DOĞAN KAN

SAIR YAZAR TUBA DEVRİM HANIMA
romanım için yazmış olduğu olumlu düşünceleri için çok teşekkür ediyorum.

Doğan Bey,
Yarını Beklerken merak uyandırıcı, akıcı, sade anlatımlı bir roman olmuş, her okuyanın olayları, kişileri kolayca kavrayabildiği, sanki romanın içinde yaşadığı güzel duygular hissettiği, Samsun 'dan başlayan Tokat 'a ve oraların yiyecekleri, tarihi, görselleri konu içinde anlatılmış, hüzünleri içinde barındıran, Maddi imkansızlıklar içinde yaşayan hayatlarla, zengin ailelerin uçlarda yaşanan gösterişli yaşantıları yalin bir anlatımla verilmiş. Aileler arasındaki bu farklılıkları görebilen bir gencin eğitim alarak bu açığı kapatmak istemesi, insanların cahil kalmaması adına gençleri erdemli yetiştirmeye çalışan bir öğretmenin trajik yaşantısı, yani hayatın ta kendisini anlatan güzel bir romam YARINI BEKLERKEN. Kalemine sağlık, bu roman da Dogan Kan' ın diğer eserleri gibi mutlaka okunmalı, Doğan Kan ' dan daha nice güzel eserlere imza atmasını bekliyoruz...
Tuba Devrim Sair- Yazar

Okunası Bir Roman (MOR TEPENİN ETEKLERİ)
Kıymetli kardeşim, değerli yazar Doğan Kan beyin kaleminden kelamından cümleler dökülmüş önce yüreğine sonra beyaz kâğıtlara…
Samsun Ankara İzmir ve Cizre mecrasında geçen gerçek hikaye… Satır satır sevgi ve ülke sevdası kokan bu eserin elden ele dilden dile gönülden gönüle aktarılmasını doğru buluyorum. Romanı okuyan ve Samsunlu olmayan her birey Samsun’un her sokağını caddesini, iş yerlerini tabelalarıyla birlikte anımsayacak ve kendini evinde hisseder gibi gezecek. Bu kadar güzel yer ve insan betimlemeleri beni ziyadesiyle şaşırttı ve mutlu etti.
Bu bağlamda kefili olduğum bu eserin ortaokul yedinci sınıftan itibaren lise öğrencileri ve üst düzey yaş gruplarının okumasını şiddetle tavsiye ediyorum. Doğan Kan bey kardeşimin emeğine yüreğine sağlık…
İrfan ERTAV (Araştırmacı)

Samsunsporlu 27.12.2015:
Kızgın Demir’i okumak için bir sebep arıyorsanız eğer bu sebep romanın ağırlıklı olarak Samsun’da geçiyor olması olabilir. Yoksa bir şaheserle falan karşı karşıya değiliz. Rize’nin bir dağ köyünden sevdiği kız uğruna ve tabii işsizliğin de etkisiyle Samsun’a göç eden Kenan’ın ve ailesinin hikayesi var romanda. İlk bölümde Rize’deki köy işlenmiş ağırlıklı olarak. Sonrasında ise Kenan’ın sonradan yanına aldıracağı ihtiyar anasını ve kardeşini bırakarak ekmek davasına büyük bir şehre gelişi var. Demirci ustası olan genç Kenan, Samsun’da hayata tutunur. Sevdiği kız olan Fadime’yi de bulur ve evlenir. Samsun’a yerleşen ailenin çocukları olur. Yıllar çok çabuk geçer ve çocuklardan birisi sağ-sol çatışmasında ülkücü cenahta yer alır; yolu cezaevine düşer. Kızı genç bir yaşta kocaya kaçar. Sıkıntılı bir evlilik yapar. Velhasıl aile fertleri büyük şehrin debdebesine esir düşecektir.
Roman dili yavan. Hızlıca geçen bir ilerleyiş var. Öyle ki Kenan’ın hayatı merkezde tutulmak suretiyle az zamanda çok zaman anlatılmış. Konular arası geçiş hayli çabuk yani.
Ancak bir Samsunlu olarak hoşuma giden esas şey anlattığı hikayeden çok yaşanılan mekan. Zeytinlik Mahallesi, Mecidiye, Büyük Cami, Saathane, Demirciler Yokuşu, Abdullah Paşa Camii gibi aşina mekanları bir romanda görmek hayli keyifliydi.
Bunun Yavuz ailesinin efradı ön planda tutularak dışında bir hayata tutunma mücadelesi anlatılıyor. 1980 öncesinin yoksulluğu ve sosyal hadiseleri de arka planı oluşturuyor.