Kimlik OnaylıVip
- 26 Kasım 2023'den beri üye
- Kadın
- 34
Deli Kızın Ülkesi hakkında düşünceniz nedir?
Deli Kızın Ülkesi Hakkında Ne Dediler?
Deli Kızın Ülkesi hakkında toplam 4 düşünce paylaşılmış.
Deli Kızın Ülkesi
17 Aralık 2024 Salı 12:11:00
Deli Kızın Ülkesi
14 Aralık 2024 Cumartesi 07:55:29
Benim bu güne kadar rakı üzerinde okuduğum en güzel yazıdır...
“Puslu bir İstanbul akşamında,
güneşi boğazda batırmaya ant içmiş yakamozların dansını izleyip
kadehler tokuşturulurken
yan masada memleket kurtarılıyorken
avucumun içindeki buz gibi bardağa baktım da;
‘Ne menem bir şeysin sen’ dedim.
‘Bir içecek, sarıldığı gazete kağıdına da,
sakız kokulu beyaz keten örtüsü yayılmış masaya da,
ete, ciğere, mezeye de maviye de bu kadar mı yakışır.
Neşeye de efkara da yoldaştır.
Ondan mı ki, geceye inat bembeyazdır’.
Bira gibi ayağa, çoluk çocuğa düşmemiştir,
belli bir yaşanmışlığı, anıları, en basitinden
hazırlanmış bir masası vardır rakının.
Viski gibi boğazı yakmaz, süzülerek akar gider. Rakının silueti sevgilidir, kokusu yar, tadı can.
Ne zaman bir efkar bassa içi,
ne zaman çıkamasak işin içinden,
kafada deli sorular, bassa afakanlar,
bir koşu meyhaneye gidilir.
Oysa rakı, cevabı bulmak için değil,
soruyu unutmak için içilir…
Lübnan’ın Arak’ı,
Yunan’ın Uzo’su,
İtalyan’ın Sambuca’sı,
gaflet ve delalete düşüp alternatif olmaya çalışsalar da rakıya, hüzünlerini sulandırmadan
sek içmeye çalışmış bir milletin evlatları
buna izin vermemiş, korumuşlardır bu anason kokulu
cesaret hapının sıvılaştırılmış halini.
Milli içkimiz olur kendileri;
Son nefes verilene, son aşık ölene,
son ümit tükenene kadar eğdirmeyiz başını öne.
Düşündüm de rakı, dünyada çift bardakla içilen tek içki;
Ruhla beden gibi, iki sevgili, gece ve gündüz gibi.
Yan yana durup birbirinin derdini dinlermişçesine,
bir dudakta birleşip sevişircesine…
Rakı olmasaydı hayat olurdu yine belki ama
şarkılar yetim, besteler öksüz kalırdı;
Bir ihtimal daha olmazdı;
Senede bir gün bile.
Dalgalansak da durulsak da,
yine bütün meyhanelerini dolaşırdık İstanbul’un
ama o tatlı huzuru bulamazdık Kalamış’ta mesela.
Bir bekleyenimiz olmazdı ada sahillerinde,
deniz ve mehtap sormazdı;
Neredesin diye.
Ve Elbet bir gün kavuşacağız desek de
kavuşmak hayal olurdu,
dönülmez akşamın ufkunda…
Derdi, gamı, tasayı unutturup
anda dondurabilme özelliği de vardır bu rakının.
Hatta işin ucunu umuda bağlayıp
gökyüzüne salıverdirir alimallah.
Ben bizzat yaşadım da oradan biliyorum.
Geçenlerde bir rakı muhabbetinin ilerleyen saatlerinde;
‘ O iş imkansız’ lafı çıkmış ağzımdan.
‘ Bak imkansızın içinde bile imkan var’ dediler; ‘Etme !’
Ne diyeyim;
Adam rakıyı icat etmiş, hala psikologa giden var;
‘Gitme !’
Yaaa şöyle günahtır,
böyle haramdır, acıdır, ağırdır
muhabbetinden çıkıp
keyifli bir masanın etrafında toplanıp
rakıdan dem vurunca
başka bir alemin içinde buluyor insan kendini.
Çokça komik, bolca eğlenceli, esprili.
‘Üç rakı kapağı getirene pilot belgesi bedava’
yazan bir kapıdan girip;
‘Garson, kapı getir, dışarı çıkıcam’ a giden bir yolda sallanmadan yürüyebilirsen şanslısın.
Unutma; Şarap yaşayanlar için,
rakı ise hikayesi yarım kalanlar içindir.
Böyle zamanlarda, bir ‘büyüğe’ danışmak iyi gelir.
Rakı içmek de adap gerektirir;
Bir kiminle içtiğine dikkat edeceksin
bir de kimin için içtiğine.
Şarkı da önemli bak,
Zeki Müren iyi gider mesela yanında.
Derdini en iyi nağmeler anlar.
Çünkü rakı yanındakiyle içilse de
kadeh aklındakine kalkar!
Rakı seven adam kalitelidir.
Beyaz peynir tercih eder, kaşarla işi olmaz.
Bir erkek için en büyük keyiflerden biridir dostla,
ahbapla erkek erkeğe içmek
tamam da sevdiği kadınla rakı içmek bir başkadır.
Güzeldir kadın, içtikçe güzelleşir.
Ondan derler ki; "Çirkin kadın yoktur, az rakı vardır".
Kadının içindeki beyazdır rakı, buğudur, dumandır.
Ütüsüz kadınlardır rakı sevenler.
Oysa şarap sevenler, ütülüdür.
Çantaları, ayakkabıları, kemerleri aynı renktir.
Şöyle bir bakınca tastamamdırlar.
Oysa rakı sevenlerin üstleri başları değil
belki ama dertleri, kederleri tastamamdır.
Bardağa atılmış üç-beş buz söndürmez yangınlarını.
Alayına isyan etmez bu kadınlar.
Aksine kadehlerini, alayının şerefine kaldırırlar.
Sen hiç ömründe bütün aşkını gözlerine yükleyip o gözlerle ruhuna dokunan bir kadınla rakı içtin mi?
İçmedinse, rakı içen bir kadından daha güzel olan tek şeyin, o kadının seni sevmesi olduğunu bilemezsin!
Aynen dediğin gibi Aydın Boysan;
Rakı sofrasına meze olmuş yürek yangınlarının kibritle oynayıp kaçan faili de, büyük kahkahaların ardındaki nemli gözlerin sahibi de bir kadındır.
Unutma; Rakı sofrasında kadın yoksa, uğruna sofra kurulmuş bir kadın vardır...”
Vakti kerahattir...
Alıntı
“Puslu bir İstanbul akşamında,
güneşi boğazda batırmaya ant içmiş yakamozların dansını izleyip
kadehler tokuşturulurken
yan masada memleket kurtarılıyorken
avucumun içindeki buz gibi bardağa baktım da;
‘Ne menem bir şeysin sen’ dedim.
‘Bir içecek, sarıldığı gazete kağıdına da,
sakız kokulu beyaz keten örtüsü yayılmış masaya da,
ete, ciğere, mezeye de maviye de bu kadar mı yakışır.
Neşeye de efkara da yoldaştır.
Ondan mı ki, geceye inat bembeyazdır’.
Bira gibi ayağa, çoluk çocuğa düşmemiştir,
belli bir yaşanmışlığı, anıları, en basitinden
hazırlanmış bir masası vardır rakının.
Viski gibi boğazı yakmaz, süzülerek akar gider. Rakının silueti sevgilidir, kokusu yar, tadı can.
Ne zaman bir efkar bassa içi,
ne zaman çıkamasak işin içinden,
kafada deli sorular, bassa afakanlar,
bir koşu meyhaneye gidilir.
Oysa rakı, cevabı bulmak için değil,
soruyu unutmak için içilir…
Lübnan’ın Arak’ı,
Yunan’ın Uzo’su,
İtalyan’ın Sambuca’sı,
gaflet ve delalete düşüp alternatif olmaya çalışsalar da rakıya, hüzünlerini sulandırmadan
sek içmeye çalışmış bir milletin evlatları
buna izin vermemiş, korumuşlardır bu anason kokulu
cesaret hapının sıvılaştırılmış halini.
Milli içkimiz olur kendileri;
Son nefes verilene, son aşık ölene,
son ümit tükenene kadar eğdirmeyiz başını öne.
Düşündüm de rakı, dünyada çift bardakla içilen tek içki;
Ruhla beden gibi, iki sevgili, gece ve gündüz gibi.
Yan yana durup birbirinin derdini dinlermişçesine,
bir dudakta birleşip sevişircesine…
Rakı olmasaydı hayat olurdu yine belki ama
şarkılar yetim, besteler öksüz kalırdı;
Bir ihtimal daha olmazdı;
Senede bir gün bile.
Dalgalansak da durulsak da,
yine bütün meyhanelerini dolaşırdık İstanbul’un
ama o tatlı huzuru bulamazdık Kalamış’ta mesela.
Bir bekleyenimiz olmazdı ada sahillerinde,
deniz ve mehtap sormazdı;
Neredesin diye.
Ve Elbet bir gün kavuşacağız desek de
kavuşmak hayal olurdu,
dönülmez akşamın ufkunda…
Derdi, gamı, tasayı unutturup
anda dondurabilme özelliği de vardır bu rakının.
Hatta işin ucunu umuda bağlayıp
gökyüzüne salıverdirir alimallah.
Ben bizzat yaşadım da oradan biliyorum.
Geçenlerde bir rakı muhabbetinin ilerleyen saatlerinde;
‘ O iş imkansız’ lafı çıkmış ağzımdan.
‘ Bak imkansızın içinde bile imkan var’ dediler; ‘Etme !’
Ne diyeyim;
Adam rakıyı icat etmiş, hala psikologa giden var;
‘Gitme !’
Yaaa şöyle günahtır,
böyle haramdır, acıdır, ağırdır
muhabbetinden çıkıp
keyifli bir masanın etrafında toplanıp
rakıdan dem vurunca
başka bir alemin içinde buluyor insan kendini.
Çokça komik, bolca eğlenceli, esprili.
‘Üç rakı kapağı getirene pilot belgesi bedava’
yazan bir kapıdan girip;
‘Garson, kapı getir, dışarı çıkıcam’ a giden bir yolda sallanmadan yürüyebilirsen şanslısın.
Unutma; Şarap yaşayanlar için,
rakı ise hikayesi yarım kalanlar içindir.
Böyle zamanlarda, bir ‘büyüğe’ danışmak iyi gelir.
Rakı içmek de adap gerektirir;
Bir kiminle içtiğine dikkat edeceksin
bir de kimin için içtiğine.
Şarkı da önemli bak,
Zeki Müren iyi gider mesela yanında.
Derdini en iyi nağmeler anlar.
Çünkü rakı yanındakiyle içilse de
kadeh aklındakine kalkar!
Rakı seven adam kalitelidir.
Beyaz peynir tercih eder, kaşarla işi olmaz.
Bir erkek için en büyük keyiflerden biridir dostla,
ahbapla erkek erkeğe içmek
tamam da sevdiği kadınla rakı içmek bir başkadır.
Güzeldir kadın, içtikçe güzelleşir.
Ondan derler ki; "Çirkin kadın yoktur, az rakı vardır".
Kadının içindeki beyazdır rakı, buğudur, dumandır.
Ütüsüz kadınlardır rakı sevenler.
Oysa şarap sevenler, ütülüdür.
Çantaları, ayakkabıları, kemerleri aynı renktir.
Şöyle bir bakınca tastamamdırlar.
Oysa rakı sevenlerin üstleri başları değil
belki ama dertleri, kederleri tastamamdır.
Bardağa atılmış üç-beş buz söndürmez yangınlarını.
Alayına isyan etmez bu kadınlar.
Aksine kadehlerini, alayının şerefine kaldırırlar.
Sen hiç ömründe bütün aşkını gözlerine yükleyip o gözlerle ruhuna dokunan bir kadınla rakı içtin mi?
İçmedinse, rakı içen bir kadından daha güzel olan tek şeyin, o kadının seni sevmesi olduğunu bilemezsin!
Aynen dediğin gibi Aydın Boysan;
Rakı sofrasına meze olmuş yürek yangınlarının kibritle oynayıp kaçan faili de, büyük kahkahaların ardındaki nemli gözlerin sahibi de bir kadındır.
Unutma; Rakı sofrasında kadın yoksa, uğruna sofra kurulmuş bir kadın vardır...”
Vakti kerahattir...
Alıntı
Deli Kızın Ülkesi
27 Eylül 2024 Cuma 22:30:03
https://youtube.com/watch?v=Yxa13TzY7Sc?si=kcZs9maUyoAnWGzJ
Deli Kızın Ülkesi
23 Haziran 2024 Pazar 12:37:10
Kimse bişey dememiş, demezmiş,diyemezmiş.Deli Kızın Ülkesine aitmiş şuan gözünüzün değdiği yer. Arada yazar, kendi içimde yürüyüşe çıkar,bazen kalabalıkta kaybolurum ;bolca okur, okuduklarımı kendi beyin ve yürek süzgecimden geçirir,hayatımda uygularım, insanlarla paylaşırım. Doğaya hayran, yeşilçam'a tutkun, şiire, müziğe aşık Atatürk ve vatana sevdalı bir deli kız...
Ne istediğini bilen, yapabileceklerini de yapamayacaklarının da farkında olacak kadar zeki ve özgür bir Deli Kız Ülkesi burası.
Ne istediğini bilen, yapabileceklerini de yapamayacaklarının da farkında olacak kadar zeki ve özgür bir Deli Kız Ülkesi burası.
Ve güveni yaraladığınızda ne kırgınlığa benzer ne kızgınlığa öldürürsünüz masumiyeti, iyi niyeti affediciliği,şefkati dondurursunuz size kor kalbi. Sona ermiştir gönüllü esareti sizdeki müebbeti. Bir zamanlar koşar adım size gelen ,şimdi kaçar adım uzaklaşmıştır. Yabancıdır artık her gün tuttuğu ellerin ,bakarken dalıp gittiği gözlerin. Ve acıyan nedir biliyor musun birlikte olduğu kişinin yokluğu değil mutlu mutsuz ettiği anılar da değil ,inandığı kişinin ondan koparıp gittikleri ve iyi niyetinden bıçaklandığı yerlerdir.
Vazgeçmişse birinden çok severken emin olun görünmeyen tarafı vardır dağın. Anlatılana görünene bakmayın. Bazen gördüklerin göründüğünden farklıdır. Uzaktan gördüğün dağ yaşadını yaşattıklarımı bilemezsin.
Dilek çe yazılanlar....