaz
geçiştirir.
kocaaaa bir geçtir...
bir bardak çay ve sigara molasıdır.
sigara ve çaya başlarsa
dalabilir,
dalınca, artılk yeri meçhuldür
kendinden bihaberdir
gelmeyebilir.
nikotin ihtiyacı doğmuştur
gitmelidir.
gitti ve geldi dalarak...
bilindik bir geç kalınmışlığı tekrar ederek
giderken meddir
dönerken cezirdir...
çocukluğunu hatırladı birden
beklemeler denince
ve geç kalınmışlık
gidişler/dönüşler
polisleri bilir
ev aranmalarını
cezaevi ziyaretlerini
dayısını hatırlar
ahada parmaklıklar ardında çocuk
çocukla beraber seneleri sayar
dayısı gibi bıyığı terlemedi diye sinirlenir
büyür ama dayısı gibi bırakmaz bıyıklarını
güler
fakat kahkaha değil
bir nokta üzerine kapa parantez
işte böyle .)
dayısı sol yanda kalmıştır
sağ taraftan bakar
dayısıda kendiside sevimlidir
çocukken ve büyüdüğünde
yine mi çocukluk?
evet yinedir
ve sıcak
ve ter
şimdi çocukluğu sırtı kaşınan isiliktir...
" kavgada celalime su ver, kuşluk vakti ardımdan ağla
ağla ki sapanım tek taşla tanklar devirsin
bezeneyim Ortadoğulu esmer çocuklara
bir yanım yaralı gazze bir yanım savaşan filistin
bak marşlar içinde direnmektedir batı şeria
arkasından ağlandıkça ve beklendikçe gürbüzleşir sevda
bilirsin kutlu menzillerin dönüşü de olmaz
mis kokulu ölümlere ağlayarak uğurlamanın adıdır feda
gürbüz sevdalara feda edilen canlara saç yolunmaz
can adanan yolların başında yoktur veda… "
dedi ve şimdilik sustu...
gecikti..
ama geldi..
dişlerinin arasında ümidi yassıladı
bir ırmak buldu sektirdi..
bir iki üç.. battı..
üzülmedi, bu duruma alıştı...
bir yerlerde bir yerlerde
ısrarla ce heyecanlanla beklenildiğini hissetti
yorgun gövdesine ve dizlerine kızdı
öfke ile bir küfür patlattı
karanlığı sarstı
tıkanırken gecenin nefesi
artık
dönüşü /çığlık çığlığa karşılanan
müjdeli/ tehirli kara tren sesi...
kim bilir hangi istasyondu
önce usul usul kafalar kalktı
garip yolcular gayri şendir...
taşlar sekmektedir, bir iki üç dört beştir...
ulan dedi
bütün şen trenler
neden selam verir sonra yine giderler?
kendini beklenen saymıştı şimdi mahzun kalan istasyondur.
gariptir ve yalnızdır her sevincin üstüne,
ve şimdi yine öyle...
bilsin ister bilmek isteyenler
sadece bilmek isteyenler,
şimdi mahzundur ama avucunda nevruz çiçekleri gülümser,
bilmek isteyenler baksın umudunu tütsülüyor
ve
reyhan yaprağında seğiriyooooooor!
/./././././././././././././././././././
Nalân
Kendime öfke anneme sevgi ile..
Nalân…
kargalar kendisini serçe sandığından bu yana
sabahı, ikindisi çekilmez oldu bu şehrin…
artık sonu olmayan sancıdır gece
siyahın; lekelenmiş ve iğfal edilmiş utancıdır mavi,
iyi tarafından vurulmuş şizofrendir gün
narsist kahkahalar atar çirkin çirkin.
mendirekleri yıkar gibi gecelerce ağladım durdum
seni üzmek istemem ama bu şehir kırklanmaz Nalân!
umudumu sen göstermeden toprağa verdim,
koynunda başka bir yalanı büyütüyor kirli yalan!
Nalân…
sana bu rezilliği sezdirmeme çabalarım çok mu çocukça
eminim ne kadar saklasam çatılmış kaşlarımı sen bilirsin
halâ ağlayarak gözlerinde umudu yavruluyor musun bana?
inanma, kargalar çoğaltan sabahlarla kavgaya tutuştuğum yalan
ne zaman küfredecek olsam şafağa buruşturur beni kirpiklerin,
yemin olsun nemlenen kirpiklerinde büyüttüğün yeşile
ağarırken gün, balkonuna serçelerden gayrisi üşüşmesin diye
siyahı recmetme derdindeyim…
Nalân sen kuşluğu ve ikindiyi ne çok seversin
döşünde sakınarak bir çift serçe beslersin,
gözlerinden baharlara cemreler düştüğü zaman
dağılır dağlar başında ki duman ve neşelenir yuvan.
/./././././././././././././././././././
<embed src="http://xml.truveo.com/eb/i/2651946507/a/83ffa4d892c4e8dbfb0e9b611cc8250b/p/1" type="application/x-shockwave-flash" width=" 425" height=" 335" allowfullscreen="true"></embed>