- 15 Temmuz 2009'den beri üye
Kendisi Hakkında Yazdığı Tanıtım Yazısı
Çoruh’un suladığı vadide dünyaya merhaba demişim. Tüm yaşantım boyunca, Çoruh’un her baharda coşmasını heyecanla bekledim. Coşkulu Çoruh’un, yatağına sığmaz deli deli akışında, kökünden söktüğü koca kök ağaçlarla, sel bereket demekti, aş demekti, avuç avuç toprak demekti. Oysa sel sularına kapılmakta vardı. Kaç baskında ağaç dallarında tünemişizdir yaşamak için. Yine de Çoruh hayat demekti.
Sel sularının kanallarda bıraktığı toprakta soluklandım, çekirgelerle konuştum, kurbağalarla yarış yaptım. Yılanların üstünden ip gibi atladım. Yaz sıcağın da, coşkusu bitmiş yorgun, yılgın berrak sularında yıkandım. Elimde avuç avuç çamurlarla şekillendirdiğim oyuncaklarımla büyüdüm. Küçük bir kaz ördek hindi çobanıyken, dinlediğim masallardaki yaşama kavuşmak için, yemek için kesilen kazları temizlerken, kanatlarını kanat yaptım. Uçtum, uçtum masalımın kahramanı oldum. Oysa uçarken bile sürünüyordum. Sabır, hoşgörü ve affetmek üstüne kurduğum dünyamda hep ihanete uğradım. Yinede felsefemi değiştirmedim.
Yıllar yıllara eklendi. Geçmez sandığım yıllar Sümbül kuzumun yününden ördüğüm mor kazağım gibi ilmek ilmek söküldü. Şimdi ise, kanatlarımda uçmak için tüy ve telek kalmadı. Yolan yolana. Günümüz insanları katı acımasız ve tek bir at gözlüğünün kalın kirli camlarından sadece kendi siluetlerinde can buluyorlar. Kendi gölgelisini unutup, sırtlarını dayadıkları gücün gölgesinde var oluyorlar.
Çoruh yine akıyor, yine onun bereketi ile besleniyoruz. Zümrüt yeşili vadim onun sayesinde hayat buluyor onca yiten hayatlara rağmen…
Çoruh’dan da coşkulu deli sularda sürüklendim.Ancak hiçbir zaman kütük olmadım kış boyu yanmak için.
İşte şimdi ben yaz temmuzda; yatağında çakıl taşlarının tek tek göründüğü yorgun yılgın bedeniyle akan durulmuş berrak Çoruh’a döndüm. Her şeyden önce insan gibi insan adam gibi adam olmayı ve öfkemin kurbanı olmamaya da gayret ediyorum.
Çoruh’un kızı