...Anılar gibi sürüklenir bulutlar / Gün biter gülüşün kalır bende....
Şair
- 10 Mayıs 2014'den beri üye
İncelemeler
10 yıl
İnceleme
Yüzyıllık Yalnızlık’ı okuduğumda gerçeklikle düşsellik arasında gidip gelen, gerçek ile fantastik olayları aynı inandırıcılıkla, aynı doğallıkla yaşam üzerinde bir arada kaynaştırıp bütünleştiren bir kurguyu gözlemledim.
Kolombiya asıllı yazar kitabında, madde ile ruh, yaşam ile ölüm, düş ile gerçek arasındaki o ince sınırı aşarak, olayları gerçekliğin büyülü atmosferinde okuruna sunmuştur.
1982 Nobel Edebiyat Ödülü alan kitabın anlatım dili sade uslübu akıcıdır. Fakat romanda; Macondo adlı düşsel bir nehir kasabasında, yüz yıl sonra soylarının tükenmesiyle bitecek olan ve yüzyıllık bir yalnızlıkla lanetlenmiş bir soyun kahramanlarının isimlerinin birbirinin aynı olması nedeniyle karakterleri ayrıştırmada dikkat gerektirmektedir.
Yazarın, bunun haricinde Kolera Günlerinde Aşk, Kırmızı Pazartesi ve Albaya Mektup Yazan Kimse Yok adlı yapıtları mevcuttur. Okunmasını tavsiye ediyorum…
Kolombiya asıllı yazar kitabında, madde ile ruh, yaşam ile ölüm, düş ile gerçek arasındaki o ince sınırı aşarak, olayları gerçekliğin büyülü atmosferinde okuruna sunmuştur.
1982 Nobel Edebiyat Ödülü alan kitabın anlatım dili sade uslübu akıcıdır. Fakat romanda; Macondo adlı düşsel bir nehir kasabasında, yüz yıl sonra soylarının tükenmesiyle bitecek olan ve yüzyıllık bir yalnızlıkla lanetlenmiş bir soyun kahramanlarının isimlerinin birbirinin aynı olması nedeniyle karakterleri ayrıştırmada dikkat gerektirmektedir.
Yazarın, bunun haricinde Kolera Günlerinde Aşk, Kırmızı Pazartesi ve Albaya Mektup Yazan Kimse Yok adlı yapıtları mevcuttur. Okunmasını tavsiye ediyorum…
daha fazla
Can Yayınları
- Puan vermedi
Yüzyıllık Yalnızlık
Gabriel Garcia Marquez
- Can Yayınları
- 2010